"لهُ" - Traduction Arabe en Turc

    • ona
        
    • onun
        
    • ilgisi
        
    • hiçbir
        
    • onunla
        
    Veterineri çağırmalıydım... ama ona o kadar çok borcumuz var ki. Open Subtitles كان يُستحسن بيّ أستدعاء الطبيـّب البيطريّ لكننا مَدينون لهُ بالكثير.
    Söylemem lazım, eğer Brass'ın yerinde olsaydım ve buradaki eşeklerden birisi benden istemiş olsaydı aynısını yapardım. Ama bunu Rebadow gibi birisine yapmak, bilirsin, torunu ölmek üzere ve ona bir lokma bile vermemesi... Open Subtitles أُريدكَ أن تهمسَ له، اتفقنا؟ لكني أُريدكَ أن تهمسَ لهُ بنعومة كبيرة
    Hala verebiliyorken bu ilaçları ona götürsem iyi olacak. Open Subtitles حسناً، أعتقدُ أني من الأَفضَل أن آخُذَ هذه الأدوية لهُ طالما أستطيعُ ذلك
    Anlaşılıyor ki, onun Takeda klanı için yapacağı birşey yok. Open Subtitles بعد اذنك لَيْسَ لهُ اي شيء ليَعمَلةُ مَع عشيرةِ تاكيدا
    onun mektuplarını alıyorum, kapısını açıyorum peynirini alıyorum. Arkadaş değiliz. Open Subtitles أتلقى بريدهُ, أفتح باب سيارتهُ أشتري لهُ الجبن, لسنا بأصدقاء
    Yardıma ihtiyacım yok, çünkü ona bir zarar vermek istemiyorum. Open Subtitles نعم حسناً، أنا لا أحتاجُ لمُساعدَة لأني لا أُضمرُ لهُ أيَ أذى
    İncil Üniversitesinin ona uygun olduğunu sanmıyorum. Open Subtitles لا أعتقدُ أنَ كليَة الإنجيل هيَ المناسبَة لهُ
    Evet, yemeğini hazırlarken ona özel bir menü çıkartmamız lazım. Open Subtitles نعم. و عِندما كُنا نُحضِّر وجباتِه كانَ علينا أن نُجهزها لهُ بشكلٍ خاص
    Siz geri kalanlara verilmeyen haklar ona tanınıyor muydu? Open Subtitles هَل كانَ يُسمَح لهُ القِيام بأشياء لَم يُسمَح لبَقيتِكُم بِها؟
    Hiç değilse ona okuyacak kitaplar veririm. Open Subtitles على الأقَّل، نُحضرَ لهُ بعض الكُتُب ليقرأها
    Madem kuklası bu kadar önemli neden ona geri vermiyorsun? Open Subtitles إن كانَت الدُمية تعني لهُ الكثير هكذا لماذا لا تُعيديها له؟
    Yemin ederim, Mark ona aşık. Bn. Eubanks, insafsız olmak istemiyorum ama sizin kendinize saygınız yok mu? Open Subtitles السّيدة ابنكس، أَنْ لا يَكُونَ قاسية، لكن هَلْ أنت لَيْسَ لهُ إحساسُ النفسِ؟
    Belki de hepiniz gelip, ona son yolculuğunda şans dilerseniz iyi olacak. Open Subtitles ربما من الأفضل أن تأتوا جميعًا وتتمنّوا لهُ حسن المُنقلب
    Ve ayrıca siz de ona, bugüne kadar gerçekleştirdiği tüm soygunlar için koşullu bir af garanti ettiniz. Open Subtitles وضمنتَ لهُ عفو مشروط وعفو كامل عن كل السرقات التي ارتكبها
    ona bakma sen. Sadece askeri anlaşma konusunda biraz endişeli. Open Subtitles لا تُلقي لهُ بالاً ، إنه مشغول حول العقد العكسري فحسب
    Şimdilik onun için yapabileceğiniz en iyi şey, ona ağrı kesicileri vermeye devam etmek, Open Subtitles أفضل شيء بوسعكِ القيام بهِ لهُ الآن , أن تستمرّي في منحهِ المسكّنات
    ona istediği zaman bedava ders vermeye başlayacağımı iletir misin? Open Subtitles ـ ممكن أن تقولي لهُ بالنيابة عني بأني جاهز عندما يكون هو جاهز لتقديم درس مجاني له
    Orası onun için önemli bir yerdi, biliyorsun değil mi? Open Subtitles نعم المكان كانّ مُهماً بالنسبةِ لهُ ، اتعلم ذلِكَ ؟
    Tüm verileri taradım, hem polis hem sivil verileri 5 yıldan daha fazlasına kadar uzanan hiçbir yerde onun kaydı yok. Open Subtitles لقد فتّشتُ كل قاعدة بيانات، الشرطيّة و المدنيّة وليس هناك، سجلّ لهُ في أيّ مكان يعود إلى أكثر من خمس سنوات.
    Ben de onun için bunu fotoğraflamaya karar verdim ve bu da yarattığım şey. TED قرّرتُ إذاً أنْ أصوّرَ الخنفسة لهُ وهذهِ هيَ الصّورةُ التي التقطتها.
    Bunun şansla ilgisi yok. Tanrı yanımdaydı. Open Subtitles الحظُّ لا دخل لهُ بِالأمر لديّ الله بِجانبي
    sosyal statü ve daha önemlisi yaşın, hiçbir öneminin olmadığı kardeşlikten. Open Subtitles حيث الحاله الإجتماعيه والأكثر أهميَّةً، العُمر، .لَيْسَ لهُ صلة مطلقاً نعم؟
    Tesadüfen, amirimiz 70'li yılların sonlarına doğru Tahran'da onunla temas kurmuş. Open Subtitles بالصدفه المدير كان لهُ تعاملات معه فى طهران فى آخر السبعينات

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus