"مرسوم" - Traduction Arabe en Turc

• resmi
• ferman
• fermanı
• kararname
• yasa
• yasası
• boyanmış
• Kararnamesi
• Kanununa
• çizilmiş

Yatağın üstünde çiçekli bir yorgan var. Üstünde kız resmi olan bir örtü.
هناك ريش ورديّ على السّرير و بساط حائط مرسوم فيه بنت

- ferman uygulanmalıdır ve kayıtlara işlenmelidir
يجب اصدار مرسوم ملكى ويرسل الى كل البلاد

Bir çıkış yolu bulmalıyım, yoksa fermanı imzalamak zorunda kalacağım.
أنا بحاجة إلى وسيلة للخروج، أو سوف أضطر للتوقيع مرسوم في القانون

Bu kararname senin her türlü belgeyi imzalamak zorunda olmamanı garanti altına alıyor.
انه مرسوم لتأكيد انه ليس من المفترض ان توقع علي جميع الوثائق الصغيرة

İç savaştan sonra erkeklerin çoğunun dönmemesi ve kadınların sıkıntıdan tütün çiğnemelerinden dolayı burada bir yasa çıkardık.
لقد صدر مرسوم بعد الحرب الأهلية بأعتبار أن الكثير من أولادنا لم يعودوا من الحرب والنساء أصبحن يلتهمن الآعشاب

Vampir Hakları yasası yürürlüğe konmak için yeterli oy çoğunluğunu sağlayamadı.
بات الأمر جلياً أن مرسوم تعديل حقوق المصاصين لن يتحصل على الأغلبية المطلوبة ليصبح قانون

Ama farklı görünüyor. Ölü bir kaltak gibi beyaza boyanmış.
لكنة بدا مختلفا كان مرسوم على وجهه مثل الموتى الزناة

Illuminati üyeleri, yerel yönetimde ve üniversitelerde önemli makamlar elde etmeye başladığında Bavaria Dükü Karl Theodor tarafından verilen 1784 Kararnamesi
وبمجرد أن بدأ أعضاء المتنورين بتقلّد مناصب مهمة في الحكومات المحلية والجامعات، حظر مرسوم دوق بافاريا كارل تيودور لعام 1784 جميع المجتمعات السرية.

Cesurca savaştı ve kendi fonlarıyla İnsancıl Kesim Kanununa karşı koydu ve yüz damgalamayı yasal tutmayı başardı.
‫مستخدماً تمويلاته الخاصة ‫ضد مرسوم الذبح الرحيم ‫وتمكن من إبقاء وسم الوجه بالنار ‫أمراً مشروعاً

Eh, iyi çizilmiş. Ve ben köpek kakası tahmin ediyorum?
حسناً براز ولكنه مرسوم بشكل جيد وأظن إنه براز داكن

Arkasında bir kadın resmi olan siyah bir minibüsleri var.
إنهم في سيارة فان سوداء مرسوم على خلفيته إمرأة

Gemiye binmek istiyorsanız, Washington FBI'dan resmi izin belgesi gerekiyor.
نحن بحاجة الى مرسوم رسمي من مكتب الـ إف بي آي

Şimdi de üzerinde panda resmi olan bir tek atma kadehi almadığıma mutlu oldum yoksa benim bir tür panda adam olduğumu düşünebilirdin.
إنّي الآن سعيد لعدم شرائي لكِ كوبًا زجاجيًّا صغيرًا مرسوم عليه دبّ باندا ''لأنّكِ كنتِ لترتابي بأنّي ''رجل الباندا

Kimse senden ferman vermeni istemedi ama sen, Hanlar'ın Hanı'nın tahtı önünde ferman veriyorsun.
لا أحد يطلب منك إصدار مرسوم ورغم ذلك ها أنت تفعل هنا أمام عرش خان الخانات؟

Bu kutsal amacı oğlum krala açıklayacak olursam bir ferman imzalayıp değerli bulduğunuz müminleri silahlandıracağına şüphem yok.
لو فسرت لابني غرضهم المقدس، ابني الملك لا شك سيقوم بتوقيع مرسوم بتسليح المؤمنين الذين تجدهم يستحقون

Bir İmparatorluk fermanı var.
هناك مرسوم إمبراطوري

Farkındayım. İmparatorluk fermanı olmaksızın izinsiz girenler ölümle cezalandırılıyor.
أعلم, بدون مرسوم ملكي

Ve onur konuğum da bana lanet 20 yıl daha beklemeden bazı şeyleri gerçekten değiştirmemi sağlayacak gücü veren kararname.
وضيف الشرف هو مرسوم يسمح لي سلطة إعداد شيء فعلي دون الانتظار لـ 20 عاامً

Bir kararname açıklanmıştı gazetecilerin Leopoldville'den ayrılmalarına izin verilmiyordu.
وصدر مرسوم يمنع الصحفيين من مغادرة ليوبولدفيل

Enerji ve endüstri komitesinin temiz hava yasa tasarısının görüşüleceği bu oturumu başlamıştır.
إجتماع لجنة الطاقة والصناعة هذا لتناول موضوع إعادة تفويض مرسوم تنقية الهواء سيبدأ الآن

Delaware Nehir Havzası yasası dediğimiz tasarıyı yürütüyoruz ve sanırım Peter'ın bölgesinde 3 yıl içinde
سنتقدم بقانون يدعى مرسوم الحوض المائي لنهر ديلاوار وأظن أنه سيؤمن لنا قرابة 5 آلاف وظيفة

Biri sadece üstüne kırmızı boyanmış bir şeker paketiydi.
أحد المستشعرات كان طبق حلوى مرسوم عليه ضوء أحمر

Başkanlık Kararnamesi uyarınca, Başkan Marc Jary'nin ölümüyle sonuçlanan koşulların belirlenmesine yönelik detaylı bir rapor hazırlamak üzere bir araştırma komisyonu kurulmuştur.
بموجب مرسوم رئاسي لجنة تحقيقات تم تكليفها لعمل تقرير تفصيلي (عن الظروف التي أدت الى وفاة الرئيس (مارك جاري

California Taşıt Kanununa göre...
بناء على مرسوم سيارات " كاليفورنيا " ..

Yaşlı ile genç arasında çizilmiş net bir hat yok. Sonuçta herkes yaşlanıp gidiyor.
لايوجد خط مرسوم على الرمل بين العجوز والشاب، بعد كل الذي وصلت إليه الأمور.