Teşekkürü alanın da hayatını değiştirebilir, o teşekkürü edenin de hayatını değiştirebilir. | TED | إنها تغير حياة الشخص الذي يتلقاها، وتغير حياة الشخص الذي يعبر عنها. |
Sen sarhoş olup onlardan birinin suratına yumruk atınca şartlar değişmedi mi? | Open Subtitles | وقلت أن الطقس قد تغير بسببمابعدماكنت سكيراً.. وضربت أحدهم في وجهه؟ .. |
Hayır anne. Ayrıca, lütfen beni memnun etmek için bir şeyleri değiştirme. | Open Subtitles | لا، أمي، وأرجوك لا تبدئي في تغير الأشياء من حولي لإرضائي فحسب |
Böylece bir şey değiştiğinde, diğer her şey de onunla beraber değişiyor. | TED | بحيث أنه، إذا تغير شيء واحد، كل شيء يتغير. |
Dünya Bankası, Wolfensohn ile birlikte 180 derece yön değiştirdi ve bence dünyanın en güçlü yozlaşma karşıtı organı oldular. | TED | البنك الدولي قد تغير من ساولوس إلى باولوس, و ولفينسون قد أصبحوا, يمكنك القول, أقوى وكالة لمكافحة الفساد في العالم. |
Son günlerde onda farklı bir şey var, değil mi? | Open Subtitles | لكن هناك شيئا ما تغير فيه مؤخرا اعرف الذي تقصده |
Şu editör bozuntusu yine incelememi değiştirmeye cüret etmiş mi? | Open Subtitles | هل تجرأ ذلك المُحرر الأحمق على تغير مقولتى مرة أخرى؟ |
Sesi tamamen değişmişti, bakıcısını telefona verdi, bakıcısı da Randolph'a karşı çok iyiyidi. | TED | صوته تغير تماماً، لكنه جعل المربية تتحدث، وكانت طيبة جداََ مع راندلوف كذلك. |
Filmin bağımsız bir bölümü zamanın akışını değiştirmez veya zamanı kapsamaz; ancak parçaların birlikte dizilişiyle ortaya çıkan bir varlıktır. | TED | لا يتغير إطار واحد في الفلم أو يحتوي على تغير الزمن، ولكنها خاصية تأتي من كيف تلتصق القطع مع بعضها. |
İyi değil, işe yaramaz! - İşleri bu şekilde değiştiremezsin! | Open Subtitles | هذا لن يجدي و لا يجب أن تغير الإتفاق هكذا |
Geminin başlığını görünce fikrini değiştirebilirsin. Bu taraftan. | Open Subtitles | بعد أن ترى هذا الرمز , ربما تغير رأيك , لا من هنا |
Çok sevdiğin bir babayı kaybetmek mi ki onun için bütün hayatını değiştiriyorsun yoksa sahte bir hayat üretecek kadar utandığın bir baban olması mı? | Open Subtitles | ان تخسر اب تحبه جداً لدرجه انك تغير حياتك كلها من اجله ام الشعور بالعار من أب لدرجه انك تخلق حياه اخرى بعيده عنه ؟ |
Bu tek fotoğraf size Mars atmosferinin değiştiğini söylüyor, büyük oranda değişti. | TED | هذه الصورة تخبركم أن مناخ المريخ قد تغير، وقد تغير بشكل كبير، |
Düşündük ki, vücutlarının fiziksel durumu onların uzaklık algılarını değiştirebilir. | TED | اعتقدنا أن حالة أجسادهم البدنية قد تغير كيف لاحظوا المسافة. |
Müzik hayatınızı değiştirebilir, hem de her şeyden daha fazla. | TED | الموسيقى يمكن أن تغير حياتك أكثر من أي شيء آخر |
20. yüzyılın başından beri yardımlaşmanın modeli hemen hemen hiç değişmedi. | TED | نموذج العمل الإنساني بالكاد تغير منذ بداية القرن العشرين. |
Hiç bişey değişmedi. Asla değişmeyecek. | Open Subtitles | لا شيء تغير ، ولا شيء يمكنه أن يغير ذلك آبداً |
Konuyu değiştirme. Şu Hintli kadınlardan biraz daha bahset. | Open Subtitles | .لا تغير الموضوع أخبرنى المزيد عن نساء الهند |
"Derenin ortasında asla at değiştirme." | Open Subtitles | ويعيش مثله تماما لا تغير الخيل ابداً في وسط المضمار |
Bu resim çok güzel olmanın yanı sıra statiktir de. Ve Dünya sürekli değişiyor. | TED | لكن رغم جمال هذه الصورة، إلا أنها ثابتة والأرض في تغير مستمر |
Market bu konuda yön değiştirdi ve C++'dan Java'ya geçti. | TED | ثم، تغيرالسوق، بالطبع، تغير السوق-- في تلك الحالة، كانتC++ لجافا. |
Her şeyin farklı olduğu bu dünyayı yaratmalarına yardım ettim. | Open Subtitles | سَاعدتهُم على خلق هذا العالم الجديد. حيثُ تغير كُل شيء. |
Eğer durumundan hoşlanmıyorsan ya durumunu değiştirmeye çalışacaksın veya yapamıyorsan yahut gerçekçi değilse içinde bulunduğun duruma karşı tavrını değiştirmelisin. | Open Subtitles | اذا كنت لا تحب ظروفك اما ان تحاول ان تغير ظروفك اواذا كنت لا تستطيع، او اذا كانت غير واقعية |
Perez'in döneminde atmosfer değişmişti ama o da selefleriyle aynı şeyi yaptı. | Open Subtitles | في عهد بيريز، تغير الجو لكنه فعل نفس الأشياء كما الذين سبقوه |
Makine öğrenmesi sadece oyunculara nasıl baktığımızı değiştirmez ama oyuna nasıl baktığımızı değiştirir. | TED | فهم الآلة ليس فقط تغير كيف ننظر الى اللاعبين، انها تغير نظرتنا الى المباراة. |
İyi değil, işe yaramaz! - İşleri bu şekilde değiştiremezsin! | Open Subtitles | هذا لن يجدي و لا يجب أن تغير الإتفاق هكذا |
Elbise odasına gidiyoruz, üstünü değiştirebilirsin. | Open Subtitles | سنذهب إلى جناح الضباط حيث يمكنك تغير ملابسك |
Bu şekilde konuşmaya başlayınca konuyu hemen değiştiriyorsun, duydun mu? | Open Subtitles | أنت دائما تغير من موضوع الحديث عندنا تبدأ بالكلام مثل الآن, هل تسمعني ؟ |
Yaşamaya uygun diye tanımlayacağımız bir durumdan buna doğru değişti çünkü yaşamın üç gereksinimi burada çok önce mevcuttu. | TED | وقد تغير عن الحالة التي كانت لِتصنفَه ككوكب صالح للحياة، لأن المتطلبات الثلاثة الرئيسية للحياة كانت موجودة منذ زمن. |
Önemli bir çevresel değişim olması için 10.000 sene geçmesi gerekebilirdi, bu süre boyunca yeni bir davranış şekli gelişebilirdi. | TED | يمكنها أخذ 10 ألاف سنة ليكون هناك تغير بيئي ملحوظ، وخلال هذه الفترة من الزمن تكون قد طورت سلوكا جديدا. |
Pek çok sebep dolayısıyla, küresel gıda üretim sistemimizi değiştirmek zorundayız. | TED | ونظرا لقلة تلك الموارد نحن بحاجة إلى تغير أنظمة إنتاج الغذاء |