Jill, sanırım Hols'un sana söylemesi gereken bir şey var. | Open Subtitles | جيل , أفكر بأن هناك شيئاً تريد هولي إخباركِ به |
Yüzük hakkında bana söyleyebileceğin başka bir şey var mı? | Open Subtitles | هل هناك شيئاً أخر يمكنك أخباره لى عن هذا الخاتم؟ |
Kardeşinin içinde dışarıdaki dünya için doğru olmayan bir şey var. | Open Subtitles | كان هناك شيئاً في داخل أخيك لم يكن مناسباً للعالم الخارجي |
Bu kahvehaneye ilk geldiğim akşam, ilsa'yla aranızda Bir şey olduğunu anlamıştım. | Open Subtitles | أول مساء حضرت إلى المقهى، عرفت أن هناك شيئاً بينك وبين إلسا. |
Ama burada daha engin, daha derin bir şeyler var. | TED | لكن هناك شيئاً أكثر تعقيداً هنا ، شيئ أعمق . |
Hepimizin bilmesi için,belki yaşayan birşey,belki hatta ölen birşey var içerde. | Open Subtitles | كُلنا نعرف بأنه ربما يكون هناك شيئاً حياً او ميتاً بالداخل |
Fakat burada gördüğünüz şekliyle bir uçan makine yapmakla ilgili ilginç bir şey var. | TED | لكن هناك شيئاً مثيراً للاهتمام بحق حول الآلات الطائرة سيبدو لك شيئاً بإمكانك تمييزه. |
Size söylediğim, o adada daha önce hiçbir beyaz adamın görmediği bir şey var. | Open Subtitles | أخبرك أن هناك شيئاً على هذه الجزيره لم يره رجلاً أبيض أبداً |
Sanırım bu durumda yapılması gereken tek bir şey var. | Open Subtitles | فى هذه الحالة ، أعتقد أن هناك شيئاً واحداً لكى افعله |
Kusuruma bakmazsanız size sormayı düşündüğüm bir şey var. | Open Subtitles | أتمنى ألا تمانعي، ولكن هناك شيئاً أريد أن أسألك عنه. |
Kontrol et, etrafı yokla ve bak bakalım eksik bir şey var mı. | Open Subtitles | تأكدِ , تحسسى المكان لنرى إن كان هناك شيئاً مفقوداً |
Madem ki artık hayatla yüzleşeceksin... bilmen gereken bir şey var. | Open Subtitles | بني، الاَن حان الوقت لتخرج وترى العالم لكن هناك شيئاً يجب أن تعرفه أترى هذا ؟ |
Ama şey var Jack, bu benim kahrolası zayıf noktam. | Open Subtitles | هناك شيئاً ما... جاك, إنها نقطة ضعفي اللعينة يا جاك. |
Hiç düşündün mü? Eğer daha iyi Bir şey olsaydı. | Open Subtitles | هل تسائلت إذا هناك شيئاً أفضل مما نحن فيه ؟ |
Ajan Scully'nin düştüğü mağarada Bir şey vardı, bir yazıt. | Open Subtitles | كان هناك شيئاً بالكهف الذي سقطت به سكالي, إهداء ما. |
Tanus'un kitabında atladığımız bir bölüm olmalı. Glory'ye karşı kullanabileceğimiz Bir şey. | Open Subtitles | من المؤكد أن هناك شيئاً في كتاب تارنيس يمكننا استخدامه ضد جلوري |
Düşünüyorsun ki hayallerinde bile yaşanabilecek somut bir şeyler var diye ve hayatı ihmal ediyorsun. | Open Subtitles | .أن هناك شيئاً حقيقياً وملموساً في أحلامك .وربما إهمال الحياة والواقع |
Aramızda bir şeyler var. Eğer birbirimize bir daha yalan söylemezsek. | Open Subtitles | هناك شيئاً هنا, طالما لم نكذب على بعض مجدداً |
birşey var ve eğer doğruysa sanırım bir cinayeti çözdüm. | Open Subtitles | هناك شيئاً , وإذا كنت على صواب أعتقد أننى حللت القضية |
birşey var ve eğer doğruysa, sanırım bir cinayeti çözdüm. | Open Subtitles | هناك شيئاً , وإذا كنت على صواب أعتقد أننى حللت القضية |
Ve senin için yapabileceğim başka Bir şey varsa eğer... | Open Subtitles | و لو أن هناك شيئاً آخر بوسعي تقديمه سأقوم به |
Etmediğine göre bu bana orada olmaması gereken bir şeyin orada olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | ولكنّه لا يفعل، مما يعني أن هناك شيئاً يفترض به ألا يكون هناك |
O isimsiz ihbar hakkında bir şeylerin yanlış olduğunu anlamalıydım. | Open Subtitles | كنت أعلم أن هناك شيئاً مريباً بشأن ذلك المتصل مجهول |
Yukarıya içecek bir şeyler almak için çıktığımda, camdan baktım ve o an yapıyor olmam gereken başka bir şeyi fark ettim ve bu manzarayla karşılaştım. | TED | وعندما صعدت للأعلى لأحضر شيئاً أشربه، نظرت خارج النافذة أدركت أن هناك شيئاً ما كان من المفترض أن أفعله وهذا ما شاهدته. |
Bende yanlış giden birşeyler var,birşey aklımı çeldi... ve bana daha önce hiç söylemediğim şeyler söylettiriyor... ve bana daha önce hiç yapmadığım şeyler yaptırıyor. | Open Subtitles | هناك شيئاً خطاى فى ويسيطرعلى عقلى ويجبرنى على قول اشياء لم اكن اقدر على قولها مطلقاً وفعل اشياء لم يكون بمقدورى فعلها |
-Kasada bir şeyler olmalı, daha fazla talimatlara ihtiyacımız var. | Open Subtitles | لابد أن هناك شيئاً في الخزانة نحتاج لتعليمات تشغيل أفضل |