"كثيرًا" - Traduction Arabe en Turc

    • fazla
        
    • kadar
        
    • sürekli
        
    • epey
        
    • daha
        
    • büyük
        
    • gerçekten
        
    • fazlasıyla
        
    • sürü
        
    • bayağı
        
    • çok sık
        
    • iyi
        
    • hep
        
    • sık sık
        
    • çok şey
        
    Onları bir kafese koyduğunuzda birinci maymun pek fazla yemeyecektir. TED وإن وضعتهما في قفص، فلن يأكل القرد رقم واحد كثيرًا.
    Ancak çok fazla rüya gördüm başka bir şey hakkında yazmak artık imkânsız. Open Subtitles لكني حلمت كثيرًا البارحة. والآن من المستحبل أن أكتب عن أي شيء آخر.
    Heykelleri o kadar gerçekçiydi ki, Herkül onları gerçek insan zannediyordu. TED صنع منحوتات مشابهة للحقيقة كثيرًا أساء هرقل فهمها وحسبها لرجال حقيقيين.
    çok uzaklaştım. O kadar ki, başladığım yere geri döndüm. TED نعم، لقد تحسنت كثيرًا بأني عدت للموضع الذي بدأت منه.
    Kendine zarar verirdi. sürekli kendi yüzünü yumrukluyordu. TED فهو يقوم بإيذاء نفسه، فكان يلكم نفسه كثيرًا في الوجه.
    Dük bu kadar çabuk cevabımı bekliyorsa beni fazla sevmiyor demektir. Open Subtitles الدوق لا يستطيع محبتي كثيرًا إذا كان بحاجة لجوابي بشكل شديد
    Hiçbir kumandanın hakkı olmayacak kadar fazla adam öldürmüştür o. Open Subtitles فلقد مات كثيرًا من رجاله أكثر من أى قائد آخر
    fazla şaşırmış veya durumdan pek de rahatsız olmuş görünmüyorsunuz Yüzbaşı. Open Subtitles لا تبدو مندهشًا كثيرًا أو مُرتبك من هذه المسألة ، كابتن
    Hayatımızı kısıtlayan yaraları iyileştirmek için çok fazla çaba gerekir. Open Subtitles إنه يأخذ كثيرًا من الجهد لتضميد الجراح التي تقيد حياتنا
    Fakat gerçek gezegen avcılığı süreci, çok fazla grafiğe bakmayı gerektiriyor, burada size gösterdiğim gibi ve notlar eklemeyi gerektiriyor. TED ولكن اصطياد الكواكب فعليًا يتضمن النظر كثيرًا إلى رسوم بيانية، مثل المعروضة هنا، والتعليق عليها.
    Işık ve ısıya fazla kafa yoran bir bilim adamıyım. TED أنا عالم يفكر كثيرًا بشأن الضوء والحرارة.
    Sosyal medya bizi karşılaştırmaya teşvik ettiği kadar paylaşmaya teşvik etmiyor. TED لا يمكنُ لوسائل التواصل الاجتماعي تشجيعنا كثيرًا للمشاركة، كما تفعل للمقارنة.
    Belki de onu çok seven kızlardan biri, öldürecek kadar da kıskanmıştır. Open Subtitles لكن ربما إحدى تلك الفتيات اللواتي أحبّوه كثيرًا كانت غيورة كفاية لقتله
    Kızlar, sürekli askerlik günlerinden bahseden erkeklerden nefret eder. Open Subtitles الفتيات يكرهنّ الرجال الذين .يتحدثون عن خدمتهم العسكرية كثيرًا
    Yılda 500 senaryo okuyorsanız, epey okuyorsunuz. TED إذا كنت تقرأ 500 سيناريو في السنة أنت تقرأ كثيرًا
    Faşist aynaya baktığınız zaman, kendinizi olduğunuzdan çok daha güzel görüyorsunuz. TED عندما تنظرون في مرآة الفاشي، ترون أنفسكم أجمل كثيرًا من الواقع.
    Yer yüzünde insanlar bundan çok daha büyük açlıklara katlandılar. Open Subtitles ابتُلى الكثير من أهل الأرض بجوع يفوق كثيرًا ما يعترينا.
    Seni çok kolladım biliyorsun ama bazen gerçekten orospu oluyorsun. Open Subtitles أوَتعلمين، لقد دافعت عنك كثيرًا ولكن أحيانًا تكونين ساقطة حقيقة
    Bir şey çok iyi yapıldığında, arkasındaki süreç fazlasıyla görünmezdir. TED وعندما يعمل شيء ما دونما أي خلل، فإن السبب وراء ذلك كثيرًا ما يكون مخفيًّا عن الأنظار.
    Bu şekilde ehliyet aldım ve kendimi işe verdim, bir sürü ev sattım. Open Subtitles وهذه هي كيفية حصولي على رخصتي، انغمست في العمل، بعت كثيرًا من المنازل
    Hemen döneceğim. Naber? Konuşmuyorsun ama bayağı iyi yiyorsun. Open Subtitles سأعود في الحال أنتَ لا تتحدثُ كثيرًا لكنك تجيدً الأكل جيدًا
    Neredeyse hiçbirimiz çok sık cinsel ilişki yaşamıyoruz. TED ولا أحد منّا تقريبًا يُمارس الجنس كثيرًا.
    Burada, Birleşik Devletler'de, dünyanın bir çok ülkesindekinden daha iyi olmayan sonuçları almak için kişi başına daha çok para ödüyoruz. TED هنا في الولايات المتحدة الأمريكية نحن ننفق مالًا كثيرًا للشخص الواحد من أجل نتائج ليست أحسن من دول كثيرة في العالم.
    Ve Tim Chuck'ı çok severdi, hep onu takip ederdi, Chuck'ı bir akıl hocası olarak görürdü. TED كان تيم يحب تشك؛ ويتبعه كثيرًا في الأرجاء، وينظر إلى أخيه تشيك كمعلم.
    Yemekte sık sık bacak bacak üstüne at ve ayakkabını ayağının ucunda salla. Open Subtitles ضعي قدمك على الأخرى كثيرًا أثناء العشاء وببطء واجعلي الحذاء يتدلى من قدمك
    Hareket halinde olmayı severim. Gözüme takılan çok şey oluyor. Open Subtitles لا، لا، إنني أحبّ الإرتحال، كثيرًا ما يسهم بجذب الإنتباه

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus