Bu ziyaretlerim sırasında kadınların ihtiyaçlarına çok az ilgi gösterildiğini gözlemledim. | TED | لكن، خلال كل تلك الزيارات، لاحظت وجود اهتمام قليل بحاجيات النساء. |
Eski bir başbakan olarak ilgi odağı olacağımı biliyordum ve sakıncası yoktu. | Open Subtitles | أنا أعلم اني مركز اهتمام الكثيرين ولابأس في هذا أنا أتقبل هذا. |
Simone'nin dikkatini çeken mikroskoba dayalı. | TED | إنه يعتمد على المجهر الذي أثار اهتمام سيموني. |
Clementine'in esas ilgisi ve odaklandığı konu açıklanamayan fenomenleri araştırıp izini sürmekti. | Open Subtitles | اهتمام كليمنتاين المستمر وتركيزها الأساسي كان تتبع وفحص الظواهر التي تدحض المنطق |
TED izleyicilerinin en çok ilgisini bu çok küçük, 10 ila 125 MW'luk yeni nesil reaktörler, çekecektir diye düşünüyorum. | TED | أعتقد أن أكثر مايثير اهتمام حضور تيد سيكون الجيل الجديد من المفاعلات صغيرة جداً، تولّد حوالي 10 إلى 125 ميغاواط. |
...bu ev sürekli temiz tutulup her yerine dikkat edilmeli. | Open Subtitles | و لكن منزلنا القديم يحتاج إلى عناية و اهتمام دائمين |
Onun hayatın işleyişiyle ilgili çok ilginç bir bakış açısı var. | Open Subtitles | وحصلت ومثل هذا المنظور اهتمام على كيفية عمل الحياة، هذا الرجل. |
Ben de diğer insanlarla gittim, ama bana pek ilgi göstermedi. | Open Subtitles | لذا ذهبت مع بضعو اشخاص وهو لم يبدي اي اهتمام لي |
Bu adam bir ağız dolusu talaş kadar ilgi çekici. | Open Subtitles | هذا الرجل عن اهتمام كما بمثابة جرعة من نشارة الخشب. |
Ve ulaştıklarında bu matematiksel ilmi Avrupa dillerinden birine tercüme etmeye muazzam bir ilgi vardı. | TED | وعندما وصلت كان هناك اهتمام كبير بترجمة هذه الحكمة إلى اللغات الأوروبية. |
Pek fazla bilgisi yok, ama birçok ilgi alanı var. | TED | إنه لا يعرف الكثير لكن لديه اهتمام كبير. |
Bu eğilim aynı zamanda doğada benzer bir seçici üretim sürecinin gerçekleşip gerçekleşmediğini merak eden bir Charles Darwin'in dikkatini çekti. | TED | وهذه النزعة جذبت اهتمام تشارلز داروين الذي تساءل عن حدوث عمليّة تربية انتقائيّة في الطبيعة. |
İnsanların dikkatini çekmek için en iyi yöntem ise akıllarının nasıl çalıştığını bilmektir. | TED | وأفضل طريقة للحصول على اهتمام الناس هي معرفة طريقة تفكير شخص ما. |
aslında bana sorarsanız, eğitime karşı herkesin az çok bir ilgisi olduğunu düşünüyorum. | TED | في الواقع، ما وجدته هو أن الجميع لديهم اهتمام بالتعليم. |
Konuya halkın ilgisi iyice artınca Müdür Humson ve Müdür yardımcısı Glenn körfezdeki adadan ayrılıp dünyanın her yerinden, resmi bir açıklama alabilmek için gelen gazetecilerle dolu bir basın toplantısı düzenlemek için San Francisco Belediye Salonu'nun yolunu tuttular. | Open Subtitles | ومع تزايد اهتمام العامة الذى وصل لحد الجنون السجان هامسون ومساعدة السجان جلين غادرا الجزيرة فى المركب من اجل مؤتمر صحفى |
Bu da medyanın ve FBI'ın daha çok ilgisini çekecek. | Open Subtitles | هذا يعني اهتمام من الأخبار .واهتمام من الإف بي آي |
Çünkü o sırada, nerede yürüdüğümüze çok fazla dikkat etmemiştik ama sonra bir baktık ki büyük çalılıkların ve çimenlerin oraya gelmişiz. | Open Subtitles | لأننا لم نلقي أي اهتمام الى المكان الذي كنا نتمشى فيه ولقد مشينا كثيرا لدرجة أننا دخلنا أعماق أعشاب و أشجار عالية |
Bunları alıyorsunuz -- bizim durumumuzda bu iki ayaklı yaratığın sanal kaslarını -- ve ilginç şeyler olacağını umut ediyorsunuz. | TED | أجعله يقف -- في هذه الحالة العضلات الافتراضية لهذا المخلوق ذو القائمتين هنا -- ونأمل أن تفعل شيئا ذو اهتمام. |
Bir devlet memuru olmaya karşı bir ilgim yoktu, ceza hukukuna karşı bir ilgim yoktu ve kesinlikle de bir savcı olabileceğimi düşünmüyordum. | TED | لم يكن لدي اهتمام في أن أكون موظفا حكوميا، أو اي اهتمام في القانون الجنائي، ولم أفكر قطعا في أن أكون مدعي عام. |
Çünkü sen onların umurunda bile değilsin Seni sevmiyorlar. | Open Subtitles | انهم لا يعيرونك اى اهتمام فهم لا يحبونك,وانا لا احبك |
Bir bankerle çok şık bir yemekteydim... ..partimle çok yakından ilgileniyor. | Open Subtitles | تناولت الغداء مع مسؤول في البنك وابدى اهتمام بالغ بحزبي وبي شخصيا |
Bu yüzden küçük yaşlardan beri politikayla ilgilenmiyorum. | Open Subtitles | ولذلك حتى وانا في شبابي لم يكن لي اهتمام في الساسيه |
Ayrıca mahkeme üyelerinden bu tanığın şahitliğinin göz önüne almamalarını istiyoruz. | Open Subtitles | نطلب أيضاً من المحكمة إعلام أعضاء المحكمة ألا يعيروا أي اهتمام بهذه الشهادة |
On dakikadır konuşuyorum. Kimse benimle ilgilenmiyor. | Open Subtitles | عشر دقائق وأنا أتكلم ولا أحد يعطيني أي اهتمام صحيح ؟ |
Davanın en geniş çerçevede kayda alınmasını umuyoruz ...çünkü biliyoruz ki bu kayıtların dağıtımı özgür dünya için büyük önem taşımaktadır. | Open Subtitles | و من المأمول أن يتم توثيق هذا الأسلوب كما نعلم اهتمام وقلق الناس في العالم الحر |
Müziğe tutkun yada ilgin yok. Sadece ünlü olmak istiyorsun. | Open Subtitles | ليس لديكِ عاطفه او اهتمام بالموسيقى , فقط تريدي الشهره |
Buna da karın hakkındaki rivayetlerden daha fazla kulak asıyor değilim. | Open Subtitles | لا أبدي اهتمام بها أكثر ما أبدي بخصوص الشائعات عن زوجتك |