| Suçlarımı yarın anlatacağım. Ama bugünlük yoruldum. | Open Subtitles | سأخبرك بكل جرائمي في الغد ولكني منهك للغاية اليوم |
| Ben bile düşünmekten yoruldum. Ben de biraz yoruldum. | Open Subtitles | . أنا منهك فقط للتفكير فى هذا الموضوع . هذا نوع من التعب |
| Her gece zombi gibi orada burada dolaştığından vücudun yorgun düştüğü içindir. | Open Subtitles | ربما لأنك كنت تتجول في الأنحاء كالزومبي كل ليلة و جسدك منهك |
| Her günün sonunda, bitkin ve acı içinde zirveye ulaşır ve ittiği kayanın tepeden aşağıya yuvarlanışını çaresizce izler. | Open Subtitles | في نهايه كل يوم, يصل إلى قمة الجبل منهك القوى ويصبح يائساً وهو يرى هذه الصخرة تتدرحج إلى أسفل |
| Belki de öyle, fakat mükemmelliği aramak çok stresli demek spor yapmak çok yorucu demekle aynı şey. | TED | حسنًا، ربما، ولكن القول بأن السعي لبلوغ الكمال أمر مرهق كالقول بأن ممارسة الرياضة أمر منهك للغاية. |
| Tükendim, ben... benim sana tükenmiş olmayı anlatmama gerek yok. | Open Subtitles | انا منهك ، انا ليس من الضروري ان اخبرك بكوني منهك |
| Çok yoruldum. Bugün çok uzun yürüdüm. | Open Subtitles | أنا منهك, لقد مشيت كثيراً اليوم |
| Oh, Tanrım. Oh, Tanrım. yoruldum. | Open Subtitles | -ياألهى , أنا متعب أنا منهك , أنا منهك جدا ً |
| yoruldum, Chris. İhtiyacın olan herşey burada. | Open Subtitles | أنا منهك يا كرس كل ما نحتاجه هنا |
| Biliyorum çünkü yorgun düşüyorum. | Open Subtitles | أنا أعلم أنني أحتضر, لأنني بدأت أصبح منهك |
| O yorgun ve yaşlı bir adam. Ben olmadan bu şehri asla kontrol edemez. | Open Subtitles | انه عجوز منهك لا يمكنه ادارة هذه المدينة من دوني |
| O yorgun ve yaşlı bir adam. Ben olmadan bu şehri asla kontrol edemez. | Open Subtitles | انه عجوز منهك لا يمكنه ادارة هذه المدينة من دوني |
| Bunlar sogulayıcınız içeri girmeden önce bitkin düşüp konuşmaya hazır hale gelmeniz içindir. | Open Subtitles | للتأكد من جعلك منهك و ضعيف قبل أن يخطو المحقق خطوة داخل المكتب |
| bitkin düşeceksin. Açık büfe yemekler, ucuz şampanya. | Open Subtitles | ستكون منهك وممتلئ بالطعام والشمبانيا الرخيصة.. |
| Duymak bile yorucu. biliyorum. | Open Subtitles | إنه منهك فقط السماع بهذا الشأن نعم، أعرف، أعرف، لكن |
| Tüm bu konferanslar, seyahatler yorucu işler. | Open Subtitles | كل هذه المؤتمرات كل هذه الرحلات هذا عملٌ منهك |
| Tükendim burada durmaktan, dışkım hakkında konuşmaktan, ne sıklıkla işediğimden bahsetmekten. | Open Subtitles | أنا منهك من وجوديهنا، نتحدثعنبرازي، كممرةأتبول، أتعرف ، أذني تؤلم |
| Aslında tam tükenmiş değil mutlu bir boşalma | Open Subtitles | حسناً, لست منهك القوى كما أنا تعب بسعادة |
| Saat geç oldu, yorgunsun ve ümitsizce karar veriyorsun. | Open Subtitles | هذا القرار الذى تريده متسرع جدا قرار شخص منهك و محبط واذا قمت بتنفيذه |
| Pilotumuz harap oldu ve uçak varış noktamıza gidemiyor. | Open Subtitles | طيّارنا منهك للغاية. و الطائرة لا يمكنها إيصالنا إلى وجهتنا. |
| Tabii ki seninle bir aileye olmak istiyorum. Bu gece Yorgunum bebeğim. | Open Subtitles | بالطبع أريد أن أنشئ عائلة معك لكنني منهك هذه الليلة يا عزيزتي |
| Ama yorulmuş ve yaşlanmış durumda. Bu yüzden de eskisi gibi açıkları yakalayamıyor. | Open Subtitles | لكنه منهك وكهل، لا يرى الثغرات كما عهد |
| Bu kadar bitkinken araba kullanamanı istemem. Bitkinsin, değil mi? | Open Subtitles | أكره أن أدعك تقود وأنت منهك هكذا |
| Yorgunluktan bittim. Umarım sunuşunu kaçırmadım. | Open Subtitles | إنى منهك القوى، وآمل أن أستمع إلى محاضرتك غدا .. |
| Baksana, çok güzel. Bence çok yoruldun ve itiraf etmeye korkuyorsun. | Open Subtitles | اظن انك منهك لكنك خائف من الاعتراف بذلك؟ |