"في منزله" - Traduction Arabe en Turc

• evde
• evine
• kendi evinde
• Onun evinde
• evinde bir
• evini
• Evindeyim
• evinin

Yarından itibaren, babanız başka bir evde yaşayacak, kendi evinde.
ابتداءا من الغد سيعيش والدكم في منزل آخر في منزله

Will, babanı gerçekten o evde çalışmayan bir telefonla yalnız mı bıraktın?
هل فعلاً تركت أباك وحيداً في منزله الجديد دون وجود هاتف لديه؟

Red, bu evde yaşamak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyorsa sanırım öyleyimdir.
إن كان ريد يعتقد .. بأني لست جديراً بالسكن في منزله إذن أعتقد بأني لست كذلك

Cameron bir kaç kere evine uğradı ölümden, sevdiğin birini kaybetmekten konuştular.
وقد زارته كامرون في منزله عدّة مرّات ليتحدّثا عن الموت وفقدان الأحبّة

Gözlerimin içine bak ve dün gece Onun evinde olmadığını söyle bana.
وضعت عينك في عيني وأخبرتني بأنك لم تكن في منزله ليلة البارحة.

Scott McKnight cumartesi gecesi evinde bir doğum günü partisi veriyor.
سوف يقيم حفلة عيد ميلاد يوم السبت الساعة السابعة في منزله

O saatte evde yatağında olduğunu söylüyor.
يقول إنه كان نائماً في منزله عند وقوع الجريمة

Siz neden bahsediyorsunuz böyle? evde bulduğunuz tel, bir kamera için değildi.
سلك يمكنك العثور عليها في منزله لم يكن للكاميرا.

Babam üzgündü çünkü hiç kadını yoktu ve tüm sabahlarını evde bir başına harcıyordu.
والدي كان حزيناً لآنه لم يلتقِ بالمرأة المناسبة و كان يمضي كل صباح وحيداً في منزله

Babası onu evde onu kimsenin göremeyeceği şekilde saklıyordu.
والده أخفاه بعيداً عن الأنظار في منزله حتى لا يراه أي شخص

evde ya da okulda değil.
لم أرهـ في منزله أو في المدرسة أو في أيِ مكان

Adam evde değişik ürünleri test ederek hayatını kazanıyor.
الرجل يعمل في منزله كمتذوّق للمنتجات المنتهية

Evet, teknik elemanlar evine böcek yerleştirirken biz de hedefimize göz kulak olacağız.
أجل .. علينا وضع المراقبة على الهدف بينما التقنيون يضعون أسلاكهم في منزله

evine gidince de, pencerenin önünde sevişmemiz konusunda ısrar etti.
لكن، في منزله أصر . على أن نتداعب أمام النّافذة

- Bunun yerine sizden evine gitmenizi istedi. - Evet.
ـ عوضاً عن ذلك ، طلب منك زيارته في منزله ـ نعم

Ayrıca da yarıp bıraktığı hastasını... kendi evinde iyileştirmesini söyleyin.
قل له أيضاً إن مريضه الهالك قد ترك المكان كي يتعافى في منزله الخاص

Bir insan kendi evinde ne yapmak istiyorsa yapabilmelidir.
على المرء ان يستطيع فعل ما يريد في منزله

Onun evinde kaldığın için bal gibi senin de sorunun.
في الحقيقة أنت تعيشين في منزله ، إذا إنها مشكلتك

evinde bir tür laboratuvar olduğunu ve mutluluk veren bir ilaç yaptığını söyledi.
إنّه يملك شيء مثل معمل في منزله وقال أنّه يعمل على دواء يسبب السعادة

Bu yüzden evini ateşe verip, onu ölüme terk ettiniz.
لذا أضرمتم النار في منزله و تركتموه هناك كي يموت

- Çünkü şu an onun Evindeyim ve ona bakıyorum.
لاني في منزله وانا انظر اليه الان

Mesela, bu salondaki her erkek evinin bir yerinde porno film saklıyordur.
كمثال كل رجل هنا يخبئ مجلة إباحية في منزله