| Sizi ararız. - Çok iyi. Sabah ona listeyi getireceğim. | Open Subtitles | شكراً جزيلاً، وسوف أتأكد بنفسي من حصوله علي القائمة صباحاً |
| Bu listeyi tekrar tekrar kontrol ettim ve yanlışlamaya çalıştım. Ama olmadı. | Open Subtitles | راجعت القائمة مراراً و تكراراً و حاولت أن أكتشف خطأ ولم أستطع |
| Problem o zaten. Sadece bir hayal. Fakat bu liste gerçek. | Open Subtitles | أجل، هذه هي المشكلة، أنه مجرّد حلم، هذه القائمة فهي حقيقية |
| O zaman fark ettim ki, bazen liste sayesinde diğer insanlar iyi hissediyorlar, ben ise mideme yumruk yemiş gibi hissediyorum. | Open Subtitles | .. عندها عرفت بأنه أحيانا ً ومع القائمة .. أشخاص آخرون يشعرون بالإرتياح و أشعر أنا وكأنني تلقيت لكمة على أمعائي |
| Büyükelçi bakın, onun kız kardeşi, benim kız arkadaşım. Kara listede. | Open Subtitles | سيادة السفير اسمعني, اخته تكون صديقتي و هي علي القائمة السوداء |
| Biliyorum. Sanırım yapabileceğim tek şey... o listedeki her ismi gözden geçirmek. | Open Subtitles | كلا أعتقد كل ما يمكنني فعله هو تفحص كل اسم في القائمة |
| Keyfi güç kullanmanıza itiraz ediyorum ve listeden silinmemi rica ediyorum. | Open Subtitles | أنا أعترض عن استهلاك الطاقة غير المبرر وكطلب سأكون خارج القائمة. |
| Kimse listeyi çalmanın kolay olacağını söylemedi; ama bunu yine de başarabiliriz. | Open Subtitles | لم يقل أحداً أن سرقة القائمة آمر هين لكن سنستطيع إنجاح الأمر |
| Böylece benzincideki görevli listeyi almak için CBI'a bir ipucu vererek tezgâh kurdu ve benim sayemde listeye ulaşacaktı. | Open Subtitles | لذا نصّب فخاً، وترك رمزاً بسيطاً، عالماً أنّ المكتب سيعثر عليه وأنّ بإمكانه إختطاف عميل للمكتب لإسترداد القائمة له |
| Çünkü o listede yaklaşık elli tane olası şüphelim var ve dürüst olmak gerekirse, listeyi biraz küçültmek işime gelir. | Open Subtitles | لأن لدي اكثر من 50 مشتبهاً به في تلك القائمة ولأكون صريحاً .. أنا أحتاج لبعض المساعدة في تقليص العدد |
| Diğer liste sadece gurur duymadığım bir kişinin çöp tenekesi olabilirdi. | Open Subtitles | القائمة الأخرى وضعت في سلة المهملات من شخص لم أفتخر به |
| - Demek bu liste, beni yakanları yok etmenin anahtarı? | Open Subtitles | إذاً تلك القائمة هي المفتاح لتدمير الأناس الذين تسببوا بطردي |
| Şeftali, zencefil, bal, şeker, zeytin..." Bence bu yanlış liste. | Open Subtitles | عسل ، حلوى ، زيتون أتعلم ماذا؟ هذه القائمة الخطأ |
| Johnny Squares de listede. Adı yanında ne yazıyor gördün mü? | Open Subtitles | جوني سكويرز كان على القائمة أيضاً أرأيت ماذا كتب بجانب اسمة؟ |
| - Şu an gevezelik etmeye vaktimiz yok. - İsimleriniz listede yok. | Open Subtitles | سيدتي، لا نستطيع الإجابة الآن أسمائكم ليست على القائمة ولاتستطيعون الدخول هناك |
| Sen bir şeyler yapmaya başlarsan ben de yaparım. Oğlumu o listede istiyorum. | Open Subtitles | أنا سأعمل لك عندما تبدأ بالعمل لي أريد اسم طفلي على تلك القائمة |
| listedeki ilk madde. Cumartesi günkü Lakers maçına kim gitmek istiyor? | Open Subtitles | أول شيء في القائمة من يريد الذهاب لمبارة الليكر هذا الخميس؟ |
| Sadece yeşil listeden yersek ne olur? | TED | لكن مالذي سيحدث إن أكلنا القائمة الخضراء فقط؟ |
| Yeni iş yerimiz için düşünülen menü bu şekilde efendim. | Open Subtitles | هذة هى القائمة الجديدة للمطعم الجديد هل انت راض عنها |
| Peki Menüde yazmayan bir şeyle ilgili olsam ne olurdu? | Open Subtitles | حسنا ماذا اذا كنت مهتما بشئ ليس موجود في القائمة |
| Şu Pancho Villa menüyü getirene kadar bir sürü vaktim var. | Open Subtitles | تفضلي. لديّ وقت أضيعه بينما أنتظر ذلك الزعيم المكسيكي ليحضر القائمة |
| Bence aynısı Listenin en üstünde gördüğünüz tüm eyaletler için de geçerli. | TED | ينطبق الشي نفسه، باعتقادي، علي كل هذه الولايات التي ترون بأعلي القائمة. |
| 5 kişilik ünlü sanatçı listesi yapacaktık ve sen de benimkilerden birisin. | Open Subtitles | كلانا لديه تلك القائمة لخمس اشخاص من المشاهير وكنت واحدة ضمن قائمتي |
| Ölmeden önce görmen gereken süper yerlerin bir listesini yaparsan Universal İthalat bu Listenin ilk sırasında yer alır. | Open Subtitles | إذا كنت ستضع لائحة بالأماكن الرائعة تماما لزيارتها قبل موتك فإن مبنى الصادرات العالمية سيكون على رأس تلك القائمة. |
| Ben de senin nabzın düşünceye kadar menüye bir göz atayım. | Open Subtitles | سأتفحّص القائمة بينما تنتظرين ضغط دمكِ كي يهبط إلى المستوى الطبيعي |
| Evet, dünkü durum raporu listesinde "yükselen tehdit" olarak yazıyordu. | Open Subtitles | نعم ، إنهم موجودن على القائمة على أنهم تهديد قائم |
| Sana elimden geleni yapacağımı söyledim. - Adını yarışmacı listesine soktum. | Open Subtitles | أخبرتك بأنّني سأبذل جهدي، وقد فعلت قمت بوضع اسمك في القائمة |
| Eğer bu alandaki devleri hedef almışlarsa, sen de kesinlikle o listedesin demektir. | Open Subtitles | لو أنهم يستهدفون عمالقة هذا المجال مؤكد أنك على هذه القائمة |