O yüzden buradan sensiz gitmeyeceğim. Seni burada terk edip gitmeyeceğim. | Open Subtitles | أنت كل ما لدي، لن أغادر بدونكِ، لن أهجرك، لن أخذلك |
seni öldürmek pahasına da olsa onu almadan buradan gitmeyeceğim. | Open Subtitles | أنا لن أغادر هذا المكان من دونها بل ستفعل |
Hiçbir yere gitmiyorum. Babam gelip beni alacak. | Open Subtitles | لن أغادر المكان ، سوف يحضر أبي ليأخذني من هنا |
Bak, patronunuza söyleyin, oğlum işini geri alana kadar bu binayı terk etmiyorum... | Open Subtitles | أسمع أخبر مديرك أنني لن أغادر هذا المبنى حتى يستعيد ولدي وظيفته |
Olanlar çılgıncaydı ama Bryan haklı. - Ben gitmiyorum. | Open Subtitles | ما حدث كان جنونياً لكن برايان على حق أنا لن أغادر |
Arkanı kollasan iyi edersin, çünkü hak ettiğimi alana kadar şehri terk etmeyeceğim. | Open Subtitles | يستحسن أن تراقبي ظهركِ لأني لن أغادر المدينة حتى احصل على ما استحقه |
Tamam çocuklar. Sabahtan önce ayrılmıyorum, ama kuralları biliyorsunuz: 11'den sonra fahişe yok. | Open Subtitles | لن أغادر قبل الصباح لكنكم تعرفون القواعد ريثما أسافر: |
Buradan elim boş gitmeyeceğim, orası kesin. | Open Subtitles | لن أغادر هذا المكان بعد أن نفرغ، وهذا مؤكد |
Bilmeni isterim, bana anlatana kadar gitmeyeceğim. | Open Subtitles | فقط لطالما أنك كنتَ تعرف، أنا لن أغادر حتى تُخبرني |
Onu görmem gerek ve görene kadar da gitmeyeceğim. | Open Subtitles | يجب أن أراها وأنا لن أغادر المكان حتى أراها |
Onu birinci dereceden cinayetle mahkum edebilesin diye öylece çekip gitmeyeceğim. | Open Subtitles | لن أغادر ببساطة، لكي تتمكن من تشجيعه على القيام بجريمة قتل من الدرجة الأولى |
Hayır, ben kalıyorum. Michele'i beklemem lazım. Onsuz gitmeyeceğim. | Open Subtitles | كلا سأبقى يجب أن أنتظر ميشيل لن أغادر بدونها |
Jean-Pierre Duma, Haitiye dönüp yaptıklarıyla yüzleşmeden, ben Hiçbir yere gitmiyorum. | Open Subtitles | لن أغادر حتى يعود جون بيير دومان إلى هاييتي ويواجه ما ارتكبه |
Sen de öyle ama bunu yapacaksan, beni de yanında götüreceksin çünkü sensiz Hiçbir yere gitmiyorum. | Open Subtitles | ولا أنت ولكن إن كنت مقبل على هذا الأمر ، خذني معك لأنني لن أغادر بدونك |
Köpeklerinden birini labirente yollayıp Frances'imi bana getirene kadar Hiçbir yere gitmiyorum. | Open Subtitles | التاريخ نفسه لن أغادر حتى ترسل أحد كلابك |
Burası ölü deniz kızı gibi kokmadığı sürece burayı terk etmiyorum. | Open Subtitles | هذا لن يحدث، لكنني لن أغادر هذا المكان مالَم تنبعِث منه رائحة حوريّة البحر الميّتة. |
Ben gitmiyorum, yani onları uçurmak istiyorsan benim de kanım senin elinde olacak. | Open Subtitles | لن أغادر إن أردت قتلهما فسيكون دمي على يدك أيضاً |
Bu benim için bir iş teklifinden başka bir şey değil, ve ben bu mekanı o para elimde oluncaya kadar terk etmeyeceğim. | Open Subtitles | أنها مسألة عمل بالنسبة لي وأنا لن أغادر هذا المكان حتى أتلقى هذا ذاك المال في يدي |
Güzel,Şehirden ayrılmıyorum Bir arkadaşımı yolcu ediyorum. | Open Subtitles | حسنا ، هذا كل ما في الأمر، يا صاح، انا لن أغادر المدينة. فقط اسقط صديقة |
-Buradan hiçbir yere gitmem çünkü bu kız tam dişime göre. | Open Subtitles | بلايك أنا لن أغادر الآن لأن هذه الفتاة "كانت مثيرة لرغباتي" |
Adrian'da bana ait olan bir şey var ve onu almadan buradan gitmiyorum. | Open Subtitles | أدريان لديه شيء يخصني و أنا لن أغادر حتى أحصل عليه |
Bana 55.000 dolar borcun var ve alana kadar da bir yere gitmiyorum. | Open Subtitles | ،أنت تدين لي بـ55 ألف وأنا لن أغادر من هنا حتى أحصل عليها |
Bana ilk gerçek konuşmamı verene kadar buradan ayrılmayacağım. | Open Subtitles | لن أغادر حتى تعطيني محادثتي الحقيقه الأولى |