| Steven Pinker'ın şiddetin tarihi hakkındaki çok sentetik konuşması gibi. | TED | مثل، حديث من ستيفن بينكر في تاريخ العنف، اصطناعية جداً. |
| Bu noktaya nasıl geldiğimizin cevabı Birleşik Devletler gıda tarihi. | TED | كيف وصلنا لهذا الدرك هو تاريخ الغذاء في الولايات المتحدة. |
| Eğer herkes onları görseydi, tarih savaşın katliamı olmadan süre gelirdi. | Open Subtitles | لو رآها الجميع سيكون هناك تاريخ خالي من الجرائم أو الحروب |
| Kredi geçmişi yok son beş yıl içinde hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لايوجد له تاريخ إئتمانى لايوجد أى شيئ عن الخمسة أعوام الأخيرة |
| Springfield tarihinin en büyük davasına... ..dökülen chowdah tartışmasının yanıbaşında duruyorum. | Open Subtitles | نحن الآن خارج القاعة نتحدث عن أكبر قضية في تاريخ سبرنغفيلد |
| Sanırım buna dünya tarihindeki en büyük yanlış kaynak dağıtımı demek de doğrudur. | TED | أعتقد أنه من المناسب أن نسميها أعظم سوء توزيع الموارد في تاريخ العالم. |
| Bu olayla, Amerikan Yerlileri tarihinde yeni bir dönem başladı. | TED | مع هذه الواقعة، بدأ عصر جديد في تاريخ السكان الأمريكيين، |
| Bu kısa videoda bana şaşırtıcı gelen bu videoyuyu çekerken Karess'in yurttaşlık hakları hareketi tarihini nasıl anladığı ama onla sınırlı kalmadığını göstermesi. | TED | المذهل في هذا المقطع هو او نحن نلتقط، ظهر أن كاريس كانت تفهم تاريخ حركة الحقوق المدنية و لكنها لم تكن مقيدة بها. |
| Mavi yüzgeçli Tunalar tüm insanlık tarihi boyunca insanlardan saygı görmüştür. | TED | الآن زرقاء الزعانف يتم تبجيلها بواسطة الانسان عبر تاريخ البشرية كله |
| Doğum belgenizde, doğum tarihi kısmında ne yazdığını söyler misiniz? | Open Subtitles | هل تقولى أن تاريخ ميلادك مدون تحت خانة تاريخ الميلاد؟ |
| Kitapta büyü yok. Sadece büyü tarihi, kısa hikayeler, öyle şeyler var. | Open Subtitles | في الحقيقة ليس بداخله تعاويذ فقط تاريخ وحكايات، أشياء من هذا القبيل |
| Bir savcı için tarih bilinçli bir suçludan daha iyisi yoktur. | Open Subtitles | لا يوجد شئ أسهل للمدعى من مجرم ذو تاريخ ملئ بالإجرام |
| İlk defa, hayatımın ne zaman sonlanacağına dair kesin bir tarih belirmişti. | Open Subtitles | العــديد مــن الأمـــور تشغـــل بالكِ لأول مـــرهـ حيــاتكِ يكون لهــا تاريخ إنتهـــاء |
| Ailemin Fieldmont'la uzun bir geçmişi vardır bende bu efsaneyi devam ettirmek istiyorum. | Open Subtitles | عائلتي لها تاريخ طويل في حقل مونت, وانا اود ان اكمل هذا التراث |
| Bir yere gitmek istiyorsun, konuşmaya başlasan iyi olur. Ne geçmişi? | Open Subtitles | إن أردت الذهاب للمكان فعليكَ البدء بالتحدّث أي تاريخ مشترك ؟ |
| Bu TV tarihinin en büyük gerçek oyun gösterisi olacak. | Open Subtitles | هذه ستكون اللعبة الحقيقة الأعظم عرض سيبقى في تاريخ التلفزيون |
| Büyük-büyük baban, insanlık tarihinin en büyük keşiflerinden birini yaptı. | Open Subtitles | جدك الاكبر قام بواحد من أهم الاكتشافات فى تاريخ البشريه |
| Onu unutamayız. Ben bunu, ülkenin tarihindeki en büyük tekil harcama olarak tanımladım. | TED | لا يمكننا أن ننسى ذلك. قمت بتعريف هذا كأكبر نفقات في تاريخ البلاد. |
| Yani Fosbury Flop, spor tarihindeki aynı zamanda büyük bir geriye atılım olan belki de tek büyük ileri atılım. | TED | بالتالي، قد تكون شقلبة فوسبوري في تاريخ الرياضة قفزة كبيرة إلى الأمام، ولكنها أيضاً بذات الوقت، قفزة كبيرة إلى الوراء. |
| Buna en iyi cevap artistik ve estetik zevklerin emvrimsel Darwinci tarihinde yatıyor. | TED | الإجابة المثلى تكمن في إعادة بناء تاريخ التطور الدارويني في أذواقنا الفنية والجمالية. |
| Onlar sevgiyi, büyüyü, güzelliği, kökenimizin tarihini ve felsefesini gelecek neslin vücutlarına yazdılar. | TED | كتبوا بها الحب السحر الجمال تاريخ و فلسفة نسبنا على أجساد الجيل التالي |
| MRI çekin ve adamın tıbbi geçmişini daha kapsamlı araştırın. | Open Subtitles | تنتظرون بالصف؟ احصلوا على صورة رنين و تاريخ أفضل للمريض |
| Yani, evet bir geçmişimiz var ve evet ona karşı duygularım var. | Open Subtitles | لذا نعم, هنالك تاريخ لنا معاً ونعم, ما زلت أملك مشاعر نحوه |
| Filmlerin 100 yıllık tarihine hücum edebilsek belki bir anlatı inşa edebilir, gençlerin parçalanmış ve huzursuz dünyasına anlamlı bir şey iletebilirdik. | TED | لو استطعنا استكشاف تاريخ السينما لمئة عام مضت, قد نتمكن من بناء قصة يمكن أن توصل معنى لعالم الشباب القلق و المفكك. |
| Bildiğin gibi, İngiliz İstihbarat tarihin en büyük değişimlerinden birini yaşıyoruz. | Open Subtitles | وكما تعلم، نحن في وَسَط أكبر أزمة فى تاريخ الإستخبارات البريطانية. |
| Ve İngiltere'nin gelmiş geçmiş en gürültülü grupları arasındaki yerini çoktan aldı. | Open Subtitles | واستحق مكانته فى تاريخ الروك كواحداً من أكثر الفرق صخباً فى إنكلترا. |
| Umarım senin aile geçmişin benimkinden daha neşelidir. Bir bakalım. | Open Subtitles | آمل قطعًا أن يكون تاريخ أسرتك أسعد من تاريخ أسرتي. |
| Ve bazen birisiyle uzun bir geçmişiniz varsa daha çok söze ihtiyacınız kalmaz. | Open Subtitles | وأحيانا لو عندك تاريخ طويل مع أحدهم لا تحتاج الكثير من الكلمات إطلاقا |
| Ailemizin araba sürüş geçmişine bakıyorum da, içimizden biri soluğu yine hastanede alabilir. | Open Subtitles | فباسترجاع تاريخ عائلتنا بالقيادة سنستخلص أن واحد منا سينتهى به الأمر بالبقاء بالمستشفى |