Düşündüm de belki işler istediğin gibi gitmezse, kızgın ve mutsuz olurdun. | Open Subtitles | اعتقدت ربما إذا لم تقم بالأمر كما تريد ستكون حزين و تعيس |
Farklı dünyalara aitiz. Hep mutsuz olacaksın. | Open Subtitles | نوعنا من الفتيات لا يناسبك ستكون تعيس دائما |
Ve babasının istediği gibi büyüdü; normal, sıradan bir adam oldu. Kısacası mutsuz. | Open Subtitles | ومثلما ما أراد والده، كبر ليصبح رجل عادي، تعلمون، تعيس |
Yani aşkın sefil girişimleri ile bir şey yapılamayacağını bırakalım herkes bilsin! | Open Subtitles | لذا ليكن معلوماً أنه ليس لدي أي مشروع لشيء تعيس يُدعى الحب على الإطلاق |
berbat bir şey olduğunu biliyorum ama bunun seni kızdırmasına izin verme. | Open Subtitles | مهلا، أعلم أنه سيئ ولكن حاولي أن لا تذهبِ إلى مكانُ تعيس |
Sürekli soluk soluğayım. Zavallı Prens! | Open Subtitles | أعيش فى حالة دائمة من الارهاق الشديد يالى من أمير تعيس |
üzgün bir terbiyeciden yarar gelmez, değil mi? | Open Subtitles | لن أفعله لأحصل على مدرب تعيس ، أليس كذلك؟ |
Sorularına cevap olarak, evet, mutsuzum. | Open Subtitles | للإجابة على سؤالك نعم , أنا تعيس |
Kötü bir evliliğin üstesinden gelecek kadar özel değilsin. | Open Subtitles | أنت لست ناضجة بما فيه الكفاية لتتحملي زواج تعيس |
Şekerleme veya kafein yok bu arada, yani katılımcıların hâli perişan. | TED | لا يوجد أي قيلولة أو كافيين بالمناسبة، لذا فالأمر تعيس لكلّ المشاركين. |
Robert ile konuşmalısın. Joanne ile çok mutsuz. | Open Subtitles | اسمع ، يجب أن تكلم روبرت إنه تعيس مع جوان |
mutsuz ve şişman. Birkaç gram almış. | Open Subtitles | أتعرفين، تعيس وسمين ومتزايد بضعة كيلوات. |
Çok da mutsuz değildir, tahmin edersiniz ki sebzeler mutsuzdur, yani bildiğimiz gibi ıspanak veya Brüksel lahanası, tıpkı ruh halleri gibi. | Open Subtitles | انه تعيس, بامكانك ان تتخيل الخضار تعيسة جداً', كما نرى' السبانخ او الملفوف |
Bense, dünyanın en çirkin adamı menajerim Joe'yla pis bir dairede, kahrolası kumardan, hiçbir şey kazanamadığımız için mutsuz olacağım. | Open Subtitles | وسأكون عالق مع مديري في شقة قذرة اقبح رجل على الأرض متبجح تعيس لأن مراهنتنا لم تكن مربحة |
Bense, dünyanın en çirkin adamı menajerim Joe'yla pis bir dairede, kahrolası kumardan, hiçbir şey kazanamadığımız için mutsuz olacağım. | Open Subtitles | وسأكون عالق مع مديري في شقة قذرة اقبح رجل على الأرض متبجح تعيس لأن مراهنتنا لم تكن مربحة |
Ama kendisini, evde mutsuz olduğunuzu sanmasına neden olacak şekilde yönlendirdiniz. | Open Subtitles | لكنك خدعتها لدرجة أنها رأت أنك تعيس بمنزلك |
Tekrar hayır demeden önce kararlı bir delinin hayatınızı nasıl sefil edebileceğini düşün. | Open Subtitles | اذا ، قبل ان تقولا لا مرة اخرى فكر في انسان تعيس يعيش حياته علي امل ان تبيع |
İstediğin kadar dilin dolansın patron... yine aynı sefil ve kaba adamsın. | Open Subtitles | تكلم بشكل بذيء سيدي قدر ما شئت فأنت تعيس ولئيم |
Bugün, sana berbat maaşlı berbat bir iş öneriyorum. | Open Subtitles | اليوم قدمت لك وظيفه تعيسة براتب تعيس |
Tabii hala yürüyebiliyorsa, Zavallı şey. | Open Subtitles | هذا إذا, كانت ماتزال تستطيع المشي. أمر تعيس |
Sadece senin, asla terketmemesi gereken, üzgün bir adam olduğunu düşünür. | Open Subtitles | هى تعتقد فقط انك انسان تعيس لم يكن من المفترض ان تتركك |
Çok mutsuzum. - Geçti, geçti. | Open Subtitles | إلهى ، أنا تعيس جدا |
Kötü bir evliliğin üstesinden gelecek kadar özel değilsin. | Open Subtitles | أنت لست ناضجة بما فيه الكفاية لتتحملي زواج تعيس |
Umarım hapiste perişan olursun ve seni becerirler. | Open Subtitles | اتمنى ان تكون تعيس فى السجن وان يسحقوا مؤخرتك |
Anlaşılan merhum, bu talihsiz kazadan önce talihsiz bir kaza geçirmiş. | Open Subtitles | يبدو أن المتوفى كان لديه حادث تعيس قبل وقوع الحادث التعيس |
Joe Longo bütün hediyelerin bir bedelle geldiği kederli bir dünyada yaşıyor. | Open Subtitles | - جو لونجو يعيش فى عالم تعيس جداً حيث أن كل هدية تكون بمقابل |
Kentucky'de bir adam Ben Bay Şanssızım | Open Subtitles | إلى رجل في كنتاكي أنا الاستاذ تعيس |
Tanrım, sahiden üzülmüşsün. | Open Subtitles | يا إلهي, انت تعيس حقاً |