| Neyse, baban bu tarz posterler asmana izin verdiği için şanslısın. | Open Subtitles | عموماً ، أنت محظوظ لأن أباك يسمح لك بتعليق ملصقات كهذه |
| Beynin pişmediği için şanslısın. | Open Subtitles | يقول الدكتور بأنك محظوظ لأن أدمغتك لم تغل |
| Yargıç bu yaptığından dolayı seni içeri tıkmadığı için şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظ لأن القاضي تركك تذهب بتعهد فقط |
| CP: Şanslısın çünkü bu şu anda onlara canlı olarak gösterilmiyor. | TED | كريستوفر: أنت محظوظ لأن ذلك لم يتم بثه إليهم مباشرة الآن. |
| Bir şeylere ilgisi olan bir kızınız olduğu için şanslısınız. | Open Subtitles | أنت محظوظ لأن يكون لديك ابنة تهتم بالاشياء |
| Böyle güzel bir kızın olduğu için çok Şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظ لأن لديك مثل هذه الطفلة الجميلة |
| O halde öldürdüğün adam o kadar da değerli olmadığı için şanslısın. | Open Subtitles | إذاً أنت محظوظ لأن الرجل المقتول لم يكن ذات قيمة عالية |
| Kaptan şu an burada olmadığı ve senin aşağılamana karşılık veremediği için şanslısın! | Open Subtitles | أنت محظوظ لأن ذلك القبطان ليس موجودا الآن ليرد على إهانتك |
| İş arkadaşım lanet bir melek ve oğlunun yolu onunla kesiştiği için şanslısın. | Open Subtitles | زميلتى هى ملاك لعين وانت محظوظ لأن ابنك التقى مساره معها |
| Annenle baban hâlâ birlikte oldukları için şanslısın. | Open Subtitles | أعتقد أنك محظوظ لأن والديك لا يزالان معاً |
| Bu senin ilk sabıkan olduğu için şanslısın, Peter. | Open Subtitles | أنت محظوظ لأن هذه مخالفتك الأولى |
| Clementine olduğu için şanslısın, adamım. | Open Subtitles | أنت محظوظ لأن لديك كلمنتين يا صاح |
| Clementine olduğu için şanslısın, Joel. | Open Subtitles | أنت محظوظ لأن لديك كلمنتين يا صاح |
| İyi, sadece 12 yaşında olduğun için şanslısın. | Open Subtitles | -أنت محظوظ لأن عمرك 12 عاماً فقط . -ما زال هذا قاسياً . |
| İyi bir baban olduğu için şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظ لأن لديك أب رائع |
| Kardeşim seni uyuşturduğu için şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظ لأن أخي قد خدّرك |
| O enerji darbesi oraya geldiği için şanslısınız. | Open Subtitles | أنت محظوظ لأن تلك الإنفجارات أصابت فى هذا المكان. |
| BÖyle cesur bir kardeşiniz olduğu için şanslısınız, Mr Austen. | Open Subtitles | أنت محظوظ لأن لديك أختاً متفانية سيد أوستن |
| Bu kadar güzel bir kızın olduğu için çok Şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظ لأن لديك مثل هذه الطفلة الجميلة |
| Buna değmez. Kocam bu tezgahın üstünden atlayıp dişlerini yere dökmediği için çok Şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظ لأن زوجى لم يقفز فوق الخزينه وكسر أسنانك |