"ليست هناك" - Traduction Arabe en Turc

    • orada değil
        
    • yoktu
        
    • falan yok
        
    • Orada yok
        
    • olmaz
        
    • orada olmadığını
        
    • orada değildi
        
    • orada değilse
        
    • bir şey yok
        
    • burada değil
        
    • orada değiller
        
    • orada değildir
        
    • yoktur
        
    • mümkün değil
        
    Bomba orada değil çünkü bir rokete filan sahip olmaları gerekirdi. Open Subtitles لا,لا.القنبلة ليست هناك لأنهم يجب أن يكون لديهم صاروخ وذلك اللعين
    Hepsi Emily'e uyuyor ama kendisi orada değil. Open Subtitles إنها تطابق أسلوب القتل, و لكنها ليست هناك.
    Ancak orada değil. Hiçbir yerde değil. Open Subtitles عدا أنّها ليست هناك تماما إنّها ليست في أي مكان
    Mesaj falan yoktu. Neden bahsettiğini bilmiyorum. Open Subtitles . ليست هناك أية رسائل لا أعرف عن ماذا تتحدث
    Hayır, burada makarna falan yok. Open Subtitles هيي، هل وجدت أية مكرونة بشقة ضحيتنا ؟ لا، ليست هناك مكرونة بهذا المكان لا توجد على الإطلاق
    Nerede o? - Bu sana anlatmaya çalıştığım şey, evlat. Orada yok. Open Subtitles - ذلك ما أحاول اخبارك به, أيها الصبى - انها ليست هناك.
    orada değil seni aptal. Sana orada olmadığını söyledim. Open Subtitles انها ليست هنا ياحمقاء اخبرتك انها ليست هناك
    - Yatak odasındaki dolap kilitli. - orada değil. Open Subtitles هناك خزانة مغلقة فى غرفة النوم ليست هناك .
    Göremiyorsun çünkü orada değil. Open Subtitles أنت لا تريها لأنها ليست هناك ...إذن فهذا يعنى
    - Tam şuraya. orada değil işte! Open Subtitles هناك قبل دقائق حسناً، إنها ليست هناك
    Cevaplar orada değil bayan Wintall. Open Subtitles الاجابة ليست هناك يا انسة ونتل
    orada değil. Open Subtitles انها ليست هناك، انها ليست هناك
    - Hastaneyi arıyorsan orada değil. Open Subtitles إن كنت تتصل بالمستشفى فهي ليست هناك.
    - Bunun olacağını bilmene imkan yoktu. Open Subtitles ليست هناك طريقة للتنبؤ ما كان على وشك أن يحدث
    O vadide göl falan yok, sadece kum var. Open Subtitles ليست هناك بحيرة بذلك الوادي، لا شيء سوى الرمال.
    - Orada yok, orada hiç kimse yok. Open Subtitles انها ليست هناك, لا يوجد شئ هناك.
    Eğer, yasadışı olmak istiyorsan, hiçbir kural olmamalı. Kuralsızlığın kuralı olmaz. Open Subtitles إذا كنت تريد أن تكون خارج عن القانون ، ليست هناك أية قواعد
    Nerede olduğunu düşünüyorsanız nerede buluşmayı planlıyorsanız orada olmadığını bilin. Open Subtitles أيا كان ما تعتقدونه عنها و أيا كان ما تخططونه لمقابلتها فإنها ليست هناك
    Az önce Freddie Steinmark'ın odasına gittim ve orada değildi. Open Subtitles أنا فقط ذهبت إلى غرفة فريدي Steinmark، وانه ليست هناك.
    Tamamen değil. Eğer gemiler orada değilse, biz onun blöfünü görmüş oluruz... ve baştan beri haklı olduğunu bize söyleyebilirsin. Open Subtitles ليس تماماً , إذا كانت السفن ليست هناك فسيكون اتصاله خادعاً
    bir şey yok. Sorun yok, oyun oynuyoruz yalnızca. Open Subtitles لا شئ ، ليست هناك متاعب إننا نلعب لعبة فقط
    Cipin anahtarını arıyorsanız, burada değil. Open Subtitles إن كنت تبحث عن مفاتيح الجيب فهي ليست هناك
    Dosyalar sansürlenmiş, orada değiller. Open Subtitles لقد تمّ تنقيح الملفات، إنّها ليست هناك.
    Yarış arabalı kalem kutusunda olduğunu sanırsın ama orada değildir. Open Subtitles تسمع أنها قد تكون في حافظة أقلامك الرصاص، ولكنها ليست هناك
    Bu sisteme doğrudan yerleştirilmiştir ve harici bir talimata gerek yoktur. TED إنها مضمنة مباشرة؛ ليست هناك تعليمات خارجية.
    Sık sık duvara tosladığımı biliyorum ki bu duygunun tarifi mümkün değil, ama babam çıkmaz yol diye bir şeyin olmadığını iddia eder. TED أعلم أنني أصطدم بجدران يصعب تسلقها تماما، لكن أبي أصر أنه ليست هناك طريق مسدودة.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus