| Ve Cidden, topuklu giyebiliyorum. | TED | اتحدث بجدية .. ويمكنني ان ارتدي احذية بكعب عال |
| Yo, Cidden. Neden bu gece sinirlerin bu kadar gergin? | Open Subtitles | لا، بجدية لماذا أنت متاثره جداً اللّيلة؟ |
| Cidden, izolasyon deneysel bir model kurmak için gereklidir. | Open Subtitles | مبروك بجدية العزل ضروري في الخَلْقِ للنموذج التجريبي |
| Sonra tüm bunların içinde en delice olanını düşündüm; Gerçekten bunu yapabilirim. | TED | ثم فكرت بفكرة أكثر جنونا من جميع الأفكار لماذا لا أفعلها بجدية |
| Fakat şimdi Gerçekten birbirimizi dinleyerek, ki daha önce hiç yapmadığımız bir şekilde, geri dönmek için çok çabalıyoruz. | Open Subtitles | لكن الآن نحن نحاول نحن نحاول بجدية للعودة إلى الطريق الصحيح بالإستماع لبعضنا البعض الشيء الذي لم نفعله أبداً |
| Annen bana bulaşmayı kessin, Ciddiyim. Artık can sıkıcı olmaya başladı. | Open Subtitles | على أمك ان تتوقف عن الضغط عليه بجدية ان هذا مربك |
| ciddi anlamda bilgisayarınızdan nasıl virüs kapacağınız konusuna geri dönmek istiyorum. | TED | سأعود إلى فكرة إمكانية الإصابة بفيروس من كومبيوترك، ولكن سأتحدث بجدية. |
| - Cidden. - Cidden çok fazla boş vaktin olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | ــ بجدية ــ لقد أخذ وقت طويل لصناعته علي يديك |
| Cidden hiç kendime hakim olamıyorum ben ve parktaki simitçi adama söyledim. | Open Subtitles | بجدية ، لا تحكم لي في نفسي أخبرت بائع البسكويت بالحديقة |
| Ama Cidden dostum, bu ülkede parası olan herkes... bir başkasından araklamıştır. | Open Subtitles | لكن بجدية يا صديقي كل شخص معه مال في هذه البلدة يتكون علي حساب شخص اخر |
| Kapağın dökülecek kadar gevşediğini biliyordun. Cidden. | Open Subtitles | عرفتِ أن الغطاء كان مفتوحاً قبل أن يقع منه شيئاً , بجدية ؟ |
| Evli görünmemiz gerektiğini yoksa Cidden... kariyerlerimizin içine edeceğimizi söyleyecektin. | Open Subtitles | أنت كُنْتَ ستَقُولُ بأنّنا يَجِبُ أَنْ نَبْدوَ مُتَزَوّجون أَو نحن بجدية سنخرب مهنتنا |
| Cidden, gelebilirsin dostum. | Open Subtitles | كلا، بجدية تستطيع المجييء للأعلى يا صديقي تعال، تعال كلا، بجدية، تعال للأعلى |
| Defterin bir yabancının eline geçmesinin Gerçekten doğru olup olmadığını ciddi ciddi düşünemiyorsun. | Open Subtitles | أنت لا تستطيع التفكير بجدية إن كانت المذكرة الآن انتهت إلى أيدٍ غريبة |
| Gerçekten, yapma sen bayıldığın zaman bir şeylerin ters gittiği düşündüm. | Open Subtitles | دعينا نتحدث بجدية عندما أنهرتي فكرت في شيئاً ربما هو خطأ |
| Gerçekten de 10 tane zımbayı aşamayacak kadar güçsüz olduğumu mu sanıyorsun? | Open Subtitles | عني، وأذكى، ولكم، أغبى، الذين يعيشون معا. عليك التفكير بجدية أنا لست |
| Hayır, millet, ben Ciddiyim. Düşünsenize duyamamak nasıl birşey olmalı? | Open Subtitles | بجدية , فكروا بها يا أصحاب , كيف سيكون الأمر |
| - Yapma, Ciddiyim. - Ben de. | Open Subtitles | هيا, أنا أتحدث بجدية و أنا كذلك, لقد كنت أفكر هكذا |
| Hadi ama, artık hiç komik değil, Ciddiyim. | Open Subtitles | هيّا, هذه ليست بمزحةٍ لعينه بعد الآن, بجدية. |
| Bir kez dışında, yaklaşık 15 yıl önce ciddi olarak unvanından vazgeçmeye kalktı. | Open Subtitles | بإستثناء مرة واحدة منذ 15 عاماَ فقد فكر بجدية في التخلي عن اللقب |
| Bir kez dışında, yaklaşık 15 yıl önce ciddi olarak unvanından vazgeçmeye kalktı. | Open Subtitles | بإستثناء مرة واحدة منذ 15 عاماَ فقد فكر بجدية في التخلي عن اللقب |
| ciddi ciddi bununla Cinlerin Perisi'ni elde edebileceğini düşünmüyorsun değil mi? | Open Subtitles | انت لن تفكر بجدية التي يمكن ان تحصل على حورية الجان |
| - Hayatı çok ciddiye alıyorsun. - Hayat ciddiyet ister. | Open Subtitles | أنت تتعاملين مع حياتك بجدية شديدة الحياة جادة ولا ترحم |
| Şu an Sahiden benimle yastık muhabbeti mi yapmaya çalışıyorsun? | Open Subtitles | هل تحاول بجدية أن يكون الكلام وسادة معي الآن؟ |