"تعيش مع" - Traduction Arabe en Turc

    • yaşıyorsun
        
    • yaşamak
        
    • yaşıyor
        
    • yaşadığını
        
    • yaşayan
        
    • yaşayabilir
        
    • yaşamayı
        
    • yaşamanın
        
    • yaşıyormuş
        
    • birlikte yaşıyordu
        
    • yanında
        
    • yaşarken
        
    • yaşamaya
        
    • yaşamıyor
        
    • yaşamasına
        
    Seninle bir şey söylemeyen o konuşan papağan ile yaşıyorsun. Open Subtitles أنت تعيش مع ببغاء متكلم الذي حتى لم يتكلم معك؟
    İki kurt ve bir hayaletle birlikte yaşıyorsun. Ne tür bir kaçıksın sen? Open Subtitles حسنا , أنت تعيش مع ذئبين وشبح ما نوعك من المجانين أنت ؟
    Öyleyse zengin olmanın cezası da bir zenginle yaşamak olacaktır. Open Subtitles إذاً أفترض أن عقوبة الغنى هي أن تعيش مع الأغنياء
    Demokratik bir ülkede yaşıyor ve yasalara uyuyorsanız; hükûmetinizin sizi her zaman koruyacağını düşünürsünüz. TED فعندما تعيش في بلد ديمقراطي، فأنت تعيش مع فكرة أن الحكومة ستحميك دائمًا، ما دمت تحترم القوانين.
    Rich, eğer ailenle yaşadığını öğrenirse, kendini küçük düşürmüş olursun. Open Subtitles اذا اكتشفت بأنك تعيش مع أقربائك سوف تكون محرجا أمامها
    Biz ise bir yağmur ormanını böyle görüyoruz, kaleydoskopik renkler bizlere birbiriyle yaşayan birçok tür olduğunu söylüyor. TED هذا هو كيف نرى الغابة الممطرة في لون يخبرنا أن هنالك العديد من الكائنات الحية تعيش مع بعضها.
    Ve büyükannenle birlikte yaşıyorsun, değil mi? Open Subtitles أبوك في العراق و أنت تعيش مع جدتك أليس كذلك ؟
    Sana çeyrek milyon dolarlık araba veren bir adamla yaşıyorsun. Open Subtitles أنت تعيش مع رجل أهداك سيارة بـ250 ألف دولار
    Tabii ya evine gelmek istiyorum, ama sen ailenle yaşıyorsun. Open Subtitles حسنــا ، أود الذهـاب لمنزلكـ لكنـك تعيش مع وآلدآكـ
    Kalan hayatınızı biliyorsanız bununla yaşamak zorunda olduğunuz bir şey. Open Subtitles حسناً، هذا ما يحدث عندما تعيش مع تاريخ إنتهاء الصلاحيّة.
    Engellilik kötüdür ve engelle yaşamak sizi özel kılar. TED أنه شيء سيء، و أن تعيش مع العجز فإن ذلك يجعلك إستثنائياً.
    Ruh olarak yaşamak harika birşey, sonsuzluğa tanıklık etmek... sadece insanların akıllarındaki spiritüellik. Open Subtitles أنه من الرائع أن تعيش مع الروح، وأن تكون شهيداً عليها للأبد فقط ما هو الشئ الروحي في عقول البشر
    Bütün bu emniyetsizlikle yaşıyor. ve aslında, Ocak ayında, etnik ayaklanma sırasında, evinden takip edildi ve yaşayacağı yeni bir baraka bulmak zorunda kaldı. TED تعيش مع إنعدام الأمن، وفي الواقع، في يناير، أثناء أعمال العنف العرقية، تم مطاردتها من بيتها وتوجّب عليها إيجاد كوخ جديد الذي ستعيش فيه.
    Ailesiyle birlikte yaşıyor, iki erkek kardeşi ve büyük teyzesiyle. TED هي تعيش مع أبويها، أخويها الإثنين وعمة والدها.
    -Ne olduğunu sana söyleyeyim Kitty, insanlar onun bir erkekle yaşadığını konuşacak. Open Subtitles سأخبرك شيئا الناس سيبدأون في التحدت عن كونها تعيش مع ذلك شاب؟
    Kronik ve ölümcül hastalıklarla yaşayan çok sayıda insan var, herhangi bir ileri yaşta olan. TED هنالك أرقام مسجلة لحالات تعيش مع أمراض مزمنة وعضال حتى عمر متقدم
    Hareketlerine dikkat ederek ve acımasızca eleştirilerek yaşayabilir misin? Open Subtitles هل يمكنك أن تعيش مع السخرية و مع ما يفكر به الاخرون ؟
    Altı yaşında bir çocukla yaşamayı planlamadığınıza eminim. Open Subtitles أراهن أنّك لم تتوقّع أبداً أن تعيش مع فتاة عمرها 6 سنوات
    O ikisiyle yaşamanın ne kadar zor olduğunu bilmiyorsunuz. Open Subtitles حاول فقط أن تعيش مع هؤلاء الأثنان وحينها ستعرف مقدار الضغط
    Jason Darby adında bir keşle... yaşıyormuş. Open Subtitles كانت تعيش مع شاب يدعي ، جايسون داربي مدمن.
    Orta yaşlı bir duldu. Oldukça varlıklıydı ve Hampstead'de hizmetçisiyle birlikte yaşıyordu. Open Subtitles أرملة في منتصف العمر، رغيدة الحياة تعيش مع مدبرة منزلها في هامبستيد
    O manastırdaki kahrolası rahibelerle beraber kalıyormuş. Yanlış hatırlamıyorsam eğer sizin mezarlığın hemen yanında. Open Subtitles تعيش مع الراهبات في الدير بالقرب من المقبرة
    Ailesiyle yaşarken bile internette arkadaşlık sitelerine takılıyormuş. Open Subtitles وحتى عندما كانت تعيش مع والديها، وقالت انها كان يبحث عن الرفقة على شبكة الانترنت.
    Bir süre sonra, öğrendim ki kürtaj yaptırmış ve kürtajı yapan ya da yardım eden adamla yaşamaya başlamış. Open Subtitles بعد ذلك بقليل، علمتُ.. أنها أجْرت عملية إجهاض، وأنها تعيش مع الرجل الذي أجراها لها.. أو الذي ساعدها..
    Zaten, kız arkadaşınla aynı evde yaşamıyor musun, domuzcuk? Open Subtitles وبالإضافة لذلك، ألا تعيش مع صديقتك الآن، أيها الخنزير الصغير؟
    Yedi adamla birlikte yaşamasına rağmen Kolay değildir. Open Subtitles بالرغم من أنها تعيش مع سبعة رجال ولكنها ليست سهلة

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus