"الموجودة" - Traduction Arabe en Turc

    • bulunan
        
    • olan
        
    • daki
        
    • varolan
        
    • duran
        
    • nın
        
    • in
        
    • yer
        
    • tüm
        
    • deki
        
    • olarak
        
    Kil ayrıca, fillerin yediği birçok yaprakta bulunan toksinlerin emilmesine de yardım ediyor. Open Subtitles يُساعدُ الطينُ أيضاً لإِمْتِصاص السمومِ الموجودة في العديد مِنْ الأوراقِ التي تأكلها الفيلةِ
    Bilirsin çoğu insan, evinde bulunan şeylerin değerini hafife alır. Open Subtitles أتدري؟ معظم الناس يقللون من قيمة الأشياء الموجودة في منازلهم
    Aynı diz sistemini, tek eksenli diz sistemi olan bir protez kullanıyor. TED وهو يستخدم مثل الركبة الاصطناعية الموجودة هنا مع محور واحد على الركبة
    Dinleyicinizin akıllarında hâlihazırda mevcut olan kavramları bir araya getirmek için dilin gücünü kullanın -- sizin dilinizi değil, onların dilini. TED قم بإستخدام قوة اللغة لكي تخيط تلك المبادئ الموجودة مسبقاً معاً في أذهان جمهورك لكن لا تستخدم لغتلك، بل لغتهم هم.
    Bugün Bosna'daki suç oranı İsveç'tekinden daha düşük. TED واليوم نسبة الجريمة في البوسنة هي أقل من تلك الموجودة في السويد
    Şu anda varolan Mars sırlarını çözmenin en iyi yolu nedir? TED ماهي الطريقة المُثلي لكشف .. ألغاز كوكب المريخ الموجودة الآن ؟
    Orda duran birkaç yüz milyonluk bir hazine varmış gibi görünüyor. Open Subtitles يبدو كما لو أن هذا الكنز يساوي مئات الملايين الموجودة هنا
    Güney Amerika'nın güneyindeki deniz feneri. Open Subtitles إنها المنارة الموجودة في أقصى جنوب أمريكا الجنوبية.
    İzolasyona rağmen, hala Solomonda bulunan bitki türlerinin neredeyse yarısına bir yurt olmuştur Open Subtitles علي الرغم من عزلتها, ما زالت الموطن لحولي نصف عدد النباتات الموجودة بالسولومن
    Her şey zararsızca Wilkins'in kromozomlarda bulunan kimyasallardan birini incelemesiyle başladı. Open Subtitles بداية ويلكنز كانت بسيطة،وهي التحقيق في واحد من المركبات الموجودة بالكروموسومات
    Kurbanların midelerinde bulunan tüm insan kalıntıları aynı şahsa aitmiş. Open Subtitles كل البقايا البشرية الموجودة في معدات لضحايا من نفس الشخص
    Cesette bulunan örneğin test sonuçlarıyla senin sonuçların laboratuvarda karşılaştırıldı. Open Subtitles مختبر خارجي قام بمقارنة النتائج من العينة الموجودة على الضحية
    İlk inşa edilen Denizsuyu Sera'sında içerde bulunan bitkilerin ihtiyacından biraz fazla su ürettiğini fark etmişler. TED وما حصل بعد بناء البيت الزجاجي البحري الاول .. انها تقوم بانتاج مياه عذبة اكثر مما تحتاجه النباتات الموجودة في داخلها
    Bir rejim gidip diğeri geldiğinde işlevsel olan politikaları bile bir köşeye atıyor. TED يذهب نظام حكم ويأتي نظام آخر ويتخلصون من السياسات المطبقة الموجودة سابقًا هناك
    Dünya'da var olan proteinler doğal evrimin sunduğu sorunları çözecek şekilde evrildiler. TED الآن، البروتينات الموجودة على الأرض تطورت لمعالجة المشاكل التي تواجه التطور الطبيعي.
    Üzerinde herkesin resmi olan bir fotoğrafı kim neden alsın? Open Subtitles لماذا يسرق احد صورة من بين الاشياء الثمينة الموجودة ؟
    iPhone'daki devrimci alışılmışında düşünülen güzel şeyleri kimin para sağladığını sorun. TED تساءلوا من موّل هذه الأشياء الرائعة جدا، الثورية والمبدعة، الموجودة في الآيفون.
    İşte, bugün varolan, bu teknolojiyle güçlendirilmiş böylesi yenilik. TED هذا هو النوع من الابتكار ممكن من قبل هذه التكنولوجيا الموجودة اليوم.
    Orada süs niyetine duran şu eski kamyoneti tamir edebilirim. Open Subtitles يمكنني أن أصلح نلك الشاحنة القديمة الموجودة هُناك في حديقتك
    Biraz önce beşinci düzeyi bitirenlere Oyuncakçı'nın çok büyük bir sürprizi olduğunu söylemiş miydik acaba? Open Subtitles هل ذكرنا المفاجئات الموجودة في المخزن لأولئك الذين يكملوا المستوى الخامس ؟
    Gwen'in ölçülerini merkezin güvenlik lazer taramalarından göre tahmin ettim. Open Subtitles لقد قدرت قياس جوين من أجهزة الأمن الليزرية الموجودة بالمقر
    Bir paket yer fıstık yemiş ve fıstık proteinleri bulaşıcı olabilir. Open Subtitles اكل كيسا من الفستق السوداني و البروتينات الموجودة فيه قد تنتقل
    Muhtemelen kurşun ve cıva doludur. Denizdeki tüm zehirler gövdesindedir. Open Subtitles غالباً هى مليئة بالزئبق والرصاص . وكل السموم الموجودة بالبحر
    Bu gördüğünüz, Kuzeydoğu Arjantin'deki taş yatakları arasında hoş bir helikopter uçuşu. TED سيبدو وكأننا في رحلة هيلوكبتر جميلة في هذه الأراضي القديمة الموجودة في شمال شرق الأرجنتين
    Ekranda gördüğünüz bu noktalar tam olarak ne anlama geliyor? TED ,لكن تلك النقاط الموجودة على الشاشة أمامك ماذا تعني بالتحديد؟

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus