"في طريق" - Traduction Arabe en Turc

    • yolda
        
    • yol boyunca
        
    • üzere
        
    • gelirken
        
    • Yolu'nda
        
    • geri
        
    • yoluna
        
    • yoldan
        
    • yoldaki
        
    • bir yola
        
    • yolunun
        
    • arasına
        
    • bir yol
        
    • bir yöne
        
    • dönerken
        
    Arkadaşlarımızla, gece karanlık bir yolda araba ile geziniyorduk. Polis arabası bizi durdurdu. TED كنا نقود مع بعض الأصدقاء في طريق مظلم مساء، عندما أوقفتنا سيارة شرطة.
    Pekala, şu anda sezgilerim bütün yol boyunca Mariah Carey dinleyeceğimizi söylüyor. Open Subtitles حسنا , حدسي يقول بأننا سنستمع الى مرايا كاري في طريق العوده
    Onunla görüşmek üzere şu an eskrim kulübüne gidiyorum. Open Subtitles إنني في طريق إلى نادي . المبارزة وسأقابله الآن
    geri gelirken üç kere sinyal vereceğim. Open Subtitles انا سأعطيك ثلاث نقرات عندما اكون في طريق العودة
    Der-Yeghiayan KKR'nin İpek Yolu'nda oturum açtığını gördüğünde Tarbell ve ekibine harekete geçmeleri için talimat verdi. Open Subtitles فانه أعطى الأمر لتاربل وفريقه للتحرك إنها لإثارة أنك لا تتمكن حتى من شراء الذمم في طريق الحرير
    Gemiye geri dönüyordum ki; birden bire bulutlar dağıldı ve adayı gördüm. Open Subtitles كنت في طريق العودة للباخرة عندما فجأة انقشعت الغيوم و رأيت الأرض
    - Adamlarım onu yakalayıp uçağa bindirirler, siz de dönüş yoluna koyulursunuz. Open Subtitles رجالي سيقبضون عليه، ونأخذه إلى طائرة، وستكونون في طريق عودتكم إلى دياركم.
    Bir adamın bir kez yoldan çıkarsa bir daha dönüşü olmayacağına inanıyor. Open Subtitles ، يؤمن أنه حينما يسير الرجل في طريق الخطأ فهذا يعني نهايته
    Bir aile istedim... ama o, bu yoldaki her adımda benimle kavga etti. Open Subtitles أردتُ عائلة لكنها كانت تشاجرني في كل خطوة في طريق تحقيق هذا الحلم
    Seni tekrardan kendi bencil gerekçeleri için tehlikeli bir yola koymasından nefret ediyorum. Open Subtitles أنا أكره أن يضعك في طريق خطر مرة أخرى لأسباب أنانية شخصية به
    İnsanlık da yanlış yolda. Hem de tehlikeli bir yolda. Open Subtitles البشرية أيضا تمشي في الطّريق الخاطئة تمشي في طريق خطرة
    Bilirsin... mesela boş bir yolda kimseler yokken ve her şey güvenliyken? Open Subtitles في طريق خالية من السيارات حيث لم يرك أحد وظننت أنك بمأمن؟
    Odaklandığımda kablodaki elektronların akışını, dar bir yolda araba kullanıyormuşum gibi kontrol edebiliyordum. Open Subtitles بالتركيز استطيع التحكم بتدفق الإلكترونات خلال السلك مشابه لقيادة سيارة في طريق ضيق
    Uzunca bir süre, bir yol boyunca yürüyordum ve biri beni takip ediyordu, takip ediyordu, bir erkek. Open Subtitles لمدة طويلة كنت أسير في طريق طويل وشخص ما يلاحقني كان يلاحقني
    İçimden bir ses dönmemek üzere bu şehri terk edecek diyor ve gidene kadar her tarafa para saçacak. Open Subtitles أشعر أن هذا الرجل سيرحل من المدينة للأبد وسوف يسرف كثير من المال في طريق خروجه.
    Eğer yirmi dakika içinde dönmezsem, endişelenmeni istemiyorum çünkü eve gelirken bir fahişeyle karşılaştığım içindir. Open Subtitles ،إن لم أعد خلال 20 دقيقة فلا أريدك أن تقلقي لأن هذا سيعني ببساطة أنني مررت على عاهرة في طريق عودتي إلى البيت
    Decatur Yolu'nda yatıyor kafasından vurulmuş olarak. Open Subtitles أين هو إذاً ؟ إنه يرقد في طريق ديكيتور
    Ve geri dönerken o küçük Çin yerinde durup paket servis almıştık. Open Subtitles و في طريق العودة توقفنا عند المطعم الصيني و أخذنا إستراحة قصيرة
    Biri lastik levyesi ile olduğunu söyledi. Adam onu çıkış yoluna bırakmış. Open Subtitles يقال أنها أنبوبة حديد ألقى بها السائق في طريق هربه
    Aksi takdirde onları yitirdiğimizi farz etmek zorunda kalacağız bir Hıristiyan yerleşim merkezine ulaşma umudumuzla geldiğimiz yoldan geri dönmemiz gerekecek. Open Subtitles وإن لم تعد، سنفترض أنها تاهت وسيكون علينا المضي في طريق العودة،
    Bir aile istedim... ama o, bu yoldaki her adımda benimle kavga etti. Open Subtitles أردتُ عائلة لكنها كانت تشاجرني في كل خطوة في طريق تحقيق هذا الحلم
    Diyecegim su ki, agzinda altin kasikla dogmamak insani bir yola sürüyor olabilir ama o yolda kalmak zorunda degilsin. Open Subtitles ما أريد قوله، هو أن وجود ملعقة فضيّة بفمك بدلًا من الذهبية، قد وضعك في طريق ما لكنك في حاجة لأن تسلكه
    Bizler gezginleriyiz sevda yolunun, Yeniden buluşuruz elbet, zamanı gelince. Open Subtitles نحن المسافرون في طريق الحب سوف نلتقي مجدداً في طريقنا
    Belki Dylan Myers şüpheliyle yakınlık duyduğu kişinin arasına girmiştir. Open Subtitles ربما ديلن مايرز وقف في طريق الهدف الوجداني الحقيقي للجاني
    Standartlara göre buraya bir şehir otobüsünün girmesi için planlamacılar, 25 metre genişliğinde lüks bir yol yapmalılardı. TED ومن أجل إحضار حافلة المدينة، وفقاً للقواعد، يرغب المخططون في طريق فاخر بعرض 25 متر.
    Brad beni karaları ve koalisyonu farklı bir yöne çekti. Open Subtitles و سار بالاتحاد في طريق آخر - هذا شيء مباشر
    Ya da şu ahmak Marcillac'ın eve dönerken otobüste gevezelik etmesinden. Open Subtitles أو ذاك المرسيلي الذي ثرثر عليّ في الحافلة في طريق عودتي

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus