| İki dakika geçtiğine göre aynı olamaz, öyle değil mi? | Open Subtitles | لا يمكن أن تكون نفس الساعة إذا مرت دقيقتين؟ صحيح؟ |
| Maddie büyükannesiyle yaşayacak, kimse ondan daha fazla mutlu olamaz. | Open Subtitles | مادي ستعيش مع جدتها التي لا يمكن أن تكون أسعد |
| En büyük hatan bu olamaz. Bir de ondan çocuk yaptın. | Open Subtitles | لا يمكن أن تكون أكبر مشكلة لقد حصلتي على أبنك منها |
| Ama aynı zamanda komik olup, bir ilkokulun müdürü olamazsın | Open Subtitles | لكنّك لا يمكن أن تكون مضحكاً وتكون مدير مدرسة تمهيدية |
| Kendine ait bir aile olmadan mutlu olamazsın, değil mi? | Open Subtitles | لا يمكن أن تكون سعيد بلا عائلتك أيمكنك ذلك؟ |
| Sen de ordan çıktın, demek ki o kadar da kötü olamaz. | Open Subtitles | . حسنا, لقد نشأت بها, لذا لا يمكن أن تكون سيئة بالكامل. |
| Bir alfabe yapmak zorundayım yani. Bizim alfabemiz olamaz ama. | Open Subtitles | لذا بوسعي عرض الأبجدية، لا يمكن أن تكون حروفنا الأبجدية |
| Bununla beraber bu görünmez farklar çok karmaşık olamaz, çünkü son ortak atamızdan beri sadece, 250.000 nesil geçti. | TED | إن هذه الاختلافات غير المرئية لا يمكن أن تكون أكثر تعقيدًا، ومع ذلك، نظرًا لوجود 250,000 جيل فقط منذ جدودنا الأوائل. |
| Bu bir eylem çağrısı olmalıdır, çünkü cevap toplulukları geliştirmemek olamaz. | TED | يجب أن تكون هذه دعوة للتحرك، لأن الإجابة لا يمكن أن تكون هي عدم تطوير المجتمعات. |
| Cevap, park, transit yollar ve market inşa etmemek olamaz. | TED | الإجابة لا يمكن أن تكون هي عدم إنشاء الحدائق وطرق المواصلات ومتاجر البقالة. |
| Cevap, düşük maliyetli olmaları için toplulukları baskı altında tutmak olamaz. | TED | الإجابة لا يمكن أن تكون هي تعطيل المجتمعات فقط للمحافظة على انخفاض الأسعار. |
| Hikâyenin sonu olamaz çünkü Dünya'da yaşam henüz yok olmadı. | TED | لا يمكن أن تكون هذه نهاية القصة، لأن الحياة لم تختفِ من على وجه الأرض. |
| Sadece kocaman cinsiyetçi bir komplo olamaz. | TED | لا يمكن أن تكون فقط مجرد مؤامرة عملاقة متحيزة لجنس معين. |
| Her ikisi de birbirinden daha büyük olamaz, o zaman hangisi haklı? | TED | لا يمكن أن تكون كل واحدة منهما أكبر من الأخرى، إذاً فأيهما على حق؟ |
| Bütün Gelflingler öldü. Garthim onların hepsini öldürdü. Sen Gelfling olamazsın. | Open Subtitles | لقد قتلوا كل الغلفلنغ، لا يمكن أن تكون غلفلنغ |
| Salak olamazsın. Salak insanlar beni sinirlendirmezler. | Open Subtitles | و لا يمكن أن تكون غبي لأن الناس الأغبياء لا يمكنهم الضغط على زراري والبدأ بإزعاجي |
| Salak olamazsın. Salak insanlar beni sinirlendirmezler. | Open Subtitles | و لا يمكن أن تكون غبي لأن الناس الأغبياء لا يمكنهم الضغط على زراري والبدأ بإزعاجي |
| Ciddi olamazsın. Burada oturuyorum... | Open Subtitles | لا يمكن أن تكون جدياً تريد مني البقاء هنا |
| Ciddi olamazsınız efendim! Yani yardımcı olmaya kalksam bile bu hoşlarına gitmez! | Open Subtitles | لا يمكن أن تكون جادا حتى لو أردت مساعدتهم فلن يقبلوا ذلك |
| Kendim planlasaydım bile bu kadar kusursuz olamazdı. | Open Subtitles | الأمور لا يمكن أن تكون أكثر كمالا إذا كنت قد خططت لهم بنفسي |
| İyi resim olup olmadığına gelince nesnel olamam. | Open Subtitles | سواء كانت لوحة جيدة أم لا لا يمكن أن تكون ذاتية |
| Çalışma saatleri berbat ama çok dikkatli olamıyorsun. | Open Subtitles | البحيرة في فوضى لكنّك لا يمكن أن تكون حذر جدا |
| Hayatında bu kadar büyük bir önem teşkil ediyor olamazlar. | Open Subtitles | أنها لا يمكن أن تكون أن من الضروري لحياتك. |
| Bunun sadece teknolojiyle olamayacağını farkındayız. | TED | لا يمكن أن تكون فقط تكنولوجيا، ندرك هذا |
| Ciddi değilsin herhalde. İngiliz hapislerinde yeterince çürüdük! | Open Subtitles | لا يمكن أن تكون جاداً، لقد تعفنا في السجون الإنجليزية لفترة طويلة! |
| Kraliçe olmasına imkan yok, zira Kraliçe, insanları ziyaret ettiğinde, | Open Subtitles | لا يمكن أن تكون الملكة، لأن الملكة عندما تزور الشعب، |