Mesele değil. İşin sırrı sanki ne yaptığını biliyor gibi görünmek. | Open Subtitles | لا يهم، السرّ يبدو كما لو كنتِ تعرفين ما تقومين بهِ. |
O küçük sırrı paylaşmamdansa kendi başının tabura olarak kullanılmasını tercih eder. | Open Subtitles | أوقن أنّه سيودّ رأسي مسند قدمين عن أن أفشي ذلك السرّ الصغير. |
Size bu sır 100 sterline patlayacak, aksi takdirde babama söylerim. | Open Subtitles | سيُكلّفك ذلك مائة جنيهاً حتى ! لا اُفشي السرّ إلى أبّي |
Size küçük bir sır vereceğim. | Open Subtitles | حسنا، أنا سأسمح لك بالدخول على السرّ الصغير. |
Yalan söyleyen ben değilim, benim gizli kalmış bir kocam yok. Size karşı hep dürüst oldum. | Open Subtitles | لست أنا من كان يروي الأكاذيب لم يكن لي زوج في السرّ كنتُ دوماً صادقةً معك |
O zaman bebeğimizi gizlice büyütürüz. Onun buradan götürülmesini sağlayacağım. | Open Subtitles | إذن سيبقى طفلنا الرضيع في السرّ أنا سأرتّب لأخذه بعيدا |
Size büyük sırrın sözünü vermiştim ve sizi hayal kırıklığına uğratmayacağım. | Open Subtitles | أنا أعدكم بأنّ السرّ العظيم وأنا لن نقوم بتخييب ظنّكم |
Görünüşe göre işin sırrı motorlu taşıt bürosundaki bir formda. | TED | لقد وضح أن السرّ له علاقة بطلب إدارة المرور. |
Bu da internetin nasıl işlediğini gösteriyor. Bu internetin büyük sırrı. | TED | وهذا كيف يعمل الإنترنت. هذا هو السرّ العظيم الكبير. |
Birileri, bu sırrı saklayabilmek için, kopyalarımızı alırken çok uğraşmış. | Open Subtitles | ذهب شخص ما إلى قطعة المشكلة سرقة نسخنا لكتمان هذا السرّ. |
öldüğünde bu sırrı tek başıma koruyabileceğimi düşünmüyordum. | Open Subtitles | ..عندما مات. فإني حقا ً لم أدرك إن كان يمكنني أن أكتم السرّ لوحدي. |
İşin sırrı, kurabiye kavanozunu en üst rafa koyup bir seferde almak. | Open Subtitles | يكمن السرّ بأن تخزّني الكعكَ على الرفّ العلويّ، ثمّ تأخذينها واحدةً كلّ مرّة. |
Karımın beni aldattığı herkesin bildiği bir sır. | Open Subtitles | إذا قصة زوجتي فقط هذا السرّ المعروف الكبير |
Emrin gereğini yapmazsak bizim askerlere yakınlık duyduğumuzu varsayıp bu gizli görevi bir sır olarak saklayamayacağımızı düşünecekler ve bizi de öldüreceklermiş! | Open Subtitles | إذا لم نقم بتنفيذ الأمر، سيفترضون أننا نتعاطف مع الجنود وأننا غير مؤتمنين للحفاظ على هذا السرّ |
Bir sır bir kez açıklandı mı tüm çekiciliğini kaybeder, tüm tehlikesini de. | Open Subtitles | ما أن يفسّر السرّ فإنه يفقد كل سحره وخطورته أيضاً |
O kadar büyük bir sır için çok küçük bir zarf gibi. | Open Subtitles | هذا يبدو مظروفاً صغيراً مقارنة بحجم السرّ |
Eski krallıktaki tüm gizli büyüleri içinde barındırıyor. | Open Subtitles | يحتوي انه ضمنه جميعا السرّ تعزيم المملكة القديمة. |
Şehrimizde neredeyse her çarşamba öldü sanılan insanların gizlice yaşadığını öğreniyoruz. | Open Subtitles | الموتى في مدينتنا يتضح أنهم أحياء في السرّ كل أربعاء تقريبًا. |
Saklamaya çok uğraştığı bir sır. Bu sırrın onun zayıf noktası olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | سرّ يستميت لحمايته، وأعتقد هذا السرّ نقطة ضعف. |
Devlet sırrını çalan şu casusu düşün. Cha Chung U da aynı sebepten tehlikede. | Open Subtitles | الجاسوس الذي سرق السرّ الحكومي قُضي عليه من قِبل لصّ تافه؟ |
Evet, Derek. İşin püf noktası iğneyi tam kaburgaların ortasına sokmaktır, tamam mı? | Open Subtitles | حسناً، السرّ في هذا هو إدخال الإبرة بين الأضلع مباشرةً, حسناً؟ |
Yani bunca zamandır bu sırla mı yaşıyorsun? | Open Subtitles | إذن كنت تعيش هذا السرّ طوال الوقت لوحدك؟ |
Kimsenin başarılı olamamasının sebebi bu. Bizim bebeğimiz bir şekilde bu olayda Anahtar görevi görüyor. | Open Subtitles | بطريقة ما ولسبب ما طفلنا هو السرّ |
Uzun zaman önce mutlu olmanın sırrının... mutlu olduğuna inanmak. | Open Subtitles | تعلّمت منذ زمن طويل... السرّ لأن أكون سعيد إنه فقط لتؤمن من أنت |
sırrımızı bunca yıldır sakladım çok özür dilerim. | Open Subtitles | كتمت هذا السرّ سنينًا، وإنّي في غاية الأسف. |