Nedenini biliyoruz, değil mi? Çünkü herkes büyük olanı ister. | TED | ونعرف لماذا, صحيح؟ لان كل شخص يريد ان يقتني الاكبر |
Tekrar birkaç sesle yaptığımız bu parçalardan birini dinleteceğim. ama bu sefer olayın herkes tarafından yansımasının oluşturduğu şairane hissi sezebiliyorsunuz. | TED | وسأقوم الآن بعرض مقتطف قصير لنموذج حقيقي قمنا به لهذه الأصوات، ولكن ستشعرون بذلك حقا برواية كل شخص خلال هذه الحادثة. |
Konuşabildiği herkesle konuştu. | TED | قامت بالتحدث إلى كل شخص استطاعت التحدث إليه. |
Ve daha da iyisi, çok büyük bir alan içerisinde, üç haftalığına herkesin bu ilacı alması durumunda neler olabileceğini hayal edin. | TED | و أفضل من ذلك، تخيلوا ماذا سيحدث إذا فى مساحة واسعة، كل شخص سيتناول هذه العقاقير، هذا العقار، لمدة ثلاثة أسابيع فقط. |
Belli bir zaman içinde gerçekleşmez. herkeste farklı bir seyir gösterir. | Open Subtitles | الأمر لا يعتمد على جدول زمني، فهو يختلف مع كل شخص |
Üzerinde çalışan tüm sistem türü, ve küçük bölümlerle yardım eden herkes. | TED | يساهم كل النظام في عمل شئ ما، ويساهم كل شخص بجزء صغير. |
Altı ayda bir, herkes anonim şekilde bir lider olarak değerlendirilir. | TED | كل ستة أشهر، يتم تقييم كل شخص و بشكل سري كقائد. |
Benim için bu daha büyük bir şeyin habercisidir: Bu da DNA teknolojisin artık herkes tarafından ulaşılabilir olduğudur. | TED | حسناً بالنسبة إلي، ذلك يؤشر إلى شيءٍ أضخم: بأن تقنية الحمض النووي أخيراً وصلت إلى أيدي كل شخص منكم. |
Eğer yalnızca nasıl olduğuna dair fikir sormak isterseniz biliyorsunuz, herkes kafasında canlandırabilir. | TED | إذا قمت فقط بالسؤال عن وجهة نظر عن كيفية تفسير كل شخص لذلك. |
tüm saçmalıklar bir yana... ve herkes adına şunu söyleyebilirim... sizi seviyoruz. | Open Subtitles | دعوا الهراء جانباً أتكلم نيابة عن كل شخص نُحبكم الله يُباركُ لكم |
Buradaki herkes senin yerinde olmak isterdi, Gaston Şişliklerin olduğunda bile | Open Subtitles | كل شخص يود أن يكون أنت جاستون حتى لو أحبط مثلك |
Bir şey var, dünyanın her yerinde tanıştığımız herkesle ilgili bildiğimiz, mesala sokakta tanıştığımız, işte her ne yapıyorlarsa ve her neye katlanıyorlarsa, ana nedeni bu, | TED | هناك أمر ما نعلمه عن كل شخص نلتقيه حول العالم، في الشارع، وهو الأمر الأكثر شيوعا من بين جميع الأمور التي يقومون بها والتي يتطرقون إليها، |
Ve bence birlikte çalışırsak hem açık bir yönetime hem özel hayatlara sahip oluruz. Ve ben bunun olmasını görmek için dünyada herkesle çalışmaya hazırım. | TED | وأعتقد من خلال العمل معًا يمكننا أن نحصل على حكومة مفتوحة وحياة خاصة و أتوق للعمل مع كل شخص حول العالم كي أرى ذلك يحدث. |
Soyutlanma, ilişkiden önceki hayatındaki herkesle ilgili şüphe tohumları ekmektir. | TED | العزلة تعتمد على زرع بذور الشك تجاه كل شخص في حياتك السابقة. |
herkesin benim gibi bir annesi var. Belki senin de. | Open Subtitles | كل شخص لديه أم مثلي انت غالبا لديك واحدة ايضا |
Çok daha fazlası olmuş olmalı. herkesin bir patlama noktası vardır. | Open Subtitles | ربما كان قبلها الكثير من الصفعات كل شخص لديه نقطة انفجار. |
Bana mesajları: Ruhunu ortaya çıkar ve herkeste o ruh kıvılcımını ara. | TED | كانت رسالتهم لي: أكشفي روحك وأبحثي عن بريق الروح ففي كل شخص آخر. |
Bugünlerde herkeste uçuk virüsü var. | Open Subtitles | كل شخص لديه فيروسات تصيب الأعضاء التناسليه فى هذه الأيام |
Büyük bir felaketti. Avam Kamarası'ndaki herkesi, tüm ülkeyi derinden yaraladı. | Open Subtitles | لقد أغضبت كل شخص فى مجلس العموم كل مواطن فى البلاد |
Oturduğumuz yere göre her birimiz bu sesi çok, çok farklı şekillerde algılayacağız. | TED | كل شخص منا، إعتماداً على أين يجلس، سيسمع هذا الصوت الخافت، بصورة مختلفة. |
Evet, fakat "martini"de iki "i" tane var. millet, ofisimde görüşürüz. | Open Subtitles | نعم ولكن يوجد اثنان فى مارتينى لذا كل شخص يرجع لمكتبه |
Ve kanımca, liderlik, siyahi hayatlara destek olan bu seyircideki herkese benziyor. | TED | وأعتقد أيضًا القيادة تبدو كل شخص في هذا الحضور يدعم حياة السود. |
Yani, eğer bin kişiden oluşan bir topluluğumuz varsa ve o topluluğa bir patojene karşı bağışıklık kazandırmak istiyorsak. herkesi bağışık hale getirmemiz gerekmez. | TED | لذا ، إذا كان لدينا سكان من ألف شخص و نريد أن نجعل السكان لديهم مناعة من مسببات المرض ليس علينا تحصين كل شخص |
Şu an en önemli şey etrafımızdaki herkesten emin olmak. | Open Subtitles | لذا الشيء الأكثر أهمية أن يتأكد من كل شخص حولنا. |