Çok iyi şanslar. Ve hayatımızın her iki uğruna, bu berbat yok. | Open Subtitles | إذن ، حظا سعيدا و لأجل سلامة حياتينا ، لا تفسد الأمر |
Bu işi berbat etmezsen sana bir 100 papel çalışır. | Open Subtitles | إن لم تفسد هذا الأمر, هناك مائة دولار مِن أجلك. |
Bak! Başka bir çılgın katil hikayesiyle gecemi mahvetme. | Open Subtitles | إسمع , لا تفسد ليلتى بقصة قاتل مجنون آخر |
Bence bir sürü şeyi mahvediyorsun ama evrenin bununla bir ilgisi yok. | Open Subtitles | حسناً، أعتقد أنّكَ تفسد الكثير من الأشياء. لكن ليس للكون علاقة بذلك |
Doğruyu yapıp yapmadığını merak ederlerdi. Çocuğun kariyerini mahvetmek mi istiyorsun? | Open Subtitles | ، يتسائلون إذا كان يفعل الشيئ الصحيح هل تريد ان تفسد الفتى ؟ |
Herşeyi batırma. Bizimle yapabileceğiniz çok şey var daha. | Open Subtitles | لا تفسد الأمر هناك أشياء كثيرة يمكنك أن تفعلها بنا |
Kariyerime yardım ediyor olabilir, ama tarzımı mahvediyor. | Open Subtitles | ،ربما هي تساعد وظيفتي لكنها بدأت تفسد مزاجي |
Uzak dur hesap defterimden, cildini bozuyorsun. | Open Subtitles | و ابتعد عن دفتر حساباتي سوف تفسد الغلاف. |
Ne bulduğunu düşündüğün umrumda değil, ama bu işi berbat etmeyeceksin. | Open Subtitles | ،لا يهمني ما تظن أنك وجدت ولكنك لن تفسد ذلك لي |
Lester, hamile kalmaya en yakın durumdayım o yüzden lütfen bunu berbat etme. | Open Subtitles | ليستر، هذا قريب جدّاً من كوني حامل، لذلك رجاءً لا تفسد عليّ هذا. |
Doğru duydun. Çık arabadan. Bütün olayı berbat ettin. | Open Subtitles | كما سمعت، اخرج، أنت تفسد التجربة بأكملها. |
Bak! Başka bir çılgın katil hikayesiyle gecemi mahvetme. | Open Subtitles | إسمع , لا تفسد ليلتى بقصة قاتل مجنون آخر |
Ve sakın pastayı mahvetme. Çocuklarıma bir parça götürmeye söz verdim. | Open Subtitles | ولا تفسد قالب الحلوى لقد وعدت أبنائي أن أحضر لهم جزءاً منها |
Yeteneklisin. Yükseleceksin. - Geleceğini mahvetme. | Open Subtitles | إنك شاب ألمعي ولك مستقبل صاعد، فلا تفسد الأمور على نفسك |
Böyle ortalığa çıkmamı sağlayarak herşeyi mahvediyorsun. | Open Subtitles | أنت تفسد الأمر كليا تجعلني أخاطر بظهوري علنا |
Çat kapı buraya geliyorsun, hayatımı zorlaştırıyor, işleri mahvediyorsun. | Open Subtitles | أنت تأتي هنا بدون دعوة أنت تفسد حياتي وتحولها إلى فوضى |
Kraliçe yoruldu ama gecenizi mahvetmek istemez. | Open Subtitles | فالملكة متعبة ولكنها لاتود أن تفسد بهجتكم. |
Bak ben de orada olacağım o yüzden sakın batırma. - Tüh zaten geç kalmışım! | Open Subtitles | يوم اختبار سعيد،تعرف انا ساكون هناك،لا تفسد الامر |
Buna rağmen toprağı mahvediyor, Okyanusları zehirliyor, Gökyüzünü karartıyorsunuz! | Open Subtitles | ومع ذلك تفسد أراضيها وتسمم محيطاتها وتسود سمائها |
Sen bozuyorsun. Onlara ikinci el araba satmaya çalışmıyoruz. | Open Subtitles | أنت تفسد هذا نحن لا نحاول بيعهم سيارة مستعملة |
Partiyi bu kadar çabuk mahvetmene izin veremezdim. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أتركك تفسد الحفلة القريبة جداً |
Planımı mahvettin. Her şeyi düzeltmen için neler yapman gerektiğini söyleyeceğim. | Open Subtitles | كل هذا لن يكون ضروريا إذا لم تفسد خطتى سأخبرك كيف تتصرف بشكل صحيح |
Prensip şu ki değer verdiğiniz bir ilişki bir çatışmayla zarar görüyor, bunun için bir şeyler yapmalısınız. | TED | المبدأ هو أنه لديك علاقة قيمة تفسد بالصراع وبالتالي تحتاج للقيام بشيء حيال ذلك. |
Kart okuyucularını bozuyor. - Bir saniye. | Open Subtitles | للهواتف الخلوية إنها تفسد قاريء البطاقات |
O salak büyücü kadının kalan vaktimizi mahvetmesine izin vermeyeceksin değil mi? | Open Subtitles | انت لن تسمحي لهذه العجوز ان تفسد وقتنا الجميل , صحيح ؟ |
Kadın gelip onun davasını mahvedecek diye deliriyor. | Open Subtitles | جيتس انه مصاب بعقدة الشك انها سوف تفسد قضيته الجنائية |
Umarım o bu saçma durumu açıklayabilir. Bütün günüm rezil oldu. | Open Subtitles | أتمنى أن يوضح هذا الأمر السخيف أنت تفسد يومى بالكامل |
Öncelikle işleri bozma sakın. Bak çok önemli bişey bu duydun mu? | Open Subtitles | و الأهم من هذا كله ، لا تفسد هذا ، حسناً ؟ |