Bu hayatta bir kez yaşanan bir olay ve ben seninle paylaşacağım. | Open Subtitles | نعم أنا خبيره فى قضاء الأوقات و سوف أذهب معك لأشاركك وقتك |
Yarın işte olmam gerek, bu günler bizim için çok hassas. | Open Subtitles | يجب علي التواجد في العمل غدآ هذه من الأوقات الأكثر حساسية |
Bunları deneysel olarak ayırt etmek her zaman mümkün olmayabilir | TED | وقد لا يكون من الممكن فصلها تجريبيًا في كل الأوقات. |
Başarısız olduğumuz zamanların çoğunda, suçlu biz değiliz, suçlu sizsiniz. | Open Subtitles | العديد من الأوقات عندما نفشل، فهو ليس خطؤنا، إنه خطؤك |
Bir shinobi takımları şekillendirmek zorunda olduğu zamanlardaki durumu anlayabilmelidir. | Open Subtitles | يجب أن يعلم الننجا في بعض الحالات بأنه في وقت من الأوقات يجب عليه أن يشكل فريق |
Arthur, eski bir bela en olmadık zamanda yine bizi buldu. | Open Subtitles | آرثر، شيطان قديم عاد ليطاردنا في أكثر الأوقات الغير مرحب بها |
Sadece birbirimizle beraber olmaktan ötürü çok iyi vakit geçirdik. | Open Subtitles | إن الأمر متعلق بقضاء الأوقات السعيدة والإستمتاع برفقة بعضنا البعض |
Çıktığım kızların, onlardan daha az güzel olan arkadaşlarını sana ayarladığım günleri düşünsene. | Open Subtitles | فكّرْ بشأن كُلّ الأوقات التي وَضعتُك فوق بتواريخِي أقل أصدقاء جميلون. ذلك حقيقيُ. |
Eski günlerdeki gibi. Ali Macid'i hatırladım. | Open Subtitles | مثل الأوقات القديمة ، بيتشى يذكرنى ب على ماجد |
İkimiz birlikte çok kez çalışıp anlaşmaya vardık daha önce. | Open Subtitles | أنا وأنت قد نستخدم حيلنا معًا في كثير من الأوقات. |
Dizlerim, pek çok kez boşu boşuna okşanıp durdu! | Open Subtitles | تشابكت العديد من الأوقات بلا طائل بهذا الرجل البائس |
Tatlı Caroline Bah, bah, bah İyi günler hiç böyle iyi gelmedi | Open Subtitles | ♪ الحلوة كارولين ♪ ♪ الأوقات الجيدة لم تبدو جيدة جدا ♪ |
Eski günler diye birşey yok. | Open Subtitles | على الإطلاق ، ليست هناك ايام خوالى فحين تمضى الأوقات ، فلا تكون قديمة ، إنها تموت |
Unutma, bir 911 çağrı operatörü, her zaman sakin kalabilmelidir. | Open Subtitles | تذكر، متلقي الطواريء يجب أن يلتزم الهدوء في جميع الأوقات |
Ona LoJack gibi kelepçe taktılar. Nereye giderse gitsin her zaman yerini biliyorlar. | Open Subtitles | وكان هذا يضايقها وكأنها رهن الإعتقال وهم يعرفون أين هو في جميع الأوقات |
Norveçli sosyal bilimci Evelin Lindner'in söylediği gibi, "Karamsarlık güzel zamanların lüksüdür... | TED | وكما لاحظ عالم الإجتماع النرويجي إڤلين ليندنر، التشاؤم هو ترف الأوقات السعيدة... |
Tıpkı eski zamanlardaki gibi. Sadece sen ve ben. | Open Subtitles | انظر، تماما مثل الأوقات الماضية فقط انا و انت |
Böylesi bir zamanda, halkıma gücümü tekrar verip güvenebileceğim, ayağa kaldırabileceğim ve kaldırmak zorunda olduğum koca Alman halkına "Ey Alman halkı, gönlünüzü ferah tutun!" diyebileceğim için bahtiyarım! | Open Subtitles | أنا سعيد لأنه في مثل هذه الأوقات, يمكنني منح قوتي و ثقتي للأمة حتى أتمكن من الأرتقاء بالألمان كلهم |
Aslında kendi tecrübelerime dayanarak söyleyebilirim ki çocuk sahibi olduğunda hayatın boyunca hiç yalnız kalmazsın hatta kendine bile vakit ayıramazsın. | Open Subtitles | حقيقةً، أستطيع إخبارك حسب خبرتي أن هنالك بعض الأوقات عندما ترزقين بطفل، سوف لن تكوني وحيدة مجدداً أو تحظين بدقيقة لنفسك |
Eski günleri yâd etmeye gidiyoruz. | Open Subtitles | نحن ذاهبون لتذكر الأوقات الجميلة، هذا ما سنفعله. |
Evet, tıpkı eski günlerdeki gibi. | Open Subtitles | منتصف الليل , صحيح ؟ أجل مثل الأوقات الغابره |
Bazen ağlar. Diğer zamanlarda biri canını yakıyormuş gibi inler. | Open Subtitles | أحيانا تبكي في الأوقات الأخرى يبدو وكأن شخص ما آذاها |
Seçmen şapka bu zor günlerde güçlü ve cesur olmamızı öğütledi. | Open Subtitles | قبعة التـّصنيف طلبت منـّا التـّحلي بالشجاعة والقـوّة في هذه الأوقات العصيبة. |
Hadi. İç beni. Eski günlerin hatırına çabucak biraz çek. | Open Subtitles | هيا دخني أخذ نفسا سريعا من أجل الأوقات القديمة |
Bana her şeyi öğrettin. Ne güzel zamanlardı onlar. | Open Subtitles | علمتني كل شيء، كانت تلك هي الأوقات السعيدة |
İnsani yardım kuruluşları, savunmasız toplumların en zor zamanlarında başarısız oluyorlar. | TED | يخذل النظام الإنساني المجتمعات الأكثر ضعفا في أحلك الأوقات. |
Birçok defa benim de saatim olmasına rağmen birine saati sormuşumdur. | Open Subtitles | الكثير من الأوقات عندي ساعتي الخاصة في جيبي وأنا أسأل شخص ما الوقت. |