Ve bunun sebebi, hem kamu sektöründe hem özel sektörde, karar alma yetkisine sahip kişilerin çoğunun, gerçekten tehlikede olmadıklarını hissetmesidir. | TED | وذلك بسبب أن أغلب الأشخاص الذين لديهم سلطات اتخاذ القرار في كلٍ من القطاعين العام والخاص لا يشعرون بأنهم في خطر |
Şimdi, dünyanın yeni Kami'si olan Dende arkadaşlarının tehlikede olduğunu öğrendi ve Goku ve diğerlerini onları kurtarması için çağırdı. | Open Subtitles | ومالم يوجد هناك بعض الوسائل المقاتلة التي إن وجدت ستشكل تهديد كامل جنس الناميك في خطر الإنقراض من عبر المجرة |
Bu sana garip gelecek ama senin tehlikede olabileceğini düşünüyorum. | Open Subtitles | قد يكون هذا غريباً بالنسبة لك، لكنني أظنك في خطر |
Yeteneklerinizi açığa çıkarttık çünkü iki evrenin de tehlike altında olacağını öngördük. | Open Subtitles | رعينا مواهبكم لأننا توقعنا أنها ستفيد حين يكون كلا العالمين في خطر. |
Çünkü milyonlarca insanın hayatı tehlikede, belki de büyük bir felaketi önleyebilirsin. | Open Subtitles | لان ملايين الارواح في خطر انت ربما يمكنك ان تمنع كارثة حقيقية |
Dedi ki bu gece, beyaz tavşan yüzdüğünde ruh eşim tehlikede olacakmış. | Open Subtitles | لقد قالت: الليلة عندما يسبح الأرنب الأبيض, فستكون توأم روحك في خطر |
Yavru daha önce bir tilki görmedi ama büyük tehlikede olduğunun farkında. | Open Subtitles | لم يرى الصغير ثعلبا من قبل ولكنه يعرف أنه في خطر حقيقي |
Dün geç saatte bir yardım mesajı aldım ve sizin tehlikede olduğunu düşündüm | Open Subtitles | البارحة تلقيت رسالة إستغاثة علي حبة من الأرز لذا أعتقدت بأنكم في خطر |
Eğer ailem tehlikede olsaydı onları korumak için herşeyi yapardım. | Open Subtitles | لو كانت عائلتي في خطر لفعلتُ كلّ ما يلزم لحمايتها |
Bende de koruduğum kişi tehlikede olunca kulağıma fısıldayan bir nöbetçi var. | Open Subtitles | صوتي هو حارس يهمس في إذني، حين يكون من أحميه في خطر |
Bo'nun hayatı tehlikede. Soyumdan geriye kalan bir tek o var. | Open Subtitles | حياة بو في خطر إنها كل من تبقى لي في سلالتي |
En az iki sefer daha tehlikede olduğunu düşündüğün tanıkları orada konaklatmıştın. | Open Subtitles | أعرف أنه على الأقل في مناسبتين أخفيت شهوداً أعتقدت أنهم في خطر |
Ayrıca 60 yaşındaki birine göre koşarken yaptığı hıza bakılırsa tehlikede olduğunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | وبالحكم من خلال سرعة تحرك ساقيه ذات الستين عاماً، سأقول أنه في خطر |
tehlikede oldugunu biliyordum çünkü ta çoklu evrenin ötesinden hissettim. | Open Subtitles | وعلمت أنك في خطر لأني استبصرت الأمر عبر الأكوان المتعددة |
Bana gelmekle doğru yaptın. Fark ettiğinden daha çok tehlikede. | Open Subtitles | أصبتِ في المجيء إليّ، فهي في خطر أكبر ممّا تظنّينه |
hem ulusal rekabet gücümüz hem de ulusal güvenliğimiz tehlike altında. | TED | كلاً من القدرة التنافسيه و الأمن القومي في خطر |
Şeytani cadı, Paris'in tüm yurttaşlarının ruhunu... ölümcül bir tehlikeye attı. | Open Subtitles | هذه الساحرة الشريرة وضعت كل روح في باريس في خطر مهلك |
O bir iblis... ve etrafta oldukça tehlikedeyiz. Bu iş olmaz. | Open Subtitles | أنا في خطر،بل نحن في خطر عذا لا يمكن أن يحصل |
Eğer dişi yolda ölürse, bütün grup risk altında kalır. | TED | إن ماتت على الطريق، تصبح المجموعة بأكملها في خطر. |
tehlikedesin. 280 çetesi seni susturması için o adamı kiralamış. | Open Subtitles | أنت في خطر. عصابة الـ 280 عينت ذلك الرجل لقتلك |
Hawaii'deki beni büyüten kadınların tahmin ettiği gibi, dünyanın başı dertte. | TED | وكإمرأة في هاواي هذا يدفعني لكي أتنبأ ان العالم في خطر |
Ama o eğer tehlikedeyse, bu beni bir sözden daha fazla ilgilendirir. | Open Subtitles | لكن لو كان في خطر سيكون هذا الموضوع أهم من الوعد |
Farklı bir evrene çekildim. Çünkü her bir evren tehlike içinde. | Open Subtitles | لقد كنت أسحب من كون لآخر لأن جميع الأكوان في خطر |
Bu rahatlatıcı bir durum. söz konusu olan bin sterlin. | Open Subtitles | حسناً، هذه تعتبر راحة كبيرة لنا جميعاً، مع يجب أن أقول أن ألف جنية كانت في خطر. |
Ona sahip olduğunuz, onu kullandığınız sürece, Tehlikedesiniz. | Open Subtitles | طالما هو بحوزتكِ, ستواجهين الشر باستمرار, أنتِ في خطر |
Görünüşe göre bu adamlar sinirli olduğundan Tehlikedeyim. | Open Subtitles | من الواضح اني في خطر لأنه هؤلاء الرجل غاضبون جداً |
Ona adamın başının dertte olacağını söyledim, o tehlikedeydi, ve bak şimdi hastanede. | Open Subtitles | لقد أخبرتها أنه واقع في مشكلة وأنه في خطر وانظر الآن هو بالمشفى |
Eğer yaptıkları birşey varsa, o da bu çocukları riske atmaktır. | TED | وإن كان فلقد ضخمت من إحتمال وضع أولئك الأطفال في خطر. |
Bu yüzden Meksika'da, vatandaşlar, büyük riski altında etkili bir çözüm inşa etmek için savaşıyorlar. | TED | إذا في المكسيك، المواطنون في خطر كبير يقاتلون من أجل حل فعال. |