"فضل" - Traduction Arabe en Turc

    • tercih
        
    • iyilik
        
    • seçti
        
    • övgü
        
    • lütfü
        
    • lütfunu
        
    • sayende
        
    • lütfuyla
        
    • Fadlallah
        
    • yapmak yararlı
        
    Roosevelt Kazablanka'ya, Fransa'nin en büyük liderlerinden bir baskasini davet etmeyi tercih ediyor. Open Subtitles فضل روزفيلت دعوه قائد اخر من عظماء قاده فرنسا الى كازابلانكا الجنرال جيرود
    Herhangi biriniz burada kalmayı tercih ederse, tek yapması gereken zili çalmak. Open Subtitles لأنه إن فضل أحدكم البقاء هنا فكل ماعليه هو دق هذا الجرس
    Bak, elim kolum bağlı. Bir iyilik yapıp kızlara göz kulak olmana ihtiyacım var. Open Subtitles اسمع ، اريد ان تقدم لي فضل وتراقب الفتيات
    Bu bir iyilik degil. Yalnizca kizima yardim edebilir miyim bilmek istiyorum. Open Subtitles لا,لا يوجد فضل أنا أحاول أن أعرف
    O ise gurur duymak yerine kendine bağlı olmamızı seçti. Open Subtitles ولكنه فضل ان يشعر بانه مطلوب على ان يشعر بالفخر
    Kaçıran kişiyi tespit etti ve hiç övgü almamakta ısrar etti. Open Subtitles ساعدت في تحديد الخاطف وأصرت على عدم أخذ فضل كشفها له
    Bu tanrının bir lütfü. Open Subtitles كله فضل من الله
    Allah içinizde hastalar, yeryüzünde gezip Allah'ın lütfunu arayanlar ve Allah yolunda savaşanlar bulunduğunu bilmektedir. Open Subtitles فان الله يعلم ان بعضكم مريض وبعضكم يهاجر فى الارض بحثا عن فضل الله. وآخرون يحاربون باسمه
    Senin sayende değil. Open Subtitles حسناً , لا فضل لكَ بذلك
    Çok titiz, karısının içime girip bizzat ona yardım etmesini tercih ederdim. Open Subtitles إنه صعب الإرضاء جداً لقد فضل بأن تكون زوجته في داخلي لكي تساعده
    Yahudiler orada çalışmaktansa öldürülmeyi tercih ediyorlardı. Open Subtitles فضل اليهود الموت رميا بالرصاص على أن يقوموا بتنظيف المكان من الجثث
    Belki erken kalkıp sabah hazırlanmayı tercih ediyordu. Open Subtitles ربما كان يحب الاستيقاظ مبكراً و فضل حزم حقائبه صباحاً
    Kraliyetten bolca iyilik görmüşümdür. Open Subtitles ........ بالرغم من أني حصلت علي فضل كبير من الملك
    - Paranı geri vereceğim - Bana hiç bir iyilik yapma. Open Subtitles سأرجع اموالك - لا تعمل علي فضل -
    Ama bir yerde doğru. Lord Edgware'i ortadan kaldırmak hepimize iyilik olur. Open Subtitles ولكنها حصلت على نقطة، كما تعلم التخلص من اللورد(إدجوير) سيكون له فضل على جميعنا
    Böylece Simon, benim tavsiyem yerine Jay'inkini seçti. Open Subtitles إذا, فضل سايمون نصيحة جاي على نصيحتي
    Olası bir Nazi idaresiyle karşı karşıya kalan, çoğunluğu Yahudi üç yüz Flaman intihar yolunu seçti. Open Subtitles مواجهين إحتمالية الخضوع ... للحكم النازى المباشر فضل أكثر من 300 هولندى -أغلبهم من اليهود
    - Öyle mi? Siz mühendislerin, yaptığınız işte övgü almayı sevdiğinizi sanıyordum. Open Subtitles تراءى لي أنكم أيها المهندسون تحبون أن تنالوا فضل عملكم
    # Bu Tanrının lütfü # Open Subtitles ? هذا فضل الله ?
    Siz Majestelerinin lütfunu almadan iyi olmayacak. Open Subtitles لا يمكن أن يكون بخير إن لم ينله فضل جلالتك.
    Duyduğuma göre senin sayende değil. Duyduğuna göre mi? Open Subtitles -ولا فضل لك في هذا على ما سمعت
    Tek bir çıkışın yolun var ve o da Tanrı'nın lütfuyla. Open Subtitles إن لديك مخرجاً وحيداً ألا وهو فضل الله عليك
    8 Mart 1985, Mohammad Hussein Fadlallah'ın Beyruttaki evine yapılan saldırıda bulundum. Open Subtitles في يوم 8 مارس عام 1985 ، قُمت بالمساعدة في تنفيذ هجوم على المنزل القابع في بيروت لـ " محمد حسن فضل الله
    Aşıyı aynı bölgeye mi yoksa farklı bölgelere mi yapmak yararlı? Open Subtitles تعتقدي ايهما أف ف فضل ؟ كلهم في خد واحد أو نوزعهم في في كل مكان حسنا

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus