Hiçbir şeyin tadını alamasın, demir ve külden başka. | Open Subtitles | دعوها لا تتذوق شيئاً . غير الرماد والحديد |
Bazı yaratıklar insan kanının tadını aldıktan sonra, bırakamazlar. | Open Subtitles | بعض المخلوقات بمجرد ان تتذوق الدماء البشرية لا يمكنها ان تتوقف |
Eğer geleceğe dokunmak, geleceği tatmak istiyorsanız, Çin'i deneyin - malum Konfüçyüş'ü. | TED | وان اردت ان تشعر بالمستقبل .. ان تتذوق المستقبل عليك بالصين .. بكونفوشيوس القديم |
Her neyse, nasıl olsa lazanyamı bir kez tattın mı beni affedeceksin. | Open Subtitles | بأي حال , ستسامحني عندما تتذوق اللازانيا التي أعدها |
Yemiyorum. Ama maç günü insan kan tadı almak istiyor, biliyor musun? | Open Subtitles | لا أفعل , لكن في يوم اللعب عليكِ أن تتذوق طعم الدم |
İngiliz yemeklerini tadın bakalım. | Open Subtitles | حسناً حتى أجعلك تتذوق الطبخ الإنكليزي المحترم |
Çünkü... sahip olduğum mutluluğun bir kısmını senin de tatmanı istedim, çünkü şimdiye kadar sana verdiğim tüm şey acı oldu. | Open Subtitles | لاني اردتك ان تتذوق ولو قليلا طعم السعاده التي اشعر بها. ولانه يبدو ان كل ما اعطيتك اياه سابقاً كان التعاسه |
Gerçekten her lokmanın tadını çıkartıyorsun. | Open Subtitles | أنت حقا تتذوق كل لقمة هل تمانعين لو أخذت |
Belki de proteinin tadını alamadığı için vegan olmayı seçmiştir. | Open Subtitles | ربما أصبحت نباتية لأنها أصبحت لا تتذوق البروتينات |
Evet sanki çok az yiyormuşsun gibi tadını çıkarmalısın. | Open Subtitles | يجب أن تتذوق النكهة لأنك تأكل الكثير من الرقائق |
Başkası Mavi Gök Gürültüsünü tatmak istiyor mu? | Open Subtitles | مهلاً، مهلاً، مهلاً أتريد أي واحدة أخرى أن تتذوق الرعد الأزرق؟ |
Böldüğüm için üzgünüm ama Mia senin harika kokteyllerinden tatmak istiyor. | Open Subtitles | اسف للمقاطعه . ميا تريد ان تتذوق احد كوكتيلاتك القاتله |
Umarım benim şekerimi tatmak zorunda kalmazsın. | Open Subtitles | لنأمل أنك لن تتذوق حلاوتي عمّا قريب |
Kendi ilacını hiç tattın mı, doktor? | Open Subtitles | أتريد أن تتذوق بعضا من دوائك يا دكتور ؟ |
Sanatı tatlıya benzettiler: Puding tattığınızda şefin niyeti, tadı veya dokusundan zevk almanızı etkilemez. | TED | لقد قارنوا الفن بالحلوى: عندما تتذوق حلوى البودنغ، نوايا الشيف لا تؤثر على ما إذا كنت تستمتع بنكهتها أو قوامها. |
Dev, senin tadın hiç çikolataya benzemiyor. | Open Subtitles | عملاق, انت لا تتذوق مثل الشكولاتة. |
Şimdi, gözlerini kapamanı ve bunu tatmanı istiyorum. | Open Subtitles | .. الآن أريدك الآن أن تغمض عينيك و تتذوق هذا |
Ölümün tuzlu suyunu tadana dek hayatın ne olduğunu anlamıyorsun. | Open Subtitles | لا تعلم ما هي الحياة حتى تتذوق طعم الماء البحري المالح للموت |
Canını iyice yakmadan azıcık otur da kanının tuzlu Tadına bak. | Open Subtitles | لماذا لا تكتفى بالجلوس هناك وتنزف لفتره قبل ان تتذوق طعم الالم الحقيقى ؟ |
Bunu bir kez tadınca... bir daha başka meyhaneye gitmezsin. | Open Subtitles | عندما تتذوق هذا لن تذهب الى حانة اخرى أبدا |
Yani sen hiç insan kanını tatmadın mı? | Open Subtitles | -لذا أنتَ لم تتذوق دمـاء بشرية من قبل؟ |
Bir şeyleri tatmadan ölmek ne acı... | Open Subtitles | من المؤسف أن تعيش إلى الأبدّ بدون أن تتذوق شيء ما |
Haydi, balina spermli çorbamı tatmalısın. | Open Subtitles | هيا , يجب ان تتذوق شوربة الحيوانات المنوية للحيتان |
Sadece keyifli bir an için hepsinin gitmesine izin ver böylece gerçek yaşamı tadabilirsin. | Open Subtitles | أتركه يذهب من اجل لحظة سعادة واحدة فقط تتذوق بها الحياة الحقيقية |
Onun yaptığı sebzeli balığı tatmalısınız. | Open Subtitles | يجب أن تتذوق فطيرة السمك التي تصنعها |