| Bu buluş her ev ve iş yerindeki prizlerde otomosyon ve uzaktan kontrole izin vererek global enerji tüketimini azaltacak. | TED | سيقلل هذا الإختراع من إستهلاك الطاقة عالمياً بالسماح بالتحكم عن بعد والتشغيل الآلي لكل مقبس في كل بيت ومكان عمل. |
| Ufacık, Tepedeki ev'den küçük bir evin özlemini duyar mısın? | Open Subtitles | هل تشتاق إلى بيت صغير شيء أصغر من بيت التل؟ |
| Binayı şimdi "Arşiv evi" adını verdiğimiz bu alana dönüştürdük. | TED | قمنا بتحويل البناية إلى ما ندعوه الآن باسم بيت الأرشيف. |
| Size Pat'in arabasını getirdim. Sizi bir arkadaşının evinde bekliyor. | Open Subtitles | جلبت بات العربة وفريق لك هي منتظرة في بيت صديقِ |
| Atami'den döndük, sonra Shige'nin evine gittik, sonra da Ueno Park'ına. | Open Subtitles | عدنا من اتامي ثم الى بيت شيغي ثم الى أوينو بارك |
| Beni evlat edinen aile Brat Pitt ve Angelina Jolie sayılmazdı. | Open Subtitles | والداي اللذان تبنيانني لم يكونا بالضبط كبراد بيت و أنجلينا جولي |
| "bak, Radha. bir ev yaptım" Gopal için de yeterince büyük. | Open Subtitles | إنظرى يا رادها بنيت بيت كبير بما فيه الكفاية لجوبال أيضا |
| Savcı iddianame hazırlar. İddianame hazırlamak, ev inşa etmeye benzer. | Open Subtitles | المدعي العام يحاول بناء قضية وبناء القضية يشبه بناء بيت |
| Belki de canınız sıkılıyor bir ev kadını ile belirsiz bir yerde söyleşmekten. | Open Subtitles | ربماهوبليدبالنسبةإليك .. قد ينتابك الملل من قص ذلك لربة بيت في كوخ ناء |
| Burayı şu anda Kara Sinema evi adını verdiğimiz yere dönüştürdük. | TED | إذًا قمنا بتحويل هذه المساحة إلى ما ندعوه بيت السينما السوداء. |
| Sadece Hindistan'da, ben ve 150,000 dostum kapı kapı aynı resimle dolaştık. Bir milyardan fazla evi telefonla aradık. | TED | في الهند وحدها، أصدقائي المقربين وعددهم 150 ألف وأنا ذهبنا باب لباب مع نفس الصورة لكل بيت في الهند. |
| Murray Tepesi. Murray'in aynı adlı tepe üzerindeki evi, 200 yıl önce. | TED | أو تل مارري. وهذا بيت مارري على تل مارري، ٢٠٠ سنة مضت. |
| Ne burda, ne Dişi Kuş evinde, nede başka bir yerde. | Open Subtitles | ليس هنا أو فى بيت الهوى أو فى أى مكان أخر. |
| Bize hizmet etmek istiyorsan beni Kikui'nin evinde görmeye gel. | Open Subtitles | إن كنت ترغب بخدمة عشيرة. تعال وقابلني في بيت المراقب |
| Bir kez daha ailemin evine, karanlıkta ve yalnız geldim. | Open Subtitles | مرة أخرى عدت وحدى و فى الظلام اٍلى بيت أبواى |
| Gail'in evine gidip onu almanı ve gara götürmeni istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تذهب إلى بيت غايل خذها الى محطة القطار |
| Frances Larson: Eskiden Oxford'da Pitt Rivers Müzesi adlı bir müzede çalışıyordum. Bu müze, Güney Amerika'dan gelmiş kesik kafa sergisi ile ünlenmişti. | TED | فرانسس: كنت أعمل في متحف يعرف بمتحف بيت ريفرز في أكسفورد، و المشهور بعرضه للرؤوس المتقلصة من أمريكا الجنوبية. |
| Aranızda kaç kişinin, Çamurdan bir evde yaşama deneyimi var? | TED | كم شخصاً منكم هنا جرّب العيش في بيت من الوحل؟ |
| Orası yıkılmalı ve sen de taşınmalısın ateş korumalı bir eve. | Open Subtitles | لا بد من تدميره وسيكون عيك الإنتقال إلى بيت مقاوم للحريق |
| Para kazanmak için buradayım, Bette,işini elinden almak için değil. | Open Subtitles | أنا هنا لتنمية المال " بيت " وليس تولي أعمالك |
| Ve sen, Beth, Nicholas'ı asal olarak kocalığa kabul ediyor musun? | Open Subtitles | وأنت , بيت , واتخاذ نيكولاس لتكون زوج الخاص النكراء متشبثة؟ |
| Her evladın, babasının evini terk etme zamanı gelir, kendi yolunu bulmalıdır. | Open Subtitles | حسناً، هُناكَ وَقت لكُل إبن ليترُك بيت والدِه و يشُقَ طريقَهُ الخاص |
| işte bu kutsal olan ailemin evinin... ve kutsal mezarlarının tapusu. | Open Subtitles | هذه صكوك بيت والداى و المقبرة التى ظنا أنها ستمنحهما الخلود |
| Monk'un evinden gelenleri bulursak ve üzerinde adamın parmakizi varsa,kesin başardık | Open Subtitles | جاء الى بيت مونك وبصمات اصابعه عليها حسنا هذا امر مؤكد |
| Benim güzel bir evim yok. Sizinle geri dönmek istemiyorum! | Open Subtitles | ليس لدي أي بيت محبوب وأنا لا أريد العودة معك |
| Şimdi de bütün bunları mümkün kılan, Bay Peter Becker. | Open Subtitles | والأن الرجل الذى جعل كل شئ ممكن مستر بيت بيكير |