| Hatta Medine'nin en büyük Yahudi kabilesi Beni Kurayza'yı bile. | Open Subtitles | وكذلك أحد أكبر قبائل اليهود داخل المدينة وهم بنى قريضة |
| Muhammed Yahudilere ve Yahudi dinine bizzat bir şey yapmamıştır. | Open Subtitles | فلم يكن لمحمد ما يحمله ضد اليهود أو الديانة اليهودية |
| Ama belki de Yahudi olma ihtimaline karşı sarışın olmak hayatını kurtarıyordur. | Open Subtitles | أو هذه الموضة، ستساعدك على سبيل المثال للنجاة إذا كنت من اليهود |
| Ve Nazilerdeki bu bireysel yozlaşma 1943 sonbaharında Yahudilerin karşı koymasına zemin hazırladı. | Open Subtitles | وقد كان فساد نازييين فرديين الذي مكّن اليهود من المقاومة في خريف 1943 |
| Eğer sessiz kalırsanız, Yahudilerin kurtuluşu başka bir kaynaktan gelecektir, fakat siz | Open Subtitles | لأنك إن التزمت الصمت فان نجاة اليهود ستأتى من مكان أخر لكنك |
| Sürekli öne doğru eğiliyor, omuzları çıkık, gözleri kısık, Yahudi tipli. | Open Subtitles | ينحني دائماً للأمام، مدبّـب الأكتاف عيناه شبه مغلقة، يشبه اليهود جداً |
| Kuzey tarafındaki deposunda Yahudi esirler olan bir bina var. | Open Subtitles | هناك السجناء اليهود في المبنى. نحن تغطي هجوم من الشمال. |
| Ama nasıl bu kadar fazla Yahudi olabilir ki orada? | Open Subtitles | ولكن كيف من الممكن وجود هذا الكم من اليهود هنا؟ |
| Yahudi kanunlarına aykırı olarak adamı gece yarısı gizlice yargıladın... | Open Subtitles | لقد حاكمت الرجل في الليل وفي الخفاء مخالفاً شريعة اليهود |
| Ve suikastçının kendisi elimizde olmadığından, onun yerine 10 tane Yahudi cezalandırılacak. | Open Subtitles | وبما انه ليس لدينا القاتل سوف يعاقب 10 من اليهود بدلا عنه |
| Ronald ve ben Winesburg'taki Yahudi birliğinden olmayan tek yahudileriz. | Open Subtitles | رونالد وانا اليهود الوحيدين في وينسبيرغ من خارج الجمعية اليهودية |
| Yahudi anlaşmasında iyilik yapmasını sağlayın ve ben, kızı anladım. | Open Subtitles | ليو جعلت اليهود جيدة على صفقته، وأنا، حصلت على الفتاة. |
| Bu Yahudilerin çok azı ona müteşekkir. Dik kafalı nankörler. | Open Subtitles | و قليل من هؤلاء اليهود سيشكرونه طغمة المتمردين الجشعين هؤلاء |
| Bu Yahudilerin çok azı ona müteşekkir. Dik kafalı nankörler. | Open Subtitles | و قليل من هؤلاء اليهود سيشكرونه طغمة المتمردين الجشعين هؤلاء |
| Fakat beni hayrete düşüren husus Yahudilerin üye olmasına izin vermemeniz. | Open Subtitles | ولكن الشيء الوحيد الذي يحيرني وكنت لا يسمح اليهود ليكونوا أعضاء، |
| Fimi izlemeye gitti çünkü Yahudilerin öldürülüşünü izlemekten keyif alacağını sanıyordu. | TED | ذهبت لمشاهدة الفيلم لأنه فكر أن سيستمتع برؤية اليهود المقتولين. |
| Ukrayna ve Belarus'ta Yahudilere ve direnişçilere olan saldırıyı yönetiyor. | Open Subtitles | لقد قاد حملات ضد اليهود والثوار في أوكرانيا وروسيا البيضاء |
| Batı Yahudilerine kıyasla, Polonyalı Yahudilerden daha fazla nefret ediyorlardı. | Open Subtitles | كرهوا هؤلاء اليهود بدرجة أكبر حتى من اليهود من الغرب |
| Ulus olarak başarısız olduk. Yahudilerle birlikte sosyal bir çevre oluşturmadık. | Open Subtitles | لقد فشلنا كأمة فى إيجاد بيئة معيشية واحدة تستوعب اليهود معنا |
| Ortadoks Musevi topluluklarında her cuma Mikveh'e gidersiniz. | TED | ففي مجتعات اليهود الارثوذوكس ,في كل جمعة يجب ان تذهب الى ميكفه |
| Hitler, daha yolun başında Yahudiler'e karşı vaat ettiği mücadeleyi başlattı. | Open Subtitles | منذ اللحظه الأولى أطلق هتلر حملته التى وعد بها ضد اليهود |
| Ne olursa olsun, Tanrı'nın İbrani versiyonuna asla inanmamamız gerek. | Open Subtitles | مهما حدث لا نستطيع أن نسمح لأنفسنا بتصديق خرافات اليهود |
| Museviler'in inancında bağışlayıcılık önemli yer tutar, nasıl yeniden, sıfırdan başlamamız gerektiği. | TED | اليهود مهتمون جدا بالتسامح وكيف يمكننا البدء من جديد و بنقاء |
| - Sanhedrin, halkı kontrol edebildiği sürece Roma, Judea'nın denetimini gevşek tutacaktır. | Open Subtitles | روما بدأت تفقد اليهود من يديها طالما السنهدرين غير قادرة على ادارة شعبها |
| Burası kâbus gibi bir yer. Yahudileri çiziş şekillerine bir bak. | Open Subtitles | يا إلهي هذا المكان مثل الكوابيس , إنظروا كيف يرسمون اليهود |