"مقدس" - Traduction Arabe en Turc

    • kutsal
        
    • kutsaldır
        
    • İncil
        
    • mukaddes
        
    • kutsanmış
        
    • aziz
        
    • Tanrı
        
    • ilahi
        
    • şeytani
        
    • din
        
    • kutsallığı
        
    Porsuk ağacının kutsal olduğunu ilk düşünen, rahip sınıfı üyeleriydi. Open Subtitles لقد كان كاهنا أول من فكر في الصنوبر كنبات مقدس
    İtalya'dan kutsal bir kalıntıyla hamile kalmış olarak geldiğini biliyorum. Open Subtitles أعلم أنكِ قدمت من إيطاليا حاملا بمقدمة قضيب مقدس بماذا؟
    Bu Atalarımızın, İlk Düzen Büyücülerine verdiği kutsal bir sözdü. Open Subtitles لقد كان قسم مقدس للاسلافنا اقسموه الي سحرة المرتبه الاولي.
    Ne olursa olsun yemin kutsaldır. O söz babama verilmişti. Open Subtitles ومع ذلك فهو مقدس - وهذا العهد كان لوالدي -
    Delphi birçok Yunan efsanesinde kilit rol oynayan kutsal bir tapınaktır. Open Subtitles انه معبد مقدس لعب دور أساسى فى العديد من الأساطير اليونانية
    Jedi'lar için gittiğimiz yerden daha kutsal bir yer yok. Open Subtitles الى اين نحن ذاهبون , لا يوجد مكان مقدس للجاداي
    Çünkü bir amacımız olduğunu sonunda anladım gerçekleştirilmesi gereken kutsal bir amaç. Open Subtitles لأنني عرفت في الأخير أنه لدينا هدف هدف مقدس يجب أن نكمله
    Şabat günü kutsal gündür. Bu yüzden hiçbir şey yapmaz. Open Subtitles فلا تستطيع أن تفعل شيئاً يوم السبت لأنه يوم مقدس
    İnsanın çocukluğunu kardeşleriyle yaşaması kutsal 'Bhagwad Gita' ya da 'Ramayana' gibidir. Open Subtitles قضاء طفولة المرء مع الأشقاء شيء مقدس كسرد الباغواد غيتا أو الرامايانا
    Bizim en kutsal sembolümüz nasıl bir gök insanının eline geçebilir? Open Subtitles كيف لشخص من قوم السماء الحصول على أكثر رمز مقدس لنا؟
    O kutsal bir taştır ve insanlar bir araya gelip etrafında daire olup toplandıklarında, birbirlerine güvenebilirler ve tek olurlar. TED هو حجر مقدس و عندما يدور الناس حول القيم سوياً يتحدون، و تزداد ثقتهم ببعض و يصبحون واحد.
    Şaman ve onun kabilesi için burası kutsal bir alan. TED بالنسبة للشامان ومجتمعه، فإنها مكان مقدس.
    Naçizane ben gibi biraz daha yaşlı olduğunuzda ölümün de tıpkı doğum gibi kutsal olduğunu fark ediyorsunuz. TED عندما ستكونون أكبر سنًا قليلًا، مثل ذاتي الشخصية الصغيرة، تدركُون بأن الموت هو مقدس كالميلاد.
    ve bir keresinde, California'da bir otobanın kenarına kustuğunu ve hayranlarının iki saat içinde kustuğu yeri kutsal bir alana çevirdiğini de öğrendim. TED عملت أنه أحد المرات، تقيأ على جانب الطريق في كاليفورنيا وفي غصون ساعتين، حولت المعجبات مكان القيء إلى ضريح مقدس.
    İhtiyacım olan kıyafetler verildi ve ne olmam gerektiği söylendi. bu çok değerli ve kutsal görünümlü urba anlaşılarak verildi. bu mukaddes ve önemli bir şeydi. TED لقد أٌعطيت الملابس التي أحتاج ان البسها. وقيل لي ما احتاج ان اكون. أُعطيت ذلك الثوب الغالي المقدس الشكل لإرتدائه. للتفاهم انه شيء مقدس أو مهم.
    Asker dediğin böyle yapar. Ara sıra içmek, kutsal bir görev sayılır. Open Subtitles انها طبيعة الجندي انه تقريبا واجب مقدس أحيانا
    Hiçbirşey, ben 40 kutsal babunlardan daha güçlüyüm. Open Subtitles لا شئ ، اٍننى بصحة جيدة مثل 40 رباح مقدس
    Erkekle kadının aşkı da kutsaldır. Büyük bir sevme kapasiten var. Open Subtitles الحب بين الرجل و المرأة مقدس و أنت لديك قدرة عظيمة على الحب.
    Bilge adam şöyle der, "Affetmek kutsaldır... fakat geç kalan pizzaya tam para ödeme." Open Subtitles قال رجل حكيم التسامح شيء مقدس ولكن لا تدفع سعر البيتزا كاملاً إذا تأخرت
    Rönesans öncesi evet, ama bir İncil olabilmesi için çok küçük. Open Subtitles من قبل عصر النهضة، نعم ولكنه صغير جداً ليكون كتاب مقدس
    Bugün buraya bu iki harika kişiyi biraraya getirmek için toplandık... kutsanmış bir birliktelik ve vesaire, vesaire, vesaire ve zırvalık. Open Subtitles نحن نتجمّع هنا اليوم للإنضمام إلى هؤلاء الشخصيــــن الرائعين في أجتمــاع مبارك و مقــدس مقدس. مقدس.
    Bir aziz olduğunu söylemiyorum, ama bir kadını tecavüzden kurtarmıştı. Open Subtitles لا أقول بأنه مقدس ولكنه قام بإنقاذ امرأة من الإغتصاب
    Tanrı'nınevindebu cemaatinönünde bu adam ve bu kadını kutsal evlilik bağıyla bağlamak üzere toplandık. Open Subtitles إننا مجتمعون هنا اليوم أمام الله وفي هذه الكنيسة لكي نجمع هذا الرجل وهذه المرأة في رباط مقدس
    Benzer ruhlar birbirini çekiyor, ilahi takdir. Open Subtitles حركه الاشياء المتماثلة تتجاذب حركة مجهزه بشكل مقدس
    kutsal her şeye karşılık şeytani bir şey vardır. Open Subtitles و من أجل كل شئ مقدس هناك شئ ما غير مقدس..
    Birçok din ve mitolojik gelenekte, yetişkinlik çağına gelip kaderlerini gerçekleştirmek için korunma amaçlı saklanan kutsal ve ilahi çocuklar hakkında hikâyeler vardır. Open Subtitles العديد من الديانات و الأساطير تحكي عن إخفاء طفل مقدس لحمايته حتى يبلغ الرشد
    Tanrının şahitliğinde bu gün burada bir araya geldik bu birleşmenin anısına bu adam ve kadını evliliğin kutsallığı ile birleştiriyoruz. Open Subtitles اليوم نحن مجتمعون لنربط هذا الرجل بهذه المرأه برباط مقدس

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus