Ancak ona bağırmanın da alemi yok. Sadece işini yapıyor. | Open Subtitles | ولكن لا يوجد سبب لكي تصرخي عليه إنه يقوم بعمله |
İki cümleyi bir araya getirebiliyorsa sizin aksinize işini yapması için lobiye göndereceksin. | Open Subtitles | و إن كان يفقه شيئاً بالطب سترسله للردهة حيث يقوم بعمله على عكسكما |
Diğer komşular işini beğensin ve ona iş versinler diye benim bedava yaptı. | Open Subtitles | إنه يقص عشبي مجاناَ على أمل أن الجيران الآخرين لا يعجبون بعمله ويوظفونه |
Adama işine hayranlık duyması için zaman bile vermiyorsun. | Open Subtitles | ان لا تعطى للرجل فرصه ليعجب بعمله انه لا يصدق |
Tam erkekçe işte! Pis işlerini yaptırmak için çocuklarını gönderiyorlar. | Open Subtitles | أمر طبيعي من رجل أن يرسل صغاره ليقوموا بعمله القذر. |
Biz burada dağılmadan işimizi yaparsak, Kaptan da yukarıda kendi işini yapabilir. | Open Subtitles | نقوم بعملنا, ونحافظ على رباطة جاشنا هنا والقبطان سيقوم بعمله بالأعلى أيضًا |
Özellikle böyle bir günde işini yaptığı için ona teşekkür etmeye çalıştım, ama ağlamaya başladım. | TED | حاولت أن أشكره لقيامه بعمله في ذلك اليوم بالذّات، لكنني بدأت بالبكاء. |
Bunlar bir politikacının işini yapabilmesi için öncelikli araçlardır. | TED | هذه أدوات أساسية من خلالها يستطيع السياسي القيام بعمله. |
Onun işini yapması için 2 gün başkasını tutmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | وكان ينبغي أن استأجر فتى أخر ليقوم بعمله ليومين |
İşini yapıp borcunu ödeyeceğine, yasalardan konuşuyor. | Open Subtitles | يتحدث عن القانون بدلا من القيام بعمله و دفع ديونه |
Bir memur, bölüm kurallarını çiğnemeyi, alışkanlık haline getirmişse iyi bir polis olarak işini yapması oldukça zorlaşır. | Open Subtitles | عندما يقرر شرطي خرق قوانين المركز وحقوق المشتبة بهم المدنية فإنه يصعّب على كل شرطي القيام بعمله |
Sadece işini yaptığını söyleyen bankacı... arkadaş geldiğinden beri yok... | Open Subtitles | ليس منذ أن زارنا ذلك الرجل اللطيف من المصرف وأغلقه، وكان يقوم بعمله فحسب |
Kasabanın bir numaralı polisine... ..işini nasıl yapacağını söylemekten nefret ediyorum. | Open Subtitles | أكره أن أخبر الشرطي الأفضل في المدينة، كيف يقوم بعمله. |
Sıradan işini yaparken yeterince etkileyici ama dişi geldiğinde gerçekten çok heyecanlanır. | Open Subtitles | إنه رائع بما فيه الكفاية عندما يشرَع بعمله الطبيعي لكن متى تكون بالجوار يضحى مثاراً جداً في الواقع. |
Gece gündüz içip spor barında iş yapan bir adam mı? | Open Subtitles | شاب يقوم بعمله في النادي الرياضي يشرب في النهار بأقصى طاقته؟ |
Bir ressamdı. İşine çok bağlıydı ve sürdürüyordu. | Open Subtitles | هو فنان ,وهو مشغول جداً بعمله وهذا سبب المشاكل |
Şimdi, rahatlayın, Mr. Swanson, ve bırakın anestezi uzmanları işlerini yapsınlar. | Open Subtitles | الآن .. فقط استرخي سيد سوانسون و أترك المخدر يقوم بعمله |
İşi korumaya bıraktım, ben de geri dönüp biramı içtim. | Open Subtitles | أدع الهار يقوم بعمله وأعود أنا إلى جعتي في الداخل |
Dikkatinin dağılmasına ihtiyacı var. Kendini işe fazla kaptırıyor. | Open Subtitles | هو يحتاج الي التشتيت انه ينشغل بعمله كثيرا |
Anlayış gösterin, Dedektif Mackey görevini yapıyor. | Open Subtitles | كما تعلمين , فالمحقق ماكي يقوم فقط بعمله |
Ve eğer bunu yapmak beni bir şeylere daha bağlı hissettirecekse, neden olmasın? | Open Subtitles | قمت لو وماذا بعمله بأنني أَشعر يجعلني انه ما؟ شيءِ إلى أكثر مرتبطة |
Ve tüm yazarların hayalini kurduğu gibi, çabucak işimi bıraktım. | TED | ومثل مايحلم بعمله جميع المؤلفين؛ تركت وظيفتي على الفور. |
Georgia'da bize insanın işiyle gurur duyması gerektiği öğretildi. | Open Subtitles | في جورجيا كنا نعتقد أن الرجل يجب أن يفخر بعمله |
Önümüzdeki 10 yıl içinde, en azından bu ülkede yapmaya başlayabileceğimiz bir şey söyliyim. | TED | دعوني اخبركم بشيئ واحد فقط يمكننا ان نبدأ بعمله بعد عشرة اعوام من الان في هذا البلد |
Çok geç oldu. Peki, amca, Prem ofisten geç gelecek. O çok çalışıyor. | Open Subtitles | إنه مشغول بعمله لقد أخذ كل مسؤولية راجيش |
Genelde bu kişi, işinde teknolojiyi günlük bazda kullanan birisidir. | TED | في العادة، إن كان شخص ما يستخدم التكنولوجيا بشكل يومي للقيام بعمله. |
İnsanlar işinden memnun olmasa bile sabretmeye devam etmek zorunda. | Open Subtitles | حتى لو أحدهم .. غير راض بعمله الجميع لازال يتحمّلها |