Bak... Ben karı koca arasına girmeye çalışan bir adam değilim... Değilim... | Open Subtitles | اسمعي، أنا لست الرجل الذي يحاول أن يفرق بين زوج و زوجته |
Çünkü sende kötü giden şeyleri yürütmeye çalışan kız tipi var. | Open Subtitles | لأنّكِ تبدين فتاةً من النوعِ الذي يحاول صنع الطيّب من الخبيث. |
O şu idealist insanlardan biriydi, bilirsin hani sürekli insanın aklını başına getirmeye çalışan farklı bir sürü meselenin içinde olan... | Open Subtitles | ..كما تعرفين ممن يريدونكِ أن تفعلي الخير من النوع الذي يحاول دوماً أن يجعلكِ رزيناً تكون ضمن من يفعلوا الخير وغيره |
Söylemeye çalıştığı şey, erkek arkadaşımdan yeni ayrıldım ve beni dinleyeceğine geveze olduğumdan bahsediyor elbette gevezelik yapmamız lazım | Open Subtitles | الذي يحاول أن يقوله ؟ هو أنني انفصلت للتو عن صديقي الحميم وهو مالل من سماعي أتحدث عنه باستمرار |
Kanser hücrelerini kaldırıyoruz, ama vücudun tedavi etmeye çalıştığı önceki hasarı ortaya çıkarıyoruz. | TED | نزيل الخلايا السرطانيه، لكننا نزيد الضرر الاصلي الذي يحاول الجسم اصلاحه. |
Bunu durdurmanın tek yolu,bu maskeli adamın kim olduğunu ve bana ne anlatmaya çalıştığını anlamak. | Open Subtitles | هو أن أكتشف من هو صاحب القناع وما الذي يحاول أن يقوله لي |
Kızını uygun bir okula sokmaya çalışan bir baba gibi giyinmişsiniz. | Open Subtitles | أنت ترتدي مثل الأباء الذي يحاول أن يدخل إبنته لمدرسة محترمة |
Ve bize göre bu, gerçekte ilginizi gerektiren şeylerden dikkatinizi uzaklaştırmaya çalışan bir çeşit kötü yaratık, ancak aynı zamanda yardıma çok ihtiyacı olan bir figür de olabilir. | TED | و هكذا بالنسبة لنا هذا نوع من الكائنات الشريرة الذي يحاول أن يشتت انتباهك عن الأمور التي تحتاج إليه بالفعل، لكنه قد يكون شخصية تحتاج إلى الكثير من المساعدة. |
Doğruları dikte etmeden bu farklılıkları anlamaya çalışan dil bilimsel yaklaşım betimleyicilik olarak biliniyor. | TED | فرع اللغة الذي يحاول فهم وتخطيط هذه الفروقات بدون تملية الصحيح منها يُعرف بالوصفي |
Nerede olduğum, burada ne olduğu hiç önemli değil, bu tamamen gözlerimin yerini tespit etmeye çalışan bir göz takip sistemi. | TED | وبغض النظر عن أين أنا ، حقيقة ما يجري هنا هو أن نظام تتبع العين الذي يحاول العثور على عيني. |
Babasını bağlatmaya çalışan şu pis serseriden mi bahsediyorsun? | Open Subtitles | أوه ,أجل أنت تعني أنه أحد الأوغاد الحثاله و الذي يحاول أن يأخذ إلتزامات والده ؟ |
Şuradaki binaya girmeye çalışan adam dışında. | Open Subtitles | ماعدا ذلك الرجل الذي يحاول دخول البناية هناك |
Uslanmaya çalışan, yaramaz Hollywood çocuğu rolü. | Open Subtitles | دور ولد هوليود السيئ الذي يحاول إيجاد الفضيلة |
Daima bizi öldürmeye çalışan birini neden götürüyoruz anlamıyorum. | Open Subtitles | نعم انه لامر منطقي ان نجلب معنا الشخص الذي يحاول بأستمرار ان يقتلنا |
Yani şurada, mutfakta saklanmaya çalışan iri kıyım lekeyi. İyi şanslar hacıyatmaz. | Open Subtitles | الشخص السمين هناك الذي يحاول أن يختبئ في منطقة المطبخ ، حظاً موفقاً |
Küçük hanımı korumaya çalışan yiğit kahraman. | Open Subtitles | أنت البطل الشهم الذي يحاول أن يحمي فتاة في محنة |
Hiç, Teğmen. Müvekkilimin söylemeye çalıştığı şey-- | Open Subtitles | لا شيء,لاشيء, حضرة الملازم الذي يحاول قوله موكِّلي.. |
çalıştığı seviye ve elde etmeye çalıştığı etki budur. | Open Subtitles | هذا هو المستوى الذي يعمل عنده والأثر الذي يحاول الحصول عليه |
Bu yüzden mükemmel dünya ilkel beynimizin, uyanmaya çalıştığı bir rüyadı. | Open Subtitles | إذا العالم المتكامل هو حلم... الذي يحاول دماغكم البدائي من الأستيقاض منه... ... |
Bu anlamsız, küçük adamın neyi ispatlamaya çalıştığını bilmiyorum ama çalışmalarımızı komik duruma getiriyor. | Open Subtitles | لا أعلم ما الذي يحاول إثباته هذا الرجل الصغير السخيف لكنه يستهزأ بمهنيتنا |
Shakespeare'in ne söylemeye çalıştığını anlıyorum ama bunu halka nasıl nakledeceğim? | Open Subtitles | أنا أفهم ما الذي يحاول شكسبير قوله ولكن كيف أستطيع إيصاله إلى الجمهور؟ |