İyi haber, bunun yalın olması ve kötü haber ise zor olması. | TED | والخبر السار هو أن هذا سهل، والخبر السيء هو أن هذا صعب. |
İyi haber şu ki halihazırda bunun için çalışanlar var. | TED | الخبر السار هو أن هناك أشخاصًا يعملون لهذا الغرض حاليًا. |
Evet, iyi haber, gelip benimle B Biriminde çalisabilirsiniz. Gerçekten mi? | Open Subtitles | حسناً، الخَبَر السار هوَ، أنهُ يُمكنكُم العَمَل لَدي في الوَحدَة بي |
- İyi haber, Renny'nin kanı değil. | Open Subtitles | لقد حددت الدم على ذلك ؛ والخبر السار هو انه ليس لرينى |
- İyi haber kızlar. Öyle ya da böyle, herkes sikişecek. | Open Subtitles | ،إليكما الخبر السار يا آنساتي بطريقة أم بأخرى الجميع سيُنكح |
İşin iyi tarafı, biz kaybolalı aramaya başlayacakları kadar uzun bir zaman oldu. | Open Subtitles | الخبر السار أننا غبنا لوقتٍ طويل بما يكفي، لذا فإنّهم قد بدأوا البحث عنّا الآن. |
Ama iyi haber siz iki aşk kuşunu bir araya getirebilirim. | Open Subtitles | لكن الخبر السار أنا قادر على جمع شملكُم يا طيور الحب |
güzel haber şu ki, bu nedenle bu varsayım doğru değil. | TED | الخبر السار هو أن هذا السيناريو لا يعمل ، إنه غير صحيح. |
Babamı arayıp güzel haberi vereyim. | Open Subtitles | ينبغي أن أهاتف أبي وأطلعه على الخبر السار |
Bay Foster, kan tahlilleriniz geldi ve iyi haber, hamile değilsiniz. | Open Subtitles | سيّد فوستر وصلتنا نتيجة فحص الدم والخبر السار أنك لست حاملاً |
İyi haber,karının doğum günün için sana oral yapmayı kabul etmesidir. | Open Subtitles | الخبر السار هو قبول زوجتك أن تمص قضيبك في عيد ميلادك |
Neyse, iyi haber şu ki, proje gayet iyi bir durumda. | Open Subtitles | والخبر السار هو أن المشروع هو في حالة جيدة. جاك سعيد. |
İyi haber şu ki eğer ticari olarak uçuyorlarsa önce parayı indirmeleri gerekecek. | Open Subtitles | الخبر السار هو لو سافروا على الطيران التجاري سيكون عليهم تفريغ النقود أولاً. |
- İyi haber şu ki, zorla girmemişler. | Open Subtitles | الخبر السار هو ، أنهم لم يكونوا في المكان. ماذا؟ |
- İyi haber şu ki füzenin 5 haneli bir durdurma kodu var. | Open Subtitles | حسنا، والخبر السار هو، هذا الصاروخ لديه خمسة أرقام رمز قتل المضمنة. |
- İyi haber şu ki füzenin 5 haneli bir durdurma kodu var. | Open Subtitles | حسنًا، الخبر السار هو أن القذيفة بها نظام إبطال تفعيل مكون من خمسة أرقام |
İyi tarafı şu, kurt konuşabiliyor. | Open Subtitles | حسناً، الخبر السار أنّ بإمكان الذئب التحدّث. |
Kolaylaşmıyor ama iyi haber şu: denemeyi bırakıyorsun bir yerden sonra. | Open Subtitles | لم يحدث ذلك، ولكن الخبر السار هو ، يمكنك إيقاف المحاولة. |
Tamam güzel haber, şu anda boş bir randevumuz var. | Open Subtitles | حسناً، الخبر السار هو أن لدي موعد متاح هنا |