| Bence Konuşacak kimsen olmadığı için kitap okuyorsun. | Open Subtitles | أعتقد بأنك تقرأ لأنه لا يوجد من تتحدث معه |
| Onunla kendi soyundan biriymiş gibi konuştuğun zaman seni dinleyecektir. | Open Subtitles | عندما تتحدث معه كأحد أفراد عشيرته يجب أن يطيع رغباتك |
| onunla konuşurken çok dikkatli olmalısın. Hiçbir duygu göstermemelisin. | Open Subtitles | عندما تتحدث معه عليك أن تكون حذر من أن تبين أي مشاعر أطلاقاً |
| konuştuğu çocuk kimdi? Dolabının önündeki? | Open Subtitles | من هو ذلك الرجل التي كانت تتحدث معه عند خزانتها ؟ |
| Üstü kapalı suçlama yerine onunla konuşman gerekiyor. | Open Subtitles | حسنا، يجب أن تتحدث معه بدلا من التلميح بالاتهامات. |
| - Maggie Cinders'ın rüyalarında onunla konuştuğunu söylerdi. | Open Subtitles | قال أن ماجي سينديرس كانت تتحدث معه في أحلامه |
| Oraya gitmek istiyorsan, Onunla konuşmak istiyorsan bunu efendice yaptığın sürece arabayı sürmekten mutlu olurum. | Open Subtitles | هل تود الذهاب إلى منزله وتتحدث معه بالأمر شريطة أن تتحدث معه بشكل مهّذب سأكون سعيداً بالقيادة |
| Neden onunla konuşmuyorsun, Andres? | Open Subtitles | لماذا لا تتحدث معه , أندريه؟ |
| Eğer Konuşacak kimsen yoksa, daha da zor olur. | Open Subtitles | و تؤلم أكثر إذا لم يكن لديك شخصاً تتحدث معه |
| Ama bazen Konuşacak birinin olması iyi geliyor. | Open Subtitles | لكن أحيانا من الجيد أن يكون لك شخص تتحدث معه |
| Bak, ailen hakkında benimle konuşmak zorunda değilsin. Ama Konuşacak birini bulman lazım. | Open Subtitles | لا يتعيّن أنّ تتحدث معي حيال عائلتكَ، لكنكَ يجب أنّ تجد من تتحدث معه حيال ذلك. |
| Avluda konuştuğun adam kimdi? | Open Subtitles | من ذلك الرجل الذي كنت تتحدث معه في الساحة؟ |
| Restoranda konuştuğun adam kimdi? | Open Subtitles | من هذا الفتى الذي كنت تتحدث معه في المطعم؟ |
| onunla konuşurken çok dikkatli olmalısın. Hiçbir duygu göstermemelisin. | Open Subtitles | عندما تتحدث معه يجب ان لا تظهر أي عواطف نهائيا |
| onunla konuşurken benden bahseder misin? | Open Subtitles | عندما تتحدث معه هل ستتحدث عني ؟ |
| Son kurbanının konuştuğu bir müşterisi olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | بالواقع,تعرف أن أخر ضحاياه كانت زبونة تتحدث معه |
| Ama bu doğru olsa dahi hâlâ konuşman gereken adam benim. | Open Subtitles | وبالرغم من ذلك مازلت انا الرجل الذي من الافضل لك ان تتحدث معه |
| Biriyle fısıldaşarak konuştuğunu duydum. Kim o? Tamam Dale. | Open Subtitles | لقد سمعتُك تهمس للرجل الآخر الذي كنتَ تتحدث معه ، من هو؟ |
| Onun için üzülmek zorunda değilsin. Onunla konuşmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | لا يجب عليك أن تتأسف عليه لا يجب عليك أن تتحدث معه |
| Ne var da onunla konuşmanı gerektirecek kadar önemli? | Open Subtitles | حسناً، ما الأمر الهام الذي تُريد أن تتحدث معه بشأنه؟ |
| Ona dokunma onunla konuşma ve ona yemek falan da yapma | Open Subtitles | لا تلمسه لا تتحدث معه و لا تطعمه أي شيء |
| Onu dışarı attı, bir daha asla onunla konuşmadı, ama asla vazgeçmedi. | Open Subtitles | لقد نبذته و لم تتحدث معه مجدداً و لكنها لم تتخلى عنه ابداً |
| onunla konuşunca kendini daha iyi hissediyorsun da ondan sordum. Yeter. | Open Subtitles | بلا سبب, فقط أعلم بأنّك عادةً تشعر بتحسنٍ عندما تتحدث معه, أيس كذلك؟ |
| Törenden sonra onunla konuşmadın mı? | Open Subtitles | وأنت لم تتحدث معه بعد المراسم؟ |
| Daha yeni boşandım. Ufak küçücük bir köpeğin var, ve ona tavuk pişirip onunla konuşuyorsun. | Open Subtitles | لديك كلب صغير , تحضر له الدجاج , و تتحدث معه |
| Ama eğer onunla konuşmazsanız, daha fazla virüsü serbest bırakacağına inanıyorum. | Open Subtitles | لكننى أعتقد أنك اذا لم تتحدث معه فسيطلق المزيد من الفيروس |