Belki iki adamın ödül ringinde birbirlerinin pestilini çıkarmasından zevk alıyorsundur. | Open Subtitles | ربما تستمتع بمشهد رجلين في حلبة جائزة يضربون بعضهم بلا إحساس |
Lüks Patna gemisindeki seyahatinin tadını çıkarıyor musun Lord Jim? | Open Subtitles | هل تستمتع برحلتك الترفيهية قرب الباتنا .. ايها اللورد جيم? |
Baba, oğlunu acı çekerken görmek hoşuna gidiyor diye düşünüyorum. | Open Subtitles | أبي.. أعتقد أنك تستمتع حقاً في رؤية ولدك يعاني.. ؟ |
Panbanisha mızıkasını çalarak Eğleniyor, ta ki, şimdi bir yaşında olan Nyota onu çalana kadar. | TED | بانبانيشا تستمتع بالعزف على الهارمونيكا، حتى جاء يوتا ،الذي بلغ السنة من عمره، وسرقها. |
beğendiğiniz bir resim yaptığınızda onu birilerine vermekten de keyif alacaksınız ,satmaktan değil. | Open Subtitles | إذا كنت ترسم لوحةً تستمتع بها, ستستمتع بإهدائها لأشخاص آخرين ، وليس بيعها. |
Tamam ondan paha biçilemez sanat eserlerinin anahtarını çalmış olabiliriz ama bundan zevk almasına da gerek yoktu yani | Open Subtitles | بالطبع كنّا نسرق منها مفتـاح التحف الأثرية الثمينة ،لكن ليس من الضروري أنّ تستمتع به هذا كلّ ما أقـول |
Bütün bu olaylara bakınca bence insanları vurmaktan zevk alıyorsunuz. | Open Subtitles | كل هذه الحوادث، أعتقد أنك تستمتع بإطلاق النار على الناس |
Bu size tüketim odaklı bir hayat tarzını hatırlatmıyor mu, para kazanmak için çok çalıştığınız ve bu parayı kullanmaktan zevk alacağınızı umduğunuz ürünlere harcadığınız bir hayat tarzını? | TED | تنفق مالك على السلع الإستهلاكية التي تتمنى أن تستمتع بإستعمالها ؟ لكن بعد ذلك يذهب المال ، تعمل بجهد كبير لكسب المزيد ، إنفاق المزيد ، و الحفاظ على |
Bu onun için yeni bir deneyim. Bıraksan da tadını çıkarsa? | Open Subtitles | هذه خبرة جديدة عليها ألا يمكنك أن تدعيها تستمتع بها ؟ |
O yüzden hapishaneye gidene kadar gün ışığının tadını çıkar. | Open Subtitles | فمن الأفضل أن تستمتع بضوء الشمس في طريقك إلى السجن |
Neden güzel bir aile o güzel evin tadını çıkarmasın? | Open Subtitles | لماذا لا نجعل عائلة سعيدة أن تستمتع بذلك البيت ؟ |
Karına sahip olmak hoşuna gidiyor ama sadece kamerada, bedensel olarak değil. | Open Subtitles | إنك تستمتع بأخذ أوضاع لزوجتك ولكن في الصور فقط وليس في الحقيقة |
Umarım tavşan yahnisi hoşuna gider. | Open Subtitles | أتمنى أن تستمتع بفطيرة الأرانب التى يصنعونها |
Şaşırdım. Ondan daha çok senin hoşuna gidiyor. | Open Subtitles | أنا متفاجئة بأنك تستمتع بهذه التجربة حتى أكثر منه |
Kim bilir Efendi Wayne, Eğleniyor gibi davranmaya başlarsanız tesadüfen eğlenebilirsiniz de. | Open Subtitles | تبدأ بالتظاهر بأنك تستمتع بوقتك .و ربما تصادفك حادثة صغيرة |
Hala Eğleniyor musun? | Open Subtitles | ألا زلتَ تستمتع بذلك ؟ أجل , استمتع بذلك |
Umarım bu hatıralardan keyif alıyorsundur çünkü hapishanede elinde sadece onlar kalacak. | Open Subtitles | اتمنى أن تستمتع بتلك الذكريات لأنها كل ما ستحظى به في السجن |
Ne var ki, kadın kendisine kur yapılmasından hoşlanıyor ve çok pahalı zevkleri var. | Open Subtitles | المشكلة الوحيدة هي إنها نوعاّ ما تستمتع بأن يخرجها أحد وهي مكلفة كثيراّ |
Aile güvenli bir uzaklıkta ballarının keyfini çıkarırken, arılar yenilgiyi kabullenmiş gibi görünüyor. | Open Subtitles | بينما تستمتع العائلة بعسلهم في منأى عن النحل، يبدو وأن النحل قد هُزم. |
Dağ gezintinizin eğlenceli geçmesine sevindim, ama orada tatil yapmıyorsunuz. | Open Subtitles | يسرّني أنّك تستمتع برحلتك إلى الجبال، ولكنّها ليست عطلة مفتوحة |
O da insanları rahatsız etmeyi seviyor. | Open Subtitles | إنها تستمتع بجعل الناس غير مرتاحين أيضاً |
Samucha, eğleniyorsun, Devam et. | Open Subtitles | أنا سعيد انك تستمتع ساموخا, استمر بالاستمتاع. |
Benden hoşlanıyorsun, çünkü dayak yemekten zevk alıyorsun. | Open Subtitles | أنتِ نحبني لأنكِ تستمتع بالضرب إذا من الذي أخفق إذاً ؟ 502 00: 38: |
Bu eğlenmek için çirkin ya da kinayeli olacaksınız anlamına gelmez, bu, mevcut çirkin gerçeği konuşursunuz demektir. | TED | هذا لا يعني إنه لا يكمن أن تستمتع بل تعني أن تتحدث بالحقيقة القبيحة |
İnsanlarla oynamayı, onları aptal yerine koymayı seviyorsun. Bu yüzden yardım ediyorsun, şaka geldiği için! | Open Subtitles | تستمتع بخداع الناس و جعلهم حمقى تفعل ذلك كما لو أنها مزحة |
Bensiz daha fazla eğlendiğini söylemiştin, ...ben de bu işi bozmak istemiyorum. | Open Subtitles | قلت إنك تستمتع أكثر من دوني لا أريد أن أفسد لك هذا |
İyi zaman geçiriyor, diş macunu elinde. | Open Subtitles | انظر لها، إنها تستمتع بوقتها معها معجونها |