Marks'ın, Rykoff'u sandığı kişi olduğuna inanmaya devam etmesi hayati bir mesele. | Open Subtitles | من المهم بإن ماركس يستمر باعتقاده بإن رايكوف هو نفس الذي يعتقده |
Ve hemen bu konuyu bırakıyorum, size teknolojiden biraz bahsetmek istiyorum: Teknolojinin niçin muazzam bir fırsat olduğuna inanıyorum; bu zorlukların bazılarına yardım eden çok kuvvetli bir araç. | TED | و عندما أضع ذلك في سياق الكلام، سوف أتكلم لكم قليلاً عن التكنولوجيا: لماذا أؤمن بإن التكنولوجيا هي أداة تمكين هائلة; أداة قوية للمساعدة لحل العديد من تلك التحديات. |
Şimdi inatçı Çavuş Angel'ın işinin bittiğini söylemekten gurur duyuyorum. | Open Subtitles | آلان كلكم ستسرون لسماع ذلك , بإن الرقيب آنجل العنيد تولي آمره |
Şimdi tekrar iş bulduğuma göre, umarım artık durum iyileşir. | Open Subtitles | الآن وأنا أعمل، آمل بإن الأمور سوف تتحسن. |
Coroner'in raporuna göre senin çocuğun ölüm sebebi Leticia, aşırı doz. | Open Subtitles | تقرير الطبيب الشرعي ذكر بإن حبيبك مات بسبب صدمة |
Böyle şeylere dikkat eden bir annen olduğu için mutlusun değil mi? | Open Subtitles | ألست سعيداً بإن لديك أماً التى تولى أهتماماً لمثل هذة الامور ؟ |
Biliyor musun; Hardy'nin, karısına frengi bulaştırdığı iddia ediliyor. | Open Subtitles | هناك نظرية بإن هاردي قد عدى زوجته بمرض الزهري، تعلمين. |
Yaptığının tamamen ülke yararına olduğuna inanıyor. | Open Subtitles | إنه مؤمن كلياً بإن ما يفعله يصب في مصلحة وطنه |
Herkesi buranın harika bir yer olduğuna inandırdılar ve burayı değiştirebilecek herkesi öldürdüler. | Open Subtitles | كان لديهم كل واحد مصدقاً بإن هذه هي القريه المثاليه ويقتلو آي واحد يهدد بتغيير ذلك |
Herkesi buranın harika bir yer olduğuna inandırdılar ve burayı değiştirebilecek herkesi öldürdüler. | Open Subtitles | كان لديهم كل واحد مصدقاً بإن هذه هي القريه المثاليه ويقتلو آي واحد يهدد بتغيير ذلك |
Bu kıyılarda bir Fransız ordusuyla karşılaşma olasılığımızın ayın tepesinde bir Fransız ordusuyla karşılaşma olasılığımız kadar olduğuna dair bir istihbarata sahip olduğumu size gayet net bir şekilde söyleyebilirim,efendim! | Open Subtitles | ليكن في علمك، لدي أستخبارات تؤكد بإن الجيش الفرنسي لن يصل لهذه الشوطىء |
Toprak Krallığı'nı yönetmesini istediğiniz adamın, bu olduğuna emin misiniz? | Open Subtitles | هل أنت متأكد بإن هذا الشخص الذي تريده أن يدير مملكة الأرض ؟ |
Şimdi inatçı Çavuş Angel'ın işinin bittiğini söylemekten gurur duyuyorum. | Open Subtitles | آلان كلكم ستسرون لسماع ذلك, بإن الرقيب آنجل العنيد تولي آمره |
Andie MacDowell'ın, bundan daha zeki olduğunu mu sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقدين بإن آندي ماكدويل كان أذكى من ذلك |
Fuller'ın vadiye bu ağır uyuşturucu operasyonuna atandığını söyledi, değil mi? | Open Subtitles | لقد قال بإن فولر عُيّين لأكبر عملية تهريب هروين في الوداي ،حسنا ؟ |
ve duyduğuma göre bütün düğün evleri erkenden gelip hepsini alıyorlarmış. | Open Subtitles | و سمعتُ بإن منظمو الأعراس يأخذونها مبكراً ، ويشترونها جميعاً |
Bay Moon, bu maç aslında sayılmayacağına göre nedir sizi motive eden? | Open Subtitles | سيّد.موون، طآلما بإن هذه المُباراه مُجرد تحصيل حآصل مآهو دآفعكم لأن تلعبوها ؟ |
Araştırmalara göre, lisede bekâretin işe yaramadığını biliyor muydunuz? | Open Subtitles | هل كنتم تعلمون أن معظم الدرسات أظهرت بإن العزوبة لا تنجح في المدارس الثانوية ؟ |
Bunu Hannassey'ler kasabada olduğu için söylüyorum. | Open Subtitles | سبب قولى لهذا بإن أولاد هاناسى في البلدة |
Kulağın orduya girmene engel olduğu için şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظ بإن اذنك منعتك من الأنضمام للوحدة |
Sen ona ne söyleyeceğinin alıştırmasını yaptı diye mi kızgınsın yoksa başka bir çocuğu olduğu için mi? | Open Subtitles | أنت غاضبة منه لأنه تدرب على ماكان سيقوله ؟ بإن لديه ابن ؟ |
C.D.C.'nin bir ilacın üzerinde çalışmadığını söyleyemezsin bana. | Open Subtitles | لا تقول لي بإن مركز مكافحة الاوباء ليس يعمل على توفير علاج. |
İdare'nin haczin zamanını haber vermediğini ve arazinin değerinin belirlenmesindeki prosedürlerin ihmal edildiğini söylüyor. | Open Subtitles | يقول بإن الإمارة لم تجتمع معه إجتماعا أخير ولم تخطره و قاموا بإنتهاك القوانين في تسعير الأرض. |