| Beyaz pamuk ipliklerinin parmak izi gibi olmadığını herkes bilir. | Open Subtitles | الجميع يعرف الألياف القطنية البيضاء ليست كالبصمات لا يمكن تتبعهم |
| herkes bilir ki eğer dışarı çıkma planın yoksa, banka soymayacaksın. | Open Subtitles | إن الجميع يعرف بأنك لا تسرق بنكاً دون وجود استراتيجية للخروج |
| Junior Mints'in en iyi sinema gofreti olduğunu herkes bilir. | Open Subtitles | الجميع يعرف أن حبوب النعناع الصغيرة هي أفضل حلوى للأفلام. |
| Çünkü o Tanny Brown'ın arabası, onu herkes tanır. | Open Subtitles | لأنها سيارة تانى براون. الجميع يعرف ذلك. |
| Üçüncü olarak, herkes bilir ki müvekkiller hukuk mesleğinin asi kişileridir. | Open Subtitles | ثالثاً ، الجميع يعرف أن المدافعين العاميين هم ثوار المهن القانونية |
| Erez Lieberman Aiden: herkes bilir ki bir resim 1000 kelimeye değerdir. | TED | إيريز ليبرمان ايدن: الجميع يعرف أن الصورة تعادل الف كلمة. |
| Rick Masters'in peşinat olmadan işe başlamayacağını herkes bilir. | Open Subtitles | الجميع يعرف أن ريك ماسترز لن يقترب من عمل بدون دفعة مقدمة |
| herkes bilir Rock müzik 1974'de mükemmeliyete ulaşmıştır. | Open Subtitles | الجميع يعرف أن موسيقى الروك حققت الكمال في 1974 |
| Savaş hakkında bir şey bilmiyorsun. herkes bilir savaşı. | Open Subtitles | انت لا تعرف اى شيء عن الحرب الجميع يعرف عن الحرب |
| Savaş hakkında hiçbir şey bilmiyorsun. herkes bilir savaşı. | Open Subtitles | انت لا تعرف اى شيء عن الحرب الجميع يعرف عن الحرب |
| Babam bahsettiği anda "herkes bilir ki burası evlenilecek yer." dedim. | Open Subtitles | كما ذكر أبى. إنى أريد بالطبع الجميع يعرف المكان الواسع الذى سنتزوج فيه. |
| Hadi ama. Bir bisikletin bir arabayı ezemeyeceğini herkes bilir, şapşal. | Open Subtitles | هيا، الجميع يعرف أن الدراجة لايمكنها تحطيم سيارة ياغبي |
| Bütün iş dengede. Bir elinde bira şişesi olmadan dart oynanmayacağını herkes bilir. | Open Subtitles | التوازن الجميع يعرف أن حملها بيد و الرمي |
| Bir tane onların bulması bir tane de saklamak için. herkes bilir bunu. | Open Subtitles | يجدون سكينًا وأحتفظ بالأخرى الجميع يعرف ذلك |
| Çünkü arkada oturan erkeklerin, penisi olmadığını herkes bilir. | Open Subtitles | لأن الجميع يعرف الرجل الذي يركب في الخلف ليس له عضو ذكري |
| Ve herkes bilir ki, evi kadın ayakta tutar, koca da beş para etmez evi alır. | Open Subtitles | الجميع يعرف بأن الزوجة تبقى بالمنزل والزوج يستأجر شقة |
| Evet. Ray Parkins'i herkes tanır. | Open Subtitles | أجل الجميع يعرف راي باركينز |
| Gary'yi herkes tanır. Göl kenarında oturur. | Open Subtitles | بالطبع, الجميع يعرف (جاري) يسكن بقرب البحيرة |
| Tek isteğinin kendini ön planda tutmak olduğunu Herkes biliyordu. | Open Subtitles | بينما كان الجميع يعرف أنّ جلّ ما أرادته هُو رفع صُورتها بالبرنامج. |
| Rüşvetin hemen aklanması gerek çünkü artık herkesin haberi var. | Open Subtitles | مال الرشوة يجب أن يكون مغسولًا بأسرع ما يمكن لأن الجميع يعرف الآن. |
| Tanrım, Robert Waters'ı herkes tanıyor sanırdım. | Open Subtitles | ظننت أن الجميع يعرف من هو روبرت ووترز |
| Edebiyat dünyasının büyük ruh hekimi olduğunu herkes biliyor. | Open Subtitles | الجميع يعرف أن الطب النفسي معالج للمجتمع الأدبي |
| Ama Herkes biliyor ki onbir yıldır, çocuklarınızı hapsettiniz ve onları doğru dürüst beslemediniz. | Open Subtitles | لكن الجميع يعرف أنه لــ 11 عاماً، أنك تحبس بناتك ولا تطعمهم جيداً. |
| - Herkesin bildiğini sanıyordum. | Open Subtitles | اعتقد ان الجميع يعرف |