| Dışarıya kurulmuş bütün kameralar hariç hareket eden hiçbir şey yoktu. | TED | لم يتحرك أي شيء غير الكاميرات التي تم تركيبها خارج المشهد. |
| Eğer kameralar birkaç saniye içinde çalışmaya başlamazsa ben çıkar giderim. | Open Subtitles | وإذا كانت الكاميرات لا تبدأ بالتحرك في أي لحظة ، سأذهب |
| 50 yılda hiçbir değişiklik yok, kamera arkasında çalışan birkaç kadın yönetmen ve eğlence endüstrisi bize izleyici olarak güvenmiyor. | TED | لم يطرأ أي تغيير منذ 50 عامًا، عدد قليل من المخرجات يعملن خلف الكاميرات وصناعة الترفيه لا تثق بنا كجمهور. |
| Ya benimle şimdi konuşur, ya da yarın kameraların önünde. | Open Subtitles | أما أن تتكلمي معي الأن أو تواجهين الكاميرات في الصباح |
| Kameraları kontrol etmeni istiyorum, bak bakalım işimize yarar birşeyler bulabilecek misin. | Open Subtitles | حسنٌ، أريد مُشاهدة أشرطة الكاميرات تلك سأحاول ان أجد شيء يُساندنا بالأمر |
| Bu iniş aracındaki kameralardan biri, tam güneş panellerinin altından bakıyor, Mars gezegenini ve uzakta güneş panellerini görüyorsunuz. | TED | وهي إحدى الكاميرات الموجودة على المسبار، تحت الألواح الشمسية مباشرة. وترون هنا كوكب المريخ والألواح الشمسية في عمق الصورة. |
| "Küçük sorun", çölde 600 günün ardından... kameralara zarar verilmiş olması. | Open Subtitles | بعد البقاء 600 يوم في الصحراء المشكله الصغيره أن الكاميرات اختربت |
| O kameralar bütün dünya bizi izleyebilsin diye mi orada diyorsun? | Open Subtitles | أتقصدين أن تلك الكاميرات موجودة حتى يتمكن العالم بأسره من مشاهدتنا؟ |
| O kameralar bütün dünya bizi izleyebilsin diye mi orada diyorsun? | Open Subtitles | أتقولين بأن الكاميرات موجودة هناك لكي يتمكن العالم كله من مشاهدتنا؟ |
| Kalan adamlarına kameralar yeniden devreye girene kadar sürekli devriye dolaşmalarını söyle. | Open Subtitles | هل أخبرت الرجال بأن يستمروا بجولات المراقبة إلى أن نقوم بإصلاح الكاميرات |
| Cinayet mahallinin yakınlarındaki kameralar görgü tanıklarının tariflerine uyan üç kamyonet saptamış. | Open Subtitles | لقطات الكاميرات الأمنية بالقرب من الزقاق سجلت ثلاث مركبات تتطابق وصف شهودنا، |
| Kalan adamlarına kameralar yeniden devreye girene kadar sürekli devriye dolaşmalarını söyle. | Open Subtitles | هل أخبرت الرجال بأن يستمروا بجولات المراقبة إلى أن نقوم بإصلاح الكاميرات |
| Spot'un burada bir stereo kamera takımı var ve merkezde bir akışımız var. | TED | الآن، سبوت لديه مجموعة من الكاميرات هنا، ولدينا بث لما يشاهده الآلي الآن. |
| Her yer kamera dolu. İlla ki içeri girmeniz gerekmiyor. | Open Subtitles | الكاميرات فى كل مكان انت لا تحتاجون الى البقاء هنا |
| Sanırım kamera babanı bulmamıza yarayacak bir şey kaydetmiş olabilir. | Open Subtitles | لكني أعتقد أن الكاميرات قد سجّلت شيئاً قد يقودنا لوالدك. |
| Kızıma görünebilmesi için her zaman kameraların yerini ezberlemesini söyledim. | Open Subtitles | لقد أخبرتها دائماً أن تتذكر أماكن الكاميرات لكى تكون مرئية |
| Monica manşetler değişmeden önce seni derhâl kameraların önüne çıkarmalıyız. | Open Subtitles | أمام تلك الكاميرات لتغيير العناوين الرئيسية و الإحصاءات إتفقنا ؟ |
| Birçok haklı nedenden dolayı, uçan Kameraları düzenlemek için mantıklı yasaların üretilmesi zordur. | TED | للكثير من الأسباب الجيدة، فإنه من الصعب الإتيان بقوانين راشدة، لتنظيم أمر الكاميرات الطائرة. |
| Tünelleri bulduğumuz gün, oradaki kameralardan birini aldım. | Open Subtitles | , في اليوم الذي إكتشفت فيه الأنفاق وجدت أيضاً الكاميرات و أخذت واحده |
| Belki ortakları ona infazdan bahsetmemişlerdir kameralara gerçekçi bir tepki yansısın diye. | Open Subtitles | .ربما شركائه لم يُخبروه عن الإطلاق .أراد ردة فِعل حقيقيّة أمام الكاميرات |
| Ayrıca civardaki güvenlik kameralarını ve tanıkları soruşturun. Mutlaka gören olmuştur. | Open Subtitles | تفقد الكاميرات الأمنية في المحيط والشهود، فلابد من أن أحدهم رآه |
| üçüncü kat güvenlik kamerası onu tüm koridor boyunca giderken yakalamış. | Open Subtitles | الكاميرات الأمنية في الطابق الثالث رصدته يذهب كل الطريق نحو القاعة |
| Bir dahaki sefere önce kamerayı vururum. | Open Subtitles | سأطلق النار على الكاميرات في المرة القادمة. |
| Bu gördüğünüz kıvılcım biyolüminesans değil, sadece bu tip yoğun kameralarda görülen bir parazit. | TED | الشرر اللدي ترونه ليس ضوءا متلأليء أنه مجرد ضوضاء الكترونية فوق هذه الكاميرات المكثفة. |
| Gyotaku, günümüz kameralarının öncesinde yakalanan önemli avların kaydını tutmak için Japonya'da ortaya çıkmış antik bir balık baskı sanatıdır. | TED | القيوتاكو هو فن قديم لطباعة الأسماك نشأ في اليابان كطريقة لتوثيق وحفظ غنائم الصيد قبل وجود الكاميرات الحديثة. |
| Ama zaman çizgisine uymuyor. Güvenlik kameralarına göre 23:10'da havaalanına girmiş. | Open Subtitles | ولكن هذا لا يتناسب الجدول الزمني الكاميرات الأمنية تبين دخوله للمطار |
| Aslında termal kameralarla bunu gözlemliyoruz ve şu an size gösterdiklerim gibi fotoğraflar elde ediyoruz. | TED | يمكننا بالفعل تخيل هذا باستخدام الكاميرات الحرارية وبالصور التي تنتجها، مثل التي أعرضها لكم الآن. |
| İşerken kameraya doğru nasıl durulur bilmiyor. | Open Subtitles | إنه لا يعرف كيف يواجه الكاميرات بينما يتبول |
| Tamam, şimdi içine sızdığın güvenlik kameralarından görüntüleri gösterir misin? | Open Subtitles | حسنا، أيمكنك سحب الكاميرات الأمنيه التي اخترقتها. ؟ ولنبدأ بـ |