| Burada suç ortağını durdurmaya çalışan bir vatandaşın konserve kutusuyla saldırıya uğramasını görüyoruz. | Open Subtitles | ترون متفرّجاً يحاول ردع الشريك إلا أنّه هوجم بالسلع المعلّبة |
| Onu durdurmaya çalıştık ama başaramadık. | Open Subtitles | حاولنا ردع الفتى ولكنه كان عنيداً |
| Çünkü engel olmak istediğimiz, bize zarar veren insanlar başka insanlara da zarar verecek. | Open Subtitles | لأننا نود ردع الناس الذين يؤذوننا، والذين سيؤذون أناسًا آخرين؟ |
| Silahlar caydırıcı olarak kullanılabileceği gibi pazarlık kozu da olur. | Open Subtitles | يمكن أن تستخدم كوسيلة ردع أو ورقة مساومة. |
| Hayır. Bebeğimi tehdit eden kadını durdurma çabası bu! | Open Subtitles | -لا، بل ردع الامرأة التي هدّدت طفلتي |
| Ama o uçağı durdurabiliriz. | Open Subtitles | لكن ، بإمكاننا ردع تلك الطيارة |
| O adamı durdurmaya çalışırken neredeyse ölüyordum. | Open Subtitles | كدت أموت وأنا أحاول ردع ذلك الرجل |
| Kendimi durdurmaya çalışıyorum ama başaramıyorum. | Open Subtitles | تعلم، حاولت ردع نفسي ولكن لم أتمكن |
| Neden geldiğimizi unutmayın ama. Savage'ı durdurmaya geldik, yavaşlatmaya değil. | Open Subtitles | تذكر أن سبب مجيئنا لهنا هو ردع (سافاج)، لا إبطاؤه |
| İnsanlar bunu durdurmaya çalışmıyor mu? | Open Subtitles | -الناس لم يحاول ردع هذا الأمر؟ |
| Kurapika, beni durdurmaya çalışma. Eğer bu piç kurusu Gon'a bir şey daha yaparsa... Üzgünüm, Gon, ama kendimi tutamıyorum. | Open Subtitles | (كورابيكا)، لا تحاول ردعي، لو فعل ذلك الوغد شيئاً آخر بـ (جون)، فلن أتمكن من ردع نفسي. |
| - ...durdurmaya çalışmak için. | Open Subtitles | لأحاول ردع الخطر |
| Anlaman mümkün değil. Kendime engel olamıyorum. Ben... | Open Subtitles | لا تعرفين كم, لا يمكنني ردع نفسي أريد, |
| Ama digerleri kendilerine engel olamayabilir. | Open Subtitles | لكن آخرون لن يستطيعوا ردع أنفسهم |
| caydırıcı olarak kullanılabilecekleri gibi pazarlık kozu da olabilirler. | Open Subtitles | يمكن أن تستخدم كوسيلة ردع او ورقة مساومة |
| Afrika Ulusal Kongresi üyeleri doğada gözden uzakta bir yerde dinlenebileceğini ve eski sağlığına tekrar kavuşabileceğini düşündüler ve aslanların basın ve paparazzi için iyi bir caydırıcı olduğu da doğrudur. | TED | اقترح بعض أعضاء المؤتمر الوطني الافريقي أنه في الأدغال سيحظى مانديلا ببعض من الوقت ليستريح و يستعيد قواه بعيدا عن الأضواء، ومن المعلوم أن الأسود تميل إلى ردع الصحافة و المصورين بشكل جيد. |
| - Müthiş bir durdurma gücü var. | Open Subtitles | -لذلك الشيء قوة ردع كبيرة |
| O iblisi bulursak Valentine'ı durdurabiliriz. | Open Subtitles | إن استطعنا العثور عليه، نستطيع ردع "فالنتاين". |
| Hisara daha fazla adamın çıkmasına mani olursak bu işi kontrol altında tutabiliriz. | Open Subtitles | ولو تمكنا من ردع أي أحد هناك فسنتمكن من وضع هذا بأيدينا ... |
| Bunu ben durduramam, biz yönetenler değiliz yalnızca hizmetkarlarız sizi ancak ebeveyn olma acısından kurtarabilirdim. | Open Subtitles | لا يمكننى ردع ذلك نحن لسنا أسياداً لكن مجرد خدم لكن يمكننى إعفاءكما من ألم الأبوة |
| Hatta sabıkası olmamasına rağmen hapis cezasından vazgeçmemelerinin sebebinin bu davanın caydırıcılık teşkil etmesi için olduğunu söylediler. | Open Subtitles | عن الدفع بجناية و المطالبة بالسّجن هو أنهم أرادوا استخدام هذه القضية كقضيّة ردع. هم أخبرونا بذلك |
| Bir Azrail'i tamamen durduramazsın. | Open Subtitles | لا نستطيع ردع حاصد أرواح للأبد |