Benim güzel oğlum Artık saklama. Artık her şeyi hatırlama zamanı. | Open Subtitles | ولدي الجميل، لا اختباء بعد الآن، آن الأوان لتتذكّر كلّ شيء. |
Yöneticilerin sorumluluklarını şereflendirmelerinin tam zamanı. | TED | هذا هو الأوان للقادة للوفاء بالتزاماتهم |
Yılın sonunda, her şey için Çok geç olduğunda değil. | TED | لا أريد أن أعرف ذلك بنهاية السنة، عندما يفوت الأوان. |
- Evet, sanırım ama... - Artık Çok geç, değil mi? | Open Subtitles | آجل , أعتقد ذلك لقد فات الأوان , أليس كذلك ؟ |
Daha hala Vakit varken, bu konuda bir şey yapmalısın. | Open Subtitles | تعلمين، بأنكِ لابد أن تفعلي شيء لذلك قبل فوات الأوان. |
Teknolojinin eğitimimize yardım etme, bizi hiç olmadığımız kadar hızlı ve daha iyi eğitme zamanı geldi. | TED | وأعتقد أنه آن الأوان للتكنولوجيا أن تساعدنا في التدريب، أن تساعدنا في تدريب الناس بشكل أسرع وأفضل من ذي قبل. |
ve bu yüzden sonuçlarına katlanmalıyız... yüzdeki bu perdenin inmesinin vaktidir... ve bu kadın avcısı adamın maskesini düşürmenin zamanı geldi. | Open Subtitles | يجب أن نواجه الحقيقة آن الأوان لتمزيق الحجاب وكشف هذا السيد زير النساء |
Hayatım boyunca aptalca bir şey yapmadım. Yapmamın zamanı geldi. | Open Subtitles | أنا لم أقم بأيّ حماقة في حياتي مطلقاً و قد آن الأوان للقيام بذلك |
Eğri oturup doğru konuşmanın zamanı geldi. Bu adamla evlemezsin. | Open Subtitles | لقد آن الأوان لكي أفصح عمّا بداخلي لا يمكنك أن تتزوّجي ذلك الرّجل |
O zaman bu sıvının tam olarak ne yapabileceğini bulma zamanı, değil mi profesör? | Open Subtitles | أن الأوان لمعرفة ما هو تأثير هذا الراسب الطيني أليس كذلك أيها الأستاذ ؟ |
Küçük çocuğun Çok çabuk doğması için dua edelim ya da Çok geç. | Open Subtitles | دعنا نصلي لكي يولد الطفل في وقت مبكر . أو بعد فوات الأوان. |
Tılsım neredeyse kontrolden çıktı. Çok geç olmadan onu karanlığa gömmeliyiz. | Open Subtitles | التميمة خارج السيطرة علينا أن ندفنها في الظلام قبل فوات الأوان |
Artık Çok geç, Bark. Annem çoktan... - 401k'sını çekti bile. | Open Subtitles | لقد فات الأوان , لقد نقلت أمي ثروتها الـ 401 ألفاً |
Burns her şeye sahip oluyor! Çok geç olmadan onunla konuşmak zorundayım. | Open Subtitles | بيرنز يمتلك كل شىء لابد لى من التكلم قبل أن يفوت الأوان |
- Çıkma teklif etmek istemiştim. Ama Artık Çok geç. | Open Subtitles | أردت أن أدعوك للخروج و لكن لقد فات الأوان الآن |
Buraya geldiklerinde Vakit geçmiş olur. Dinleyin, yaptıklarınızı takdir ediyorum ama buradan ayrılmam gibi bir şey söz konusu değil. | Open Subtitles | سيكون فات الأوان عندما يحضروا الى هنا انظروا, أقدّر لكم هذا ولكنه لن يحدث |
Bu İngiliz sömürge devletine ne düşündüğümüzü söylemenin vakti geldi. | Open Subtitles | أعتقدُ أنه آن الأوان لأن نُعلمَ تلكَ المُستعمرة برأينا فيهم. |
Ne yaptığımızı iş işten geçinceye kadar fark etmeyeceğini umuyorum. | Open Subtitles | أراهن أنه لن يكتشف ما نفعله إلا بعد فوات الأوان |
Gitmeme izin verirsen eğer geleceği değiştirebilirsin Jamie. Hâlâ zamanın var. | Open Subtitles | إذا سمحت لي بالذهاب ، تستطيع تغيير المستقبل ، جيمي أنه لم يفت الأوان |
Hiçbir şey için asla Çok geç değildir ya da benim durumumda, istediğin kişi olmak için Çok erken değil. | Open Subtitles | وإذا كان ذلك مهمّا لم يفت الأوان بعد أو في حالتي, ليس مبكّر جداً لكي تكون من تريد أن تكون |