Şimdi de oğlumu, eşimin oğluna dava açması için ikna etmemi istiyor. | Open Subtitles | والآن يريد منّي أن أقوم بإقناع ابني لرفع دعوى ضدّ ابن زوجتي |
Flora Randy'i Chloe'nin tehdit olduğuna ikna etmiş olmalı. - Vaktimiz azalıyor. | Open Subtitles | ربما قامت فلورا بإقناع راندي أن كلوي تشكل تهديدا ينفد منا الوقت |
Kendisi de tuvalet edinmiş. Şimdilerde Hindistan'ın dört bir yerindeki köyleri gezerek diğer kadınları da aynı şeyi yapmaya ikna ediyor. | TED | حصلت على مرحاض لها، والآن هي تجوب جميع القرى الأخرى في الهند و تقوم بإقناع نساء أخريات للقيام بالشئ نفسه. |
Ve bu savaşı, yeterli sayıda Amerikalı'yı korku, güvensizlik ve terörle ikna ederek kazanacağız. | Open Subtitles | وسنربح تلك الحرب بإقناع عدد كافٍ من الأميركيّين عبر نشر الخوف والجزع والإرهاب لتغيير أساليبهم |
Hem Christy hem de Billie'yi Büyülüler'in kötü olduklarına ikna ettik. | Open Subtitles | وقمنا بإقناع بيلي وكريستي بأن المسحورات هم الأشرار |
Kral'ı, Boulogne'ya bu kadar tutunmasının çılgınlık olduğuna ikna edin. | Open Subtitles | قم بإقناع الملك عن حماقته في إستيلائه لبولوني ضد كل الأسباب |
Jüriden birini satın alıp onun başka birini ikna etmesini sağlamak. | Open Subtitles | لكنهم يجعلونهم يقومون بإقناع الآخرين بالتصويت بـعدم الإدانة |
Nakli durdurmak için mahkeme emri çıkartacağım. Hakimi ikna etmek için yardım almamız gerekli. | Open Subtitles | انظر، سأطلب أمر قضائي بوقف النقل، سنحتاج بعض المساعدة بإقناع القاضي |
Yani, Başkan Yardımcısının Personel Şefi, Amanda Tanner'ın Amerika Birleşik Devletleri Başkanını baştan çıkardığına ikna olmuş durumda. | Open Subtitles | إذًا فقد قام كبير موظفي نائبة الرئيس بإقناع أماندا تانر أن تغوي رئيس الولايات المتحدة |
Hayatım insanları yapmak istemedikleri şeyleri yapmaya ikna etmekle geçti. | Open Subtitles | طوال حياتي، وأنا أحاول أن اقوم بإقناع النّاس لفعل ما لايريدون فعله |
Kadınları bir şeyler yapmaya ikna edebilen biri olsaydım 20'li yaşlarımın çoğunu banyoda geçirmezdim. | Open Subtitles | هيا، إن كنت نافعا بإقناع النساء بفعل الأمور لما كنت امضيت معظم العشرينيات من عمري بالحمام |
Son bir saatimi Almanları, onları aşağılamadığımıza ikna etmeye çalışarak geçirdim. | Open Subtitles | قضيت الساعة الماضية بإقناع الألمانيين أننا لم نتعمد إذلالهم |
Bu, nihayet diğer dünya liderlerinin Kuvira'yı alt etmeye ikna olmasına yardım edebilir. | Open Subtitles | هذا قد يساعده بإقناع القادة الآخرين للإطاحة بها وأخيرا |
Ya bütün dünyayı yanlış kurdu beslemeye ikna ediyorsa. | Open Subtitles | ويقوم.. بإقناع العالم أجمع بالسير في الطريق الخطأ. |
Bizim oralarda kan bağı önemlidir, aklını başına toplaması için kuzeninizi ikna edin. | Open Subtitles | من أين ما أنت, سلاسل الدماء تهمُ قم بإقناع أبن عمك أن يرجع إلى رشده |
Arkadaşlarımla, bankaları bize para vermeye ikna ederdik. | Open Subtitles | لا نقوم بإقناع حارس البنك بإعطائنا المال |
Afrika bloğunu, koşulunu kaldırması için ikna etmeye çalışıyoruz. | Open Subtitles | بإقناع الكتلة الإفريقية بإزالة التعديل المقترح والذي سيحبط القرار |
Afrika bloğunu, koşulunu kaldırması için ikna etmeye çalışıyoruz. | Open Subtitles | بإقناع الكتلة الإفريقية بإزالة التعديل المقترح والذي سيحبط القرار |
En iyi teklifin bu olduğuna adamları ikna etmeme yardım et. | Open Subtitles | فقط ساعدني بإقناع العُمال بأن هذا أفضل لهم |
Kariyerini, dünyayı benim ciddiye alınmamamı ikna ettiği bir günah üzerine kurdu. | Open Subtitles | فكما ترى لقد بنى مسيرته المهنية على الخطية الأولى بإقناع العالم أنني لا يجب أن اؤخذ على محمل الجد |
Bu arada, dünyayı Süpermen olduğuna inandırmayı başardın. | Open Subtitles | بالمناسبة، أنك تقوم بعمل رائع (بإقناع العالم أنك (سوبرمان |