Onunla samimi olmadığın sürece, onu görmek senin seçimin. | Open Subtitles | لا بأس أن تريه, مادمتي لاتتواصلي معه بشكل حميمي |
İki, onu eve davet ederim, ama öyle de çok samimi olur. | Open Subtitles | إثنان، أدعوه إلي البيت لكن ذلك حميمي جدا |
Ve sen de gerçekten değer verdiğin o samimi, sana özgü müziğini tekrar yaparsın. | Open Subtitles | وتستطيع فعل شيئ حميمي وشخصي الموسيقى تماما فكر جيدا |
Maneviyatınızla çok yakın temas kurmanın yolunu arayarak | TED | من خلال البحث عن رابط حميمي بيني وبين كينونتي الداخلية. |
Fazla samimice ayrıca dürüst olmak gerekirse o işi yaparken birazcık sıkılıyorum. | Open Subtitles | إن ذلك حميمي بعض الشيء, و صراحة, ممل بالنسبة لي |
-bunu kendim için küçük, özel bir hizmet de sayabilirdim- ...köstebekleri kovmaya çalışıyorlar. | Open Subtitles | اعتقدت بأنه سيكون طقسا صغيرا حميمي ولكنه كان لمطاردة الشامات |
Çok samimi, yakın bir ilişkiydi. | Open Subtitles | حميمي جداً، تعلم، كنا على مقربة من بعض. |
Cumartesi akşamı küçük, samimi bir akşam yemeği partisi veriyorum. | Open Subtitles | سأقوم بحفل عشاء حميمي يوم السبت مساءً |
Hoşuma gitti biraz. - samimi geldi. | Open Subtitles | نوع ما أحببت ذلك وكإنه شيء حميمي |
Bak çok anlamlı, samimi olur. | Open Subtitles | لقد قضينا الكثير من الاوقات الممتعة هنا - . انه جميل و حميمي . |
Kültürümüzde bayağı samimi kaçan bir soru. | Open Subtitles | انه سؤال حميمي جدا في ثقافتنا |
Biraz daha samimi bir ortam. | Open Subtitles | حميمي أكثر |
samimi. | Open Subtitles | . حميمي |
- samimi. | Open Subtitles | دافئ=حميمي. |
Daha samimi... ve güvenli. | Open Subtitles | الوضع حميمي... |
Yok, burası bir tabak yemek yiyebileceğiniz belki de yakın temas yaşayabileceğiniz bir yer. | Open Subtitles | كلا، إنه مكان حيث يمكنك أن تأكل ربما تشارك في لقاء حميمي |
Konseyi samimice bir araya toplamak akıllıca seçim. | Open Subtitles | من الحكمة ان ينعقد المجلس فى ظل جو حميمي |
Çünkü 50 yıldır açık olan ama kimsenin duymadığı özel bir restoran. | Open Subtitles | هذا لأنه مطعم حميمي يتواجد هناك منذ 50 سنة ولا أحد يعرف ذلك |