Şimdi, bu büyük bir sorun olmazdı ama Anna'nın oğlunun özel ihtiyaçlı olduğunu biliyordum. | TED | وغير ذلك، لقد علمت أن ابن آنا من ذوي الاحتياجات الخاصة. |
Zamansal bir kovuk. Başka bir şey olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | إنه جيب زمني لقد علمت أن هنالك شيئا آخر هناك |
Bir şey olduğunu biliyordum. Hemen bana gönder. | Open Subtitles | . لقد علمت أن هناك خطبٌ ما . ارسل إلىّ ذلك حالاً |
Bana sattığın an buranın hurda yığını olduğunu biliyordun. | Open Subtitles | لقد علمت أن هذا المنزل قطعة نفاية عندما قمت ببيعه لى |
Yaptığın şeyin kötü olduğunu biliyordun yoksa bunu saklamazdın. | Open Subtitles | لا، لقد علمت أن ماتفعله كان خاطئ وإلا ماكنت قد أخفيته |
Buraya girdiğin zaman taşaklı adam olduğunu anlamıştım. | Open Subtitles | لقد علمت أن رفيقي رجل خطير منذ أن أدخل في هذا المكان |
Tanrım, saçmalığın daniskası olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | ربّاه, لقد علمت أن هذا سيكون هراءًا كبيرًا. |
Gerçek olamayacak kadar güzel olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | حسناً ، لقد علمت أن هذا كان . جيداً للغاية لأن يكون حقيقي |
Haber'ın en iyisi olduğunu biliyordum, bu yüzden Borealis'e aldırttım. | Open Subtitles | لقد علمت أن هابر من الطراز الأعلى لذا انتقلت الى البولاريز |
Hayır, asıl istediğinin Pfizer olduğunu biliyordum bu yüzden bunun için uğraştım. | Open Subtitles | لقد علمت أن ماتريده حقاً هو فايزر لذا حاولت |
Söyleyecek bir şeyi olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | لقد علمت أن لديها شيئاً لتقوله |
Burada kalmanın hata olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | لقد علمت أن اقامتك هنا كان خطأ |
Gerçek olamayacak kadar güzel olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | لقد علمت أن هذا أجمل من أن يكون حقيقى |
Benim kız kardeşim, senin de kızın olduğunu biliyordun ama bana söylemedin mi? | Open Subtitles | لقد علمت أن لديّ أخت وأن لديك ابنة ولم تخبرني؟ |
Cheslav'ın tehlikeli olduğunu biliyordun. Yine de onu korudun. | Open Subtitles | لقد علمت أن (تشيزلوف) خطير و مع هذا قمت بحمايته |
Olaffson, haydi ama! Kardeşim olduğunu biliyordun! | Open Subtitles | اولافسون)، هيا، لقد علمت أن لدي أخت) |
Bana söylediği anda o hamileliğin sorunlu olduğunu anlamıştım. | Open Subtitles | لقد علمت أن هناك مشكلة فى الحمل |
- O bunağın puştun teki olduğunu anlamıştım. - Umarım baban iyi bir şey yapmıştır. | Open Subtitles | لقد علمت أن الرجل العجوز كان مخرف لعين - أتمنى أن يبلى والدك بلاء حسنا - |
Baban yüzünden olduğunu anlamıştım. | Open Subtitles | لقد علمت أن الأمر حوله |