| işlerini kaybetmeyecekler, ki bu krizde, bu zaten başlı başına bir ikramiye sayılır. | Open Subtitles | حسناً، عليكم الحفاظ على وظائفكم، وهي، في هذا الإقتصاد، تعتبر كعلاوة بحد ذاتها. |
| Hayal kırıklığı yaratmak istemem ama savaş bile var sayılmaz. | Open Subtitles | أكره أن أخيب أملك إذن ولكنها لا تعتبر حتى حربا |
| Bir insan kılı gözün görebileceği en küçük şey kadardır. | TED | شعرة الإنسان تعتبر أصغر شيء يمكن أن تراه العين المجردة. |
| Bu davetiyelerin resmi bir çağırma olduğunu söylediğimde bunun altını çizerek söyledim. | Open Subtitles | عندما قلت بأن عليك أن تعتبر هذه الدعوة على أنها إستدعاء, أفهم |
| Bu haberler, siyahi olarak yaşamanın zorluğu ve bir ilerleme. | TED | وأنا أوكد أن هذه القصص عن وجودك كأسود تعتبر إنجازا |
| Şimdi evlilik sözleşmesi geçersiz olduğuna göre bunlar ortak mal olur. | Open Subtitles | تعتبر ملكية مشتركة الآن إذ أصبحت اتفاقية ما قبل الزواج لاغية. |
| Ama yerel polis bunun bir yabancının işi olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | انه بطريقه لمنزل آل فينلي, لذا بامكانكم ان تتحدثوا معه هناك ولكن الشرطة المحلية تعتبر هذا الآن اختطافا من قبل غريب |
| Aptalca zaten. Bir kız regl olunca kadın olmuş sayılıyor. | Open Subtitles | انه غير مهم البنت تعتبر امرأة عندما تحدث دورتها |
| Yani Vietnam'da pek yabancılık çekmiyorsun. | Open Subtitles | كليفلاند ؟ لا تعتبر فيتنام التغيير الكبير بالنسبة لك , ثم |
| Orada bir arabanın anahtarlarının neden üstünde olacağını hiç düşündün mü? | Open Subtitles | هل تعتبر سيارة في حي مثل ذلك ستكون مفاتيحه تُركت فيه؟ |
| Bu manzara şekli, ona sahip olmayan yerlerde yaşayan kişiler tarafından bile "güzel" olarak sayılır. | TED | هذا النوع من المناظر الطبيعية تعتبر جميلة، حتى الناس في بلدان لايملكون مثل هذه المناظر. |
| Bonnie bu radyoda efsane sayılır. | Open Subtitles | ان بوني وييمز تعتبر بمثابة اسطورة في المكتب هنا |
| Aslında efendim, elçilik Amerikan toprağı sayılır efendim. | Open Subtitles | في الحقيقة ياسيدي السفارة تعتبر أرضاً أمريكية |
| Çünkü statta satılan yiyecekler gerçek yemekten sayılmaz. | Open Subtitles | لأن وجبات الملعب لا تعتبر طعاماً حقيقياً. |
| "Top orijinal pozisyonundan hareket ederse oynanmış sayılır ama gidip eski yerine dönerse sayılmaz." | Open Subtitles | تعتبر الكرة تحركت إن تركت موضعها الأول لكن ليس إن كانت اهتزازاً بسيطاً و بعدهـا تعود إلى موضعهـا الأول |
| Midland buraya yakın ve Detroit de pek uzak sayılmaz. | Open Subtitles | ميدلاند تعتبر قريبة وأقول أن ديترويت ليست بعيدة ليست بالبعد الآمن |
| Bu yolculuktaki en sevdiğim resim Joe ve Roseanne aitti. | TED | تعتبر صورة جو وروزان من الصور المفضلة من هذه الرحلة، |
| Ya da erkek vampirle. en büyük günah gibi bir şey. | Open Subtitles | أو حتى مع مصاص دماء رفيق ، هذه تعتبر أكبر الخطايا |
| Farklı bir yargıç bulacağız, bulamasak bile bunun ciddi bir sorun olduğunu zannetmiyorum. | Open Subtitles | سنحصل على قاضٍ آخر،وحتى لو لم نستطع لايمكنني تخيل أن هذه تعتبر مشكله |
| Parayı oradan alırsanız, bu teknik olarak banka soygunu olur. | Open Subtitles | وإذا قمت بأخذه تعتبر هذه من الناحية الفنية سرقة للبنك |
| Yasalara göre bir yabancı, ama aslında bir nevi vekil anne. | Open Subtitles | ،طبقاً للقانون، فإنها تعتبر غريبة ولكنها فعلاً ، كالأم البديلة ؟ |
| Bana söylemedi çünkü artık eskisi kadar yakın olmadığımızı mı düşünüyor ? | Open Subtitles | لم تخبرني لأنها لم تعد تعتبر بأننا مقرّبتان؟ |
| Ayın meyvesinin seçildiği, Obama sigortalı her tarafı iPad'li bu sikik dünyanın neresinde bir sefer göt avuçlamak cinsel taciz yerine sayılıyor amına sokayım? | Open Subtitles | أعني أنه في أي عالم لعين و متخلف تعتبر مداعبة المؤخرة لمرة واحدة |
| Meg'in sosu pek meşhurdur. İçinde her besin grubundan bir şey var. | Open Subtitles | صلصلة لحم ميغ مشهورة انها تعتبر أحد أنواع الطعام الأساسية |
| Açtığımız yerde Depo 7'de tutulması fazla tehlikeli olan bir obje olma ihtimalini hiç düşündün mü? | Open Subtitles | هل فكرت إن أمكننا فتح قطعة أثرية تعتبر خطيرة جدا في المستودع 7 ؟ |
| Size ailemizin eskiden evsiz olan bir üyesini daha anlatacağım. | TED | سأخبركم بشيء بعد والتي تعتبر جزءا أيضا من عائلتنا المشردة. |