Nereden biliyorsun? Pes etmediğini duyduğunda belki seninle gurur duyacaktır. | Open Subtitles | و ما يدريك أنّه سيكون فخوراً بك لأنّك لم تستسلم؟ |
Açıklamaktan gurur duyuyorum Sheridan bursunu bu yıl kazanan Ryan Winger. | Open Subtitles | ولذا سأكون فخوراً لإعلان الفائز لثقافة شريدان لهذه السنة رايان وينجير |
Açıklamaktan gurur duyuyorum Sheridan bursunu bu yıI kazanan Ryan Winger. | Open Subtitles | ولذا سأكون فخوراً لإعلان الفائز لثقافة شريدان لهذه السنة رايان وينجير |
Ne biliyorsun? gururlu olmalısın, çünkü onlar size hiç güvenmeyecek, efendim. | Open Subtitles | يجب أن تكون فخوراً لأنهم لن يثقوا بك أبداً يا سيدي |
Babanız anlayacak. - Ve biliyorum ki sizinle gurur duyar. | Open Subtitles | سيتفهم أبوك الأمر , و أنا واثق أنه سيكون فخوراً |
Yine de, sizin izinizden gittiği için onunla gurur duyuyor olmalısınız. | Open Subtitles | حتى الآن .. ينبغي عليك أن فخوراً بها وبسيرها على خطاك |
Birkaç kişiden iyilik yapmasını istedim diyelim ki bundan gurur duymuyorum. | Open Subtitles | حسناً، دعينا نقول أنّني قلت لملبّي الأماني أشياء لستُ فخوراً بها |
Tek bildiğim şey, dün gece abimle çok gurur duyduğumdur. | Open Subtitles | كل مأ أعرفه أنني كنت فخوراً بأخي الأكبر ليلة البارحة |
Aramayı bırakmadığın için baban seninle ne kadar gurur duyardı, biliyorum. | Open Subtitles | أعلم كم سيكونُ فخوراً بكَ والدُكَ لأنّكَ لم تتوقف عن البحث |
Hayır, Dean doğru olanı yaptı aslında. Onunla gurur duymalısın. | Open Subtitles | ما تقوم به ليس صائباً يجب أن تكون فخوراً به |
Bilinen özellikleri; yemek yemeyi severdi ve içkiye dayanabilmesi konusunda gurur duyardı. | Open Subtitles | إشتهر بحبه لطعامه و كان فخوراً جداً بقدرته على الإمساك عن الشرب |
Ama gurur duymalısın babanla, onun da seninle gurur duymasını isterim. | Open Subtitles | لطالما كنت فخوراً به والآن أريده هو أن يكون فخوراً بك |
Önemsediğin bir şeyin peşinden gitmek için yeterince cesur olman gerçeğinden gurur duyarım. | Open Subtitles | سأكون فخوراً حيال حقيقة أنك كنت شجاعاً بما يكفي لتسعي خلف شئ يهمك |
Etrafa karşı gerçek bir farkındalık gösteriyor. - gurur duymalısın. | Open Subtitles | إنه يظهر إدراكاً حقيقياً للمحيط يجب أن تكون فخوراً به |
Beni güldüren, bu adamın Holokost inkarcısı olmakla kalmayıp bir de bundan gurur duyar durumda olmasıydı. | TED | سبب آخر لضحكي هو أنّ هذا الشخص لم يكن فقط ناكراً للمحرقة، ولكنه بدا فخوراً حقاً بكونه كذلك. |
O odada benimle birlikte olduğu için ne kadar gurur duyduğunu söyledi ve topluluğumuzun koşullarını geliştirmek için birlikte çalışmak konusunda konuşmaya başladık. | TED | واعترف أنه كان فخوراً لأنه كان معي في تلك الغرفة، وبدأنا نتحدث عن العمل معاً لنطور وضع مجتمعنا. |
Yaklaşık 20 sene önce pişman olduğum bir şey yaptım, pek de gurur duymadığım bir şey, | TED | قبل أكثر من عشرين سنة بقليل قمت بشيء ندمت عليه، شيء لست فخوراً به، |
Görüyorsunuz ya, onlar gururlu, cesur olmalı, onurlu olmalı. | Open Subtitles | لابد أن يكون يكون فخوراً شجاعاً ويملك الشرف |
Babanı gururlandır! gurur ver babana küçük kız! | Open Subtitles | اجعلي والدك فخوراً, يا فتاة اجعلي والدك فخوراً |
Eğer bir kaliten varsa onunla iftihar etmelisin. Bu senin özelliğindir. | Open Subtitles | إذا كنت تملك صِفة، كُن فخوراً بها دعه يعرّفك، مهما كان. |
Geriye baktığımda o turneyi gururla hatırlamıyorum çünkü senin o sırada benimle gurur duymadığını biliyorum. | Open Subtitles | عندما أعود بذاكرتى للجولة فأجد أننى غير فخورة بها لأننى أعرف أنك لم تكن فخوراً بى |
Tabii ki babam oradaydı ve o gün çok gururluydu. | TED | بالطبع، هذا أبي هناك كان فخوراً جداً ذلك اليوم. |
Sor bakayım, bir erkek ile evlenip... babasını gururlandıracak mıymış? | Open Subtitles | اطلب منه أن يستقر مع شخص ما. واجعل منه أباً فخوراً. |
Babam burada olabilseydi ne kadar gururlanırdı. | Open Subtitles | كنت أفكر كم سيكون ...أبي فخوراً إذا كان هنا |
Babamı gururlandırmak için orduya yazıldım ama ona söylediğimde, bundan vazgeçirmeye çalıştı. | Open Subtitles | لقد أنضممت معهم كي أجعل أبي فخوراً بيّ. لكن عندما أخبرته بالأمر، حاول أن يغير الموضوع. |