"إعطاء" - Traduction Arabe en Turc

    • vermek
        
    • vermeyi
        
    • vermeye
        
    • verme
        
    • ver
        
    • verir
        
    • verin
        
    • a
        
    • verebilir
        
    • vermekten
        
    • e
        
    • verip
        
    • vermem
        
    • veremezsin
        
    • vererek
        
    Aşkı vermek ve almak, bizi hem yüceltir hem de aşağılar mı? Open Subtitles أنَ إعطاء و تلقي الحُب يحُطُ من قدرنا و يرفعهُ بنفس الوقت؟
    En azından elimden gelen, fakir hasta bir çocuğa bisiklet vermek. Open Subtitles أقل ما يمكن أن أقوم به إعطاء الطفل الفقير المريض دراجة
    Gazilerin bakımı için bir milyar ek bütçe vermeyi de reddetti. Open Subtitles وعارض إعطاء المحاربين القدماء مليار جنيه إضافى في إعانة التأمين الصحى
    Bir kadının böyle bir söz vermeye hakkı olmadığını unutmuşum. Open Subtitles حتّى نسيت تلك مرأة لم حتى الحقّ في إعطاء الوعود
    Yoksa ekonomik karların çıkarlarına çevrenin iyiliğinden daha çok önem verme deneyiminden mi? TED أو ربما يبحثون عن خبرة إعطاء أولوية للأرباح السياسية عوضاً عن الاهتمام بالبيئة؟
    Şimdi dostumuza Batayıltıcı ver. Open Subtitles الآن إعطاء صديقنا هنا نفحة من الخفافيش اليقظة.
    Cevaplar için zaman geldi, vermek istese de istemese de. Open Subtitles حان وقت إعطاء الإجابات، سواء رغب في ذلك أم كره
    Şövalyeler ölümcül yarası olanlara son darbeyi vermek için kullanırlardı. Open Subtitles الفرسان استخدموه في إعطاء الضربة الأخيره الى المصابون بإصابة مميته
    İlk başta yumurtalarımı vermek soyut düşündüğümde çok kolay geliyordu fakat, onu görmek... Open Subtitles لقد كان يبدو سهلا تعلمين, التفكير في إعطاء بويضاتي عندما كان الأمر نظريا
    İşiniz tavsiye vermek olduğuna göre, bunu da bilirsiniz sanmıştım. Open Subtitles كنت أظنك تعرفين هذا حيث أن وظيفتك هي إعطاء الإرشادات
    Belli bir katmandaki topluluğa çok fazla güç vermek tehlikeli olabilir. TED الآن قد يكون خطرا إعطاء الكثير من النفوذ لشريحة ضيقة من المجتمع
    İki yıl önce, şöyle bir karar verdik; hadi açlıkla savaş modelini değiştirelim ve yemek yardımı vermek yerine, onu gıda bankalarına koyalım. TED ولكن قبل سنتين، قررنا، لنغير النموذج المستخدم لمحاربة المجاعة، وبدلاً من إعطاء مساعدات طعام، لنضعه في بنوك الغذاء.
    Bebek Diego, Buenos Aires'te bir barın önünde bıçaklandı... imza vermeyi reddettiği için. Open Subtitles طعن دييغو الصغير خارج حانة في بوينوس أيرس بعد رفضه إعطاء توقيعه لأحدهم
    Bebek Diego, Buenos Aires'te bir barın önünde imza vermeyi reddettiği için bıçaklandı. Open Subtitles طعن دييغو الصغير خارج حانة في بوينوس أيرس بعد رفضه إعطاء توقيعه لأحدهم
    Sadece bir tahmine dayanarak hastayı öldürebilecek ilaçlar vermeye karar verdik. Open Subtitles لقد قرّرنا للتوّ إعطاء أدوية قد تقتل مريضة بناءً على تخمين
    1 .000 zencinin eline silah verme fikrinin pek tutulmayacağını aklına getiriyor musun? Open Subtitles هل تعلم كم يمكن ان يكون هذا الأمر شعبيا؟ إعطاء الأسلحة لآلاف الملونين؟
    Şimdi de diğerlerini görelim. Emir ver. Open Subtitles لا مزيد من العمل الشاق فقط إعطاء الأوامر.
    Yada... biraz zaman verir ve yola gelmesini umut edersin. Open Subtitles او ، يُمكنك إعطاء الأمر وقت وتتمنى أن يتحسن حاله
    Lütfen şunu arabayı yıkayan elemana verin. A-1 günler dilerim. Open Subtitles والرجاء إعطاء هذه لغاسل سيارتكَ المحترف ونتمنى لكَ يوماً مميزاً
    Seth bana Harry Reynard'a Med Patent hisselerinden vermekten söz ediyordu. Open Subtitles سيث كان يحادثنى عن إعطاء أ.ب.و الخاص بميد بيتينت لهارى رينارد
    Sadece bir insan çocuğu O'na yeni bir isim verebilir. Open Subtitles فقط طفل إنساني... . . يستطيع إعطاء هذا الاسم الجديد.
    Yani e.R.P.'ye yeşil ışık yakmamakla, karına çakmayı takas edeceğim. Open Subtitles فتعتقد أنني سأبادل مضاجعة زوجتك بعدم إعطاء الضوء الأخضر للمشروع؟
    Ama sonra aklım çok karıştı, çünkü o yaştaki insanlara sadece hormonları verip olmak istedikleri cinsel kimliğe sahip olmalarının kolay olacağını sanırdım TED وبعد ذلك أصبحت مشوشًا لأني اعتقدت بأنه كان من السهل نسبيًا في ذلك العمر مجرد إعطاء الناس الهرمونات الجنسية لما هم متأكدون منه
    Bölmeyi kapat emri vermem şarttı. Open Subtitles إضططرت الى النزول للأسفل و إعطاء الأمر بسد الفتحات
    Anneye daha fazla kan verebilirsin bebeğe daha fazla akciğer dokusu veremezsin. Open Subtitles يمكنكِ إعطاء الأم مزيداً من الدم لكن لا يمكنك إعطاء الطفلة مزيداً من الرئتين
    Anne-babalar, çocuklarına az ya da çok dikkat vererek kolaylıkla bu davranışı teşvik edebilir ya da etmeyebilir. TED يمكن للوالدين تحفيز او اجهاض السلوك ببساطة عن طريق إعطاء أو سحب الانتباه من و إلى أطفالهم.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus