Seçerken seçici olduğumuzda seçme sanatında daha başarılı olabileceğiz. | TED | وكلما كنا اكثر خيارية تجاه الاختيار كلما كنا قادرين بشكل افضل على التدرب على فن الاختيار |
Praxeology seçim, aksiyon ve karar alma öğretisi. | TED | ان البراكسيولوجي هو دراسة الاختيار الانساني واتخاذ القرار |
Hayır. Kocan doğru seçimi yapmamakta inat ettiği için ölecek. | Open Subtitles | لا، سيموت لأنه أكثر عناداً من أن يختار الاختيار الأنسب |
İrlanda'da en gözde seçim askerlik ama açıkçası pek de hoş değil. | TED | في أيرلندا الاختيار الواضح هو الجيش ولأكون صريحا إنها في الواقع مريعة |
Fakat sahip olmadığımız bir seçenek var, iklim değişikliği olmayan bir gelecek. | TED | ولكن الاختيار الذي لا يلزم أخذه هو عدم تغيير المناخ في المستقبل. |
İlginçtir ki, bu tercih oyuncular tarafından, çok da hararetli bir şekilde ayıplanmadı. | TED | ولكن من المثير للاهتمام، وهذا الاختيار لم يدان بشدة أيضا من قبل اللاعبين. |
Vites seçmek bana arabanın iç dizaynını nasıl istediğimi söylemiyor ama beni seçim yapmaya hazırlıyor. | TED | بالرغم من ان اختيار ناقل الحركة لا يخبرني اي شيء عن ديكوري الداخلي مازال يجهزني الى كيفية الاختيار |
Yapmaya çalıştığım şey yunuslara seçme ve kontrol imkanı sunmaktı. | TED | أردت أن أقدم للدلافين إمكانية الاختيار والتحكم. |
seçme şansı aynı zamanda bilinçli karar vermek için yeterince bilgiye sahip olmaktır. | TED | ولكن الاختيار يعني أيضًا بأنه لديك معلومات كافية لاتخاذ قرار مدروس. |
Ya insanlara seçme hakkı verilseydi? | TED | فماذا لو أن فرصة الاختيار كانت متاحة لهم؟ |
Ve sonra, tabii ki Sim City 2000'i de almaya karar verdik, öbür Sim City'i değil, özellikle bunu, yani bu süreçte geliştirdiğimiz kriterler çok güçlüydü ve sadece seçim kriterlerinden ibaret değildi. | TED | وهكذا قررنا، بالطبع، أن يكون سيم سيتي 2000، ليس مدينه سيم أخرى،تلك على وجه الخصوص، وبالتالي فإن المعايير التي قمنا بتطويرها على امتداد الطريق كانت قوية حقاً، ولم تكن فقط من معايير الاختيار. |
Aileme karşı gelerek verdiğim bu karar, hayatımdaki her şeyi şekillendirdi ve bugün olduğum kişi olmam için yolumu belirledi. | TED | هذا الاختيار بتحدي أسرتي شكل كل شيء في حياتي ووضعني على الطريق الصحيح لأصبح ما أنا عليه اليوم. |
Ama hadi bir saniye geriye gidip, neden balığın en iyi yiyecek seçimi olduğunu konuşalım. | TED | ولكن لنرجع خطوة للوراء للحظة ونتحدث لماذا الأسماك هي الاختيار الأمثل للغذاء. |
Seçimlerinizin sayısı artıkça, büyük ihtimalle en iyi seçimi yapmak üzeresinizdir. | TED | انه كلما كانت خياراتكم اكثر كلما كان من الاكثر احتمالا اختيار الاختيار الافضل والاكثر صحة |
Bunu bir kartla ya da bir şiirle yapabilirsin, seçim senin. | Open Subtitles | يمكن أن تكون على هيئـة بطاقـة أو قصيدة , الاختيار لك |
Ailemin gelenekleri ve karımın istekleri arasında seçim yapmaya zorlanmıştım. | Open Subtitles | لقد اجبرت على الاختيار بين التقليد الخاص بوالدايا وامنية زوجتي |
bugün, modern hayattaki en büyük problemlerimizden biri hakkında konuşmak istiyorum, çok fazla seçenek olması problemi. | TED | اليوم اريد الحديث عن احد اكبر مشاكل الاختيار في عصرنا الحديث الا وهي مشكلة الحمل الزائد للاختيار |
Evet, biliyorum. Teşekkürler. Doğrusu,birçok müşterimiz bu yolu tercih ediyor. | Open Subtitles | نعم ، شكراً لك احب ان ارضى زبائننا بهذا الاختيار |
Çünkü bence bir seçimden en iyi sonucu elde etmek için seçmek konusunda seçici olmak lazım. | TED | لانني اؤمن أن المفتاح للحصول على الكثير من الاختيار ان تكون حسن الاختيار تجاه الاختيار |
Buraya gelmişken diğer herşeyi de kontrol etsem iyi olacak sanırım. | Open Subtitles | تخمين كنت أفضل الاختيار كل شيء آخر بينما أنا هنا. |
Bu yüzden büyük resmi daha iyi temsil eden seçeneği tercih ediyoruz ve onun gerçek olasılığını göz ardı ediyoruz. | TED | ونحن نختار الاختيار الذي يبدو معبرًا أكثر عن الصورة كاملة، بغض النظر عن احتماليتها الحقيقية. |
Keşke seçeneğim olsaydı, adamların arasında olmayı özledim. | Open Subtitles | لو كان لدي الاختيار فانا اريد ان اكون بين الجنود |
Ciddiyim. Birimizi seç, yoksa ben ayrılacağım. | Open Subtitles | إنني جادة، عليك الاختيار وإلا سأترك الفريق صدقيني |
Ancak işin özünde bahsettiğim temel tasarım ilkesi yatıyor, herkesin menfaatinin düşünülmesi tercihi. | TED | لكن في الجوهر، إنه مبدأ التصميم الأساسي، هذا الاختيار عمّا إذا كنا سنقرر الإعتناء بالجميع. |
Aslında, bütün insanlar seçimler için arzularını ve basit bir ihtiyacı paylaşırlar, hepimiz seçimleri aynı yerlerde ya da aynı kapsamda görmeyiz. | TED | في الحقيقة معظم البشر يبحثون عن الرغبة بحرية الاختيار وجميعنا لا نرى الاختيار .. في نفس المجالات .. ولا في نفس الاماكن |
Kazanan top veya kale seçimini yapacak. | Open Subtitles | الفائز سيكون لديه الاختيار ما بين الكرة او الملعب |
Hangi kararı vereceğimizi görmek istiyorlar. | Open Subtitles | يريدون معرفة ما هو الاختيار الذي سوف نختاره |