Yani, dev gibi bir kurabiye için savaşıyorsun ve ormanda bir browni var. | Open Subtitles | اذن انت تحارب لأجل قطعة حلوي عملاقة بينما هناك كعكة كاملة في الغابة |
Bu sabah seninle kurabiye yemedim diye zalim mi oluyorum? | Open Subtitles | لا أريد تناول كعكة معك هذا الصباح والآن أصبحت قاسية؟ |
Bir oğlan doğurdu. Oğlan bir parça çörek istedi çünkü çok açtı. | TED | كان لهاته الفتاة ابن تمنى قطعة من كعكة محلاة لأنه كان في غاية الجوع. |
Sen sadece, ben 75 keki pişirdikten sonra kasede kalanları yalamak istiyorsun. | Open Subtitles | اقترحت ذلك حتى تتمكن من لعق الزبدية بعد ان اخبز 75 كعكة |
Sonra onu izleyeceğiz. Doğum günü pastasını kiminle paylaştığını göreceğiz. | Open Subtitles | ثم نراقبه ، ونرى مع من سيتقاسم كعكة عيد الميلاد |
Özetle, Siftable kurabiye büyüklüğünde interaktif bir bilgisayar. | TED | بإختصار،كل سفتبلس هو كمبيوتر تفاعلي بحجم كعكة |
- Oh, çocuklar! İşte. Al bir kurabiye evine giderken yersin. | Open Subtitles | اوه عليكم يا اولاد احصلي على كعكة ثم اذهبي للمنزل |
İki yüz tane insan için çilekli kurabiye yapmam gerek yani bence çileğe ihtiyacım var. | Open Subtitles | ..أنا يجب أن أعملة كعكة فراولة لـ 200 شخص لذا أظن أنني سأحتاج للفراولة |
Bir çörek, sade kahve. Öğlene kadar yiyeceğin bu. | Open Subtitles | فقط بيضة واحدة , كعكة واحدة وقهوة سوداء هذه هى حصتك الى وقت الغذاء |
Öyleyse neden sandığına reçelli çörek sakladın? | Open Subtitles | لأنك صبي مُقَزِزْ سمين يا جندي بايل لماذا أخفيت كعكة المربى داخل صندوق مُهِمَاتك إذاً ؟ |
Her zaman çörek severim diger insanlardan farli olarak. | Open Subtitles | طبعاً أحب تناول كعكة أحياناً ولكن شأني شأن الجميع. |
Sarı pasta keki ve Meyer limonlu kaymak limonlu krema ile yapılmış. | Open Subtitles | كعكة الزبدة الصفراء مع ماير الليمون الرائب و موز حامض الليمون موس |
Bir hata oldu. Bana ait olmayan keki verdi. | Open Subtitles | هناك خطأ قد ارتكبته, لقد اعطتنى كعكة لا تخصنى |
Yine de, otelin düğün pastasını mutfaklarında yapmana izin vermesi güzel bir jest. | Open Subtitles | مع ذلك، لطف من الفندق ان سمح لك باستخدام مطبخهم لخبز كعكة الزفاف |
- Yaşasın! Geçen hafta bir fal kurabiyesi yemiştim, ve orada | Open Subtitles | سحقاً , الأسبوع الماضي أكلت كعكة الحظ وقالت لي كعكة يوضع بداخلها ورقة حظ |
Bir tane kayısılı turta, bir tane üzümlü kek bir tane de elmalı turta aldım. | Open Subtitles | هذه كعكة المشمش وحلوى البابا, اضيفي كعكة التفاح. |
Babamın pastayı fareler dişlemiş gibi mi görmesini istiyorsunuz? | Open Subtitles | تريدون أبى أن يعتقد أننا أحضرنا له كعكة أكل منها فار ؟ |
Geçen anneler günü, bana biraz simit atıp adına yatakta kahvaltı dedin. | Open Subtitles | .. في عيد الأم الماضي ، أعطيتني كعكة وسمّيتها الإفطار في الفراش |
Doğum günü pastam dört yanmış kibrit ve bir dilim hazır kekti. | Open Subtitles | كانت كعكة عيد ميلادي عبارة عن أربع أعواد مضاءة في كيكة صغيرة |
Ateş, oğlunun doğum günü pastasının üzerinde mi son buldu? | Open Subtitles | كانت الشعلة في نهاية الشمعة على كعكة عيد ميلاد إبنك؟ |
pastadan fırlayacak seksi bir fıstık tutarsın. | Open Subtitles | إدفع بعض المال لفتاة كي تخرج من وسط كعكة |
Yani bu devasa Alman çikolatasından yapılmış pastanın içinde kimse saklanmıyor? | Open Subtitles | إذا لا يوجد شيء مختبئ بداخل كعكة الشوكولاته الألمانية العملاقة ؟ |
Belki biraz kara orman pastasından buluruz, biraz da bisküvi. | Open Subtitles | ربما يمكننا ان نحضر كعكة الغابة السوداء قليلاً من الفطيرة |
Dostum, o kız polislere donut dükkanından daha çok hizmet vermiştir. | Open Subtitles | هذه الفتاة قد أعطت للشرطيين أكثر مما يعطيه محل كعكة محلاة. |
Bu düğün pastan olacaktı ama sonra bu düğün pastan oldu. | Open Subtitles | كانت هذه ستكون كعكة زفافك، ثم غدت هذه كعكة زفافك. |