"مصلحة" - Traduction Arabe en Turc

    • adına
        
    • çıkarları
        
    • iyisi
        
    • iyilik
        
    • Dairesi
        
    • iyiliğini
        
    • İdaresi
        
    • çıkar
        
    • çıkarına
        
    • ilgili
        
    • yararı
        
    • IRS
        
    • ilgim
        
    • çıkarı
        
    • çıkarlarına
        
    Dünya adına sahiden samimi düşünceleriniz varsa benimle buluşursunuz ve bir uzlaşmaya varırız. Open Subtitles إذا كنت تحملين حقا مصلحة الأرض في قلبك فسوف تقابليني وسنتوصل الى تسوية
    -Kanunen bu kapitalizm muhafızlarının müşterilerinin çıkarları için çalışmalarına bile gerek yok. Open Subtitles قانونيا، هؤلاء المدافعون على الرأسمالية ليسوا مضطرين للعمل على تحقيق مصلحة زبائنهم.
    Bunun hakkında düşüneceğim ve en iyisi hangisiyse ona karar vereceğim. Open Subtitles سأفكر في هذا الأمر. وأقرر في ضوء ما أرى من مصلحة.
    Doğrusu, biliyorum dersem yalan söylemiş olurum, ama söyleyeceklerim size iyilik olabilir. Open Subtitles الحقيقة تكون, سأكذب إذا قلت أني عرفت ذلك بإخباركم هذا سيؤدي إلى أي مصلحة
    Eğer vergi Dairesi bunu izliyorsa , Open Subtitles إذا كان أحد من مصلحة الضرائب يشاهد هذا البث
    Ve bence eğer müvekkilinizin iyiliğini istiyorsanız teklifimi kabul edersiniz. Open Subtitles وفي رأيي، إذا كنت تود أن تفعل شيئا في مصلحة موكلك فيجب أن تقبله
    Devlet patentimi çaldı ben de Millî Gelirler İdaresi'nden bir milyon dolar çaldım. Open Subtitles حسناً، الحكومة قد سرقت براءة إختراعي، لذا سرقتُ مليون دولار من مصلحة الضرائب،
    Oh, ve dip not, kişisel çıkar olmayacak. Open Subtitles أوه، وملاحظة مُرفقة: لن يكون هناك مصلحة شخصية
    Şirketlerinin çıkarına aykırı davranıyorlar. TED و هم يتصرفون بما لا يصب في مصلحة شركتهم.
    İşletmeler de aileden yana ilkeler benimsiyorlar, yalnızca doğru şey olduğu için değil, çalışanları adına daha iyi olduğu için. TED وتتخذُ الشركات على نحو متزايد سياسيات داعمة للأسرة، ليس لأن ذلك ما يجب فعله فقط بل لأن ذلك يصب في مصلحة عمالها.
    İşçiler adına doğum gününüzü kutlarım, efendim. Open Subtitles من أحل مصلحة العمال سيدي أتمنى لك عيد ميلاد سعيد
    Biz, şimdilik, halkı bilgilendirmenin ülkenin çıkarları için iyi olmayacağını düşünüyoruz. Open Subtitles في الوقت الحالي نعتقد أن إبلاغ الشعب لن يكون في مصلحة البلاد.
    Herkesin çıkarları için el ele tutuşup karşıya geçelim mi? Open Subtitles لذا للآن، سيكون في مصلحة الجميع أن تتشابك أيدينا لنعبر الشارع معاً، حسناً ؟
    Komite spor dünyası için en iyisi neyse onu yapabilir. Open Subtitles لجنة الحكام لها الحق في تغيير أي شيء تشعر بأنه في مصلحة الرياضة
    Oswald, güzelim, bize bir iyilik yaptın. Open Subtitles أوزوالد ، جمال بلادي ، وكنت قد من عمله للتو لنا مصلحة كبيرة.
    -Ulusal Vergi Dairesi büyük paralar söz konusu olduğu için hava yollarının peşinde. Open Subtitles مصلحة الضرائب تلاحق مجلس الطيران المحلى. ليست صدفه
    Ve ülkemizin iyiliğini kendimizinkinin önüne koymalıyız. Open Subtitles ولابد أن نستمر في وضع مصلحة البلد قبل مصلحتنا
    Richard, milli gelirler idaresi oğlumla benim resmimi nasıl buluyor? Open Subtitles كيف حصلت مصلحة الدخل على تلك الصورة لنا أنا وابني؟
    Stanley Usher kızınızın hayatta olduğunu söylerek çıkar sağlıyor. Open Subtitles هذا يثبت ذلك ستانلي آشر لديه مصلحة في اخبارك
    Bunların hangisi ulusun çıkarına değil? Open Subtitles كيف لا يكون اياً من هذا في مصلحة البلاد؟
    IRS'le ilgili bu dönemi bitirirken yapmak istediğim son bir şey var. Open Subtitles قبل اغلاق ملفْ مصلحة الضرائب نهائياً هُناك شىء أود حقّاً أن أفعله.
    Bunun herkese yararı var. Müşterilerimiz dikkatleri üzerlerine çekmek istemiyorlar. Open Subtitles و هذا فى مصلحتنا و مصلحة عملائنا الذين لا يرغبوا فى جذب الانتباه
    Bu yasal. IRS'e sorun. Onlar da aynı şeyi söyleyecekler. Open Subtitles انه قانونى اسئل مصلحة الضرائب و سيخبرونك بنفس ما قلته
    İlgim olmayan bir cinayet soruşturmasına karışmaya niyetim yok. Open Subtitles لا مصلحة لي بأن أكون وسط تحقيق في جريمة قتل لا تتعلق بي
    Bu işten çıkarı olan birisi Suikastçılar Birliği'yle boy ölçüşmemi istiyor. Open Subtitles حسنا، شخص ما مع مصلحة في تأليب لي ضد جامعة القتلة.
    Gerçek anlamda karşılıklı bağımlılık da söz konusu. Bireysel kuşlar, topluluğun çıkarlarının kendi çıkarlarına olduğunu bir şekilde biliyorlar. TED و هناك معنى حقيقي للإعتماد المتبادل, حيث تفهم بعض الطيور بطريقة ما أن مصلحتها في مصلحة الجماعة.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus