Beni hiç bu şekilde bir akşam yemeğine götürmedin James. | Open Subtitles | لم تأخذنى إلى العشاء أبدا تبدو مثل هذا ، جيمس |
öyle sanıyorum ki kız kardeşinizin kendisini bu şekilde sergilemesini istemezdiniz. | Open Subtitles | أنامتأكدة أنك لاتتمنى أبداْ أن تكون أختك فى مثل هذا الموقف |
Annemin de öyle bir gömleği var. Daha önce hiç bir adamda görmedim. | Open Subtitles | أمي لديها واحد مثل هذا أنا لم أر على أي رجل من قبل |
Yakalayacağımız Büyük Patlama olsaydı eğer, bunun gibi ses çıkarırdı. | TED | إذا كنا لنسجل صوت الإنفجار العظيم، فسيكون شيئا مثل هذا. |
Erkekler ideal savaşçıyı gösterdiler, ardından kadınlar bu tür şiddetin etkilerini gösterdiler. | TED | إذا أظهر الرجال مفهوم المقاتل، فإن النساء أظهرن تأثيرات مثل هذا العنف. |
Bunları sadece yatarken mi giyiyorlar... yoksa bütün gün Böyle mi takılıyorlar? | Open Subtitles | هل هذا ما يرتدونه ليذهبون للنوم؟ أو يتصرفون مثل هذا طوال الوقت؟ |
Bence ikimizin bu şekilde halka açık yerlerde görülmemiz akıllıca değil. | Open Subtitles | أتعرف,لا يبدو أنه من الذكاء أن نلتقى بمكان عام مثل هذا. |
bu şekilde nasıl inançlı olunabilir? | TED | كيف يمكن للمرء أن يمارس مثل هذا الإيمان؟ |
Benim için en etkili yay bu şekilde olurdu. | TED | القوس الأكثر فعالية بالنسبة لي هو مثل هذا. |
Artık oğlum değil benim. öyle bir canavar oğlum olamaz. | Open Subtitles | إنه ليس ابني، فلا يمكن أن أنجب مثل هذا الوحش |
Biliyor musun, öyle olağanüstü bir yerin kapanması gerçekten yazık. | Open Subtitles | أتعلمين، إنه من المؤسف أن يهدموا معلم رئيسي مثل هذا |
Ve ortağım Ross ile birlikte, bunun gibi 70 araştırma yaptım. | TED | وقد قمت بأكثر من 70 تحقيق مثل هذا مع شريكي روس. |
Belki yeterince güzel değilim veya bunun gibi aptalca bir şey. | Open Subtitles | ربما لم أكن جميلة بما يكفي أو سبب غبي مثل هذا |
bu tür güzelleştirme aktiviteleri hoş olmayabilir, ancak çok ihtiyaç duyulur. | TED | مثل هذا الافعال من التجميل قد لا تكون جميلة لكنها مطلوبة |
Bunları sadece yatarken mi giyiyorlar... yoksa bütün gün Böyle mi takılıyorlar? | Open Subtitles | هل هذا ما يرتدونه ليذهبون للنوم؟ أو يتصرفون مثل هذا طوال الوقت؟ |
Hiç Böylesine büyük bir sevgi görmemiştim. Nereye gitsen peşinden gelir. | Open Subtitles | لم أرى مثل هذا من قبل انه يتبعك فى كل مكان |
böyle bir kumsal tam anlamıyla milyonlarca km devam ederdi. | TED | مثل هذا الشاطئ قد يستمر حرفياً لمئات الملايين من الأميال. |
Elinde Onun gibi parlak birşey var,... ve sen onu boşa harcıyorsun. | Open Subtitles | إن لديك شيئاً عبقرياً بالفعل مثل هذا و أنت تضيعه و حسب |
Tabi ya, ben de böyle bir şey boyayabilirim zaten. | Open Subtitles | أوه، متأكّد، مثل أنا يُمْكِنُ أَنْ أَصْبغَ شيء مثل هذا. |
Aşırı sıcaklık dışında, değil mi? böylesini daha önce hiç görmedim. | Open Subtitles | ما عدا الحرارة المرتفعة, لم أشهد شيئاً من قبل مثل هذا. |
İstersen yan tarafta buna benzer... boş bir büro daha var. | Open Subtitles | حسنا هناك واحد مثل هذا عند الباب التالي ان كنت مهتما |
İki ay içerisinde coconut ağacı gibi kadar yükselir. Ve 3 yıl sonra hasat edilebilir, bu gibi binaları inşa etmek için. | TED | وتنمو لتصبح بعلو شجرة جوز الهند خلال شهرين. ويمكن حصدها بعد ثلاث سنوات لتشييد مباني مثل هذا. |
Ben bu kadar büyük bir adamın yok olduğuna inanmakta zorluk çekiyorum. | Open Subtitles | أنا ممانع لإعتقاد ذلك سوء الحظ أنهى حقا مثل هذا الرجل العظيم. |