İstediğiniz her şeyi söylerim. Ama Karşılığında bir şey istiyorum. | Open Subtitles | سأخبرك بكل ما تريد لكنني بحاجه لشئ ما في المقابل |
O bize biraz verir, biz de Karşılığında ona veririz. | Open Subtitles | وقال انه يعطي قليلا ، نقدم له شيئا في المقابل. |
Karşılığında da kendi hakkındaki akıl almaz gerçeği gösterdi bana. | Open Subtitles | و في المقابل أراني الحقيقة التي لا تصدق حول نفسه |
Karşılığında, bir gün sadece tek bir dileğimi gerçekleştirecek misin? | Open Subtitles | في المقابل, هل ستحققين لي أمنية واحدة في يوم ما؟ |
Bazen, birisi birisine yardım ettiğinde Karşılığında bir şey alırlar. | Open Subtitles | عندما يُقدم أحد خدمة لأحد فإنه ينتظر شيء في المقابل |
Ama bunun Karşılığında, sana hiç fazladan koruma veya gözetim göstermedik değil mi? | Open Subtitles | في المقابل ، هل أعطيناك أي حماية إضافية أو مراقبة من أي نوع؟ |
Yani çöplerden kurtuldun ve Karşılığında hiçbir şey vermedin mi? | Open Subtitles | اذن , تخلصت من النفايات ولم تضحي بشىء في المقابل |
Sana kim olduğunu söylerim ama Karşılığında bir şey istiyorum. | Open Subtitles | يمكنني أن أخبرك من هو، ولكن أريد شيئا في المقابل |
Sana bu işi ben buldum ve Karşılığında ne istediğimi biliyordun. | Open Subtitles | حصلت لكِ على هذا العمل وكنتِ تعلمين ما أريده في المقابل |
Karşılığında istediği tek şey gelip onu görmemdi, gelip onla vakit geçirmemdi. | Open Subtitles | وكل ما طلبه في المقابل أن أتي لرؤيته وأقضي بعض الوقت معه. |
Karşılığında sizden, görüşmelere dürüst bir şekilde devam etmenizi istiyor. | Open Subtitles | ولكن في المقابل يطلب منكم أن تكملوا المفاوضات بشفافية تامة |
Şimdi Karşılığında benim de senden bir şey öğrenmem gerekiyor. | Open Subtitles | لكن الأن يجب أن أطلب منك شيء ما في المقابل |
Bu iyiliğin Karşılığında bize verdikleri ise... işe yaramaz çözüme götürmeyecek boktan bilgiler. | Open Subtitles | و في المقابل لقد بإعطاء وعد بأن يدعوننا في الخفاء وويخبرونا بأشياء تافهة |
Karşılığında benim sağlığımı ve hayatımı veriyorum Bir insana sıkıntı verebilecek her türlü sıkıntı, felaket hastalık ve acıyı alçak gönüllülükle kabul edeceğim. | Open Subtitles | اعرض لك في المقابل صحتي وحياتي وأتقبل بكل رضا كل العوائق والكوارث والأمراض والآلام التي تصيب البشر |
Şimdi benden yardım istiyorsan, Karşılığında çok isterim. | Open Subtitles | تريدني أن أساعدك، أتوقع الكثير منك في المقابل |
Karşılığında tek ricam huzur ve sessizlik içinde yalnız kalmak. | Open Subtitles | وكل ما أطلبهُ في المقابل أن أُتركَ وشأني |
Eğer prens, gülün son taç yaprağı düşmeden önce birini sevmeyi öğrenebilir ve Karşılığında sevilirse büyü bozulacakmış. | Open Subtitles | فإذا استطاع أن يتعلم حب الآخرين و في المقابل يكسب حبهم قبل أن تسقط الورقة ألا خيرة من الزهرة عندها ستكسر التعويذة |
O öfkenin köklerini anlamanın, onlara karşılık olarak öfkelenmekten çok daha üretici bir şey olduğuna inanıyorum. | TED | وأعتقد أن فهم جذور هذا الغضب هو أمر مُجزٍ أكثر بكثير من مجرد أن نكون غاضبين عليهم في المقابل. |
Ama bunun yerine bu miktarı eğitimin için ödüyoruz değil mi Frankie? | Open Subtitles | لكن في المقابل نحن ندفع لدروسك وسوف تستحق كل هذا صحيح فرانكي؟ |
Bir şey yapmaktan ziyade Buna karşılık elimde ne olduğu önemli. | Open Subtitles | المغزى ليس بما فعلت. المغزى هو ما سأحصل عليه في المقابل |
diğer tarafta ise azalan mahsüller iklim değişiminden ve diğer faktörlerden dolayı. | TED | و في المقابل لقد حدث بعض التراجع بسبب تغير المناخ و بسبب عوامل اخري |
Amerikan rüyasını gerçekleştirmek gibi neredeyse ancak iyi tarafın aksine kötü taraf. | Open Subtitles | انها تقريبا مثل تحقيق الحلم الأمريكي ولكن الجانب المظلم في المقابل للجانب المضيء |
Onun yerine her şeyi... "tembel kuzenlerimizle eniştelerimize devredin." | Open Subtitles | وأن نسلمها في المقابل إلى أقربائنا وأنسبائنا |
buna karşın, Amerikalıların yüzde 6'sı ciddi bir suç işlemiş. | TED | في المقابل 6% من المواطنين الأمريكيين ارتكبوا جريمة خطرة. |